İmam Ali’den sözler -24-
"Zavallı ve çaresiz Âdemoğlu! Eceli gizli (ne zaman geleceğini bilmez), hastalıkları örtülü (nereden saldıracağı bilinmez), ameli ise korunmuştur (kaybolmaz). Sivrisinek ısırsa, canını yakar; bir lokma boğazında kalırsa, onu öldürür; terlerse, pis pis kokar
16.08.2025 00:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"Zavallı ve çaresiz Âdemoğlu! Eceli gizli (ne zaman geleceğini bilmez), hastalıkları örtülü (nereden saldıracağı bilinmez), ameli ise korunmuştur (kaybolmaz). Sivrisinek ısırsa, canını yakar; bir lokma boğazında kalırsa, onu öldürür; terlerse, pis pis kokar."
Ashabıyla oturmakta iken güzel bir kadın önlerinden geçerken, oradakiler hep birden göklerini kadına diktiler; bunun üzerine şöyle buyurdu: "Bu erkeklerin gözleri, (bir namahreme) dikilmiştir; bu dikiliş, şehvetin tahrik olmasına sebep olur. Sizden birinin gözü beğendiği ve hoşlandığı bir kadına ilişince, hemen gidip kendi zevcesine yaklaşsın. Çünkü o da kendi karısı gibi bir kadındır."
Haricilerden biri İmam (a.s)'a; "Allah kahretsin bu kâfiri, ne kadar da bilgilidir!" dediğinde halk onu öldürmek için üzerine hücum etti. İmam (a. s) bu durumu görünce şöyle buyurdu: "Yavaş olun! Bu bir sövgüdür; ya sövmekle karşılık verilir ya da günahı bağışlanır."
"Aklından, doğru yolu batıl yoldan ayıracak kadarı sana yeter!"
"Hayır işleyin ve hayırdan bir şeyi önemsiz görmeyin; çünkü onun küçüğü büyüktür, azı ise çoktur. İçinizden hiç kimse; "Başkası bu hayrı işlemeye benden daha layıktır" demesin.
Andolsun Allah'a, aynen öyle olur. Çünkü hayır ve şer için onları yapacak bir takım insanlar vardır. Bu ikisinden birini terk ettiğiniz zaman, ehli olan kimse mutlaka o işi sizin yerinize yapacaktır."
"Kim içini ıslah ederse, Allah da onun dışını ıslah eder. Kim dini için çalışırsa, Mah dünya işleri için ona yeter. Kim Allah ile kendi arasında olanı güzelleştirirse, Allah da onunla insanlar arasında olanı güzelleştirir."
"Hilim, örten bir perdedir. Akıl, keskin bir kılıçtır. Öyleyse ahlak ayıplarını hilimle ört; heva ve hevesini ise aklınla öldür."
"Allah'ın, kullarını kendileriyle faydalandırmak için kendilerine özel nimetler verdiği bir takım kulları vardır; bağışladıkları sürece o nimetleri onların elinde baki kılar; esirgediklerinde ise o nimetleri onların elinden çıkarır başkalarına devreder."
"Kulun şu iki haslete güvenmesi doğru değildir: Afiyet ve zenginlik. Zira onu afiyette görürken aniden hastalanır; zengin görürken aniden fakirleşir."
"Bir ihtiyacını mü'mine şikayet eden (ona derdini söyleyen), sanki onu Allah'a şikayet etmiştir; bir ihtiyacını kafire şikayet eden de sanki Allah'ı ona şikayet etmiştir."
Bayramlardan birinde şöyle buyurmuştur: "Bayram, ancak Allah'ın orucunu kabul ettiği, namazını övdüğü kimseler içindir. Allah'a isyan edilmeyen her gün bayramdır."
"Kıyamette hasretlerin en büyüğü, haram yoldan mal kazanıp, onu Allah yolunda infak eden birine miras bırakan ve bu yüzden de kendisi cehenneme giderken varisinin cennete gittiği kimsenin hasretidir."
"Muamelede en çok zarar eden ve çabada en çok ümitsizliğe uğrayan kimse, bedenini arzulan yolunda çürütüp ilahi mukadderatın kendisine yardım etmediği kimsedir. Bu kimse dünyadan hasretleriyle ayrılır, günahlarıyla da ahirete varır."
"Rızık iki kısımdır: Talep eden ve talep edilen. O halde kim dünyayı talep ederse, ölüm onu talep eder ve sonunda onu dünyadan çıkarır. Kim de ahireti talep ederse, dünya onu talep eder; öyle ki o rızkını tamamıyla dünyadan almış olur." Neh'cul Belağa'dan
Ashabıyla oturmakta iken güzel bir kadın önlerinden geçerken, oradakiler hep birden göklerini kadına diktiler; bunun üzerine şöyle buyurdu: "Bu erkeklerin gözleri, (bir namahreme) dikilmiştir; bu dikiliş, şehvetin tahrik olmasına sebep olur. Sizden birinin gözü beğendiği ve hoşlandığı bir kadına ilişince, hemen gidip kendi zevcesine yaklaşsın. Çünkü o da kendi karısı gibi bir kadındır."
Haricilerden biri İmam (a.s)'a; "Allah kahretsin bu kâfiri, ne kadar da bilgilidir!" dediğinde halk onu öldürmek için üzerine hücum etti. İmam (a. s) bu durumu görünce şöyle buyurdu: "Yavaş olun! Bu bir sövgüdür; ya sövmekle karşılık verilir ya da günahı bağışlanır."
"Aklından, doğru yolu batıl yoldan ayıracak kadarı sana yeter!"
"Hayır işleyin ve hayırdan bir şeyi önemsiz görmeyin; çünkü onun küçüğü büyüktür, azı ise çoktur. İçinizden hiç kimse; "Başkası bu hayrı işlemeye benden daha layıktır" demesin.
Andolsun Allah'a, aynen öyle olur. Çünkü hayır ve şer için onları yapacak bir takım insanlar vardır. Bu ikisinden birini terk ettiğiniz zaman, ehli olan kimse mutlaka o işi sizin yerinize yapacaktır."
"Kim içini ıslah ederse, Allah da onun dışını ıslah eder. Kim dini için çalışırsa, Mah dünya işleri için ona yeter. Kim Allah ile kendi arasında olanı güzelleştirirse, Allah da onunla insanlar arasında olanı güzelleştirir."
"Hilim, örten bir perdedir. Akıl, keskin bir kılıçtır. Öyleyse ahlak ayıplarını hilimle ört; heva ve hevesini ise aklınla öldür."
"Allah'ın, kullarını kendileriyle faydalandırmak için kendilerine özel nimetler verdiği bir takım kulları vardır; bağışladıkları sürece o nimetleri onların elinde baki kılar; esirgediklerinde ise o nimetleri onların elinden çıkarır başkalarına devreder."
"Kulun şu iki haslete güvenmesi doğru değildir: Afiyet ve zenginlik. Zira onu afiyette görürken aniden hastalanır; zengin görürken aniden fakirleşir."
"Bir ihtiyacını mü'mine şikayet eden (ona derdini söyleyen), sanki onu Allah'a şikayet etmiştir; bir ihtiyacını kafire şikayet eden de sanki Allah'ı ona şikayet etmiştir."
Bayramlardan birinde şöyle buyurmuştur: "Bayram, ancak Allah'ın orucunu kabul ettiği, namazını övdüğü kimseler içindir. Allah'a isyan edilmeyen her gün bayramdır."
"Kıyamette hasretlerin en büyüğü, haram yoldan mal kazanıp, onu Allah yolunda infak eden birine miras bırakan ve bu yüzden de kendisi cehenneme giderken varisinin cennete gittiği kimsenin hasretidir."
"Muamelede en çok zarar eden ve çabada en çok ümitsizliğe uğrayan kimse, bedenini arzulan yolunda çürütüp ilahi mukadderatın kendisine yardım etmediği kimsedir. Bu kimse dünyadan hasretleriyle ayrılır, günahlarıyla da ahirete varır."
"Rızık iki kısımdır: Talep eden ve talep edilen. O halde kim dünyayı talep ederse, ölüm onu talep eder ve sonunda onu dünyadan çıkarır. Kim de ahireti talep ederse, dünya onu talep eder; öyle ki o rızkını tamamıyla dünyadan almış olur." Neh'cul Belağa'dan
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.



















































































