İmam Seccad’ın dünyaya teşrifleri
İmam Seccad (a.s.) Hicri 38. yılda dünyayı teşrif etti. Medine'de doğmuştur
09.09.2023 08:52:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Seccad (a.s.) Hicri 38. yılda dünyayı teşrif etti. Medine'de doğmuştur.
Kendisinin Cumad'el-ulanın 15. günü doğduğu söylenir. On iki mâsum imamın dördüncüsüdür.
Lakapları
Zeynu'l Abidin: İbadet edenlerin süsü.
es-Seccad: Çok secde eden.
Seyyidu'l-Âbidin: İbadet edenlerin efendisi.
Zeki: Çok temiz, pak.
Zu's-Sefinat: Nasırlı.
Seyyidu'l Muttakin: Muttakilerin efendisi.
Zeynu's-sâlihin: Sâlihlerin süsü.
Menaru'l Kanitin: Gönülden kulluk edenlerin kaynağı.
el-Bekka: Çok ağlayan
Künyesi
Ebu Muhammed, Ebu'l Hüseyin, Ebu'l Hasan.
Câbir b. Abdullah el-Ensarî'den şöyle rivayet edilmektedir: "Bir gün Resulûllah (s.a.v.)'in yanında oturuyordum. Kucağında Hüseyin (a.s.) vardı. Ve onunla oynuyordu. Buyurdu ki:
"Ey Câbir! Onun bir oğlu dünyaya gelecek, adı Ali olacak. Kıyamet günü bir münadi, "Seyyidu'l Âbidin (ibadet edenlerin efendisi) kalksın!" dediği zaman, onun oğlu kalkacak. Sonra onun Muhammed adında bir oğlu olacak. Onu gördüğün zaman ey Câbir, Benden ona selam söyle."
İmam Bâkır (a.s.)'ın şöyle dediği rivayet edilir:
"Babamın secde ettiği uzuvlarında kabartılar olurdu, secde yerleri nasır tutardı. Bunları senede iki kez koparırdı. Her seferinde beş nasırı keserdi. Bu yüzden babama Zu's-Sefinat (nasırlar sahibi) denilirdi."
Çocukları
İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın 11'i erkek ve 4'ü kız olmak üzere 14 çocuğu olmuştur.
İsimleri, Muhammed (Bâkır), Abdullah, Hasan, Hüseyin, Ömer, Hüseyin Esğer, Abdurrahman, Süleyman, Ali, Muhammed Esğer, Hatice, Fatıma, Aliyye, Ümmü Gülsüm'dür.
Anne ve babasının evlenmesi
İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın babası şehitlerin efendisi, cennet gençlerinin önderi İmam Hüseyin (a.s.)'dır.
Annesi, son İran şahı Yezdgerd'in kızı Şehribanu'dur.
"Fars esirlerini Medine'ye getirdiklerinde Ömer, esir kadınları satmayı, erkekleri ise Arapların kölesi yapmayı istiyordu.
Kâbe'yi tavaf edecek hasta, yaşlı ve zayıf Arapların bu Fars esirlerin omuzlarında taşıtılmasını düşünüyordu. Ama Hz. Ali (a.s.) ona Hz. Peygamberin şöyle buyurmuş olduğunu hatırlattı:
"Her kavmin büyük ve şerefli insanlarının, sizinle aynı akideye sahip olmasalar bile saygınlıklarını koruyun."
Farslar (İranlılar), bilgili ve büyük insanlardır; buna binaen, ben bu esirlerden kendi payımı ve Ben-i Hâşim'in payını, Allah yolunda serbest bırakıyorum."
Daha sonra Muhacir ve Ensar'dan olanlar da şöyle dediler:
"Ey Resulûllah (s.a.v.)'in kardeşi! Biz de kendi payımızı sana bağışlıyoruz."
Hz. Ali (a.s.) da şöyle dedi: "Allah'ım! Bunlar kendi payını bana bağışladılar, ben de kabul ederek onları serbest bıraktım."
Ömer, Hz. Ali (a.s.)'ın bu tavrını görünce şöyle dedi: "Ali b. Ebi Tâlib (a.s.) öncelikli davrandı, Acem halkı hakkında- ki aldığım kararı bozdu."
O toplantıda bazıları da, şahın esir olan kızları ile evlenmelerini önerdiler. Hz. Ali (a.s.), "Bu hususta onları (kendilerine eş seçmek için) özgür bırak, onları mecbur etme" diye teklifte bulundu.
Arabın önde gelenlerinden biri Yezdgerd'in (İran şahının) kızı Şehribanu'ya işaret etti ama o yüzünü örterek kabul etmedi.
Şehribanu'ya, "Seni isteyenlerin hangisini seçiyorsun? Acaba evlenmeye râzı mısın?" diye sorduklarında, susup cevap vermedi.
Hz. Ali (a.s.) onun bu susması hakkında şöyle buyurdular:
"O evlenmeye râzıdır, sonradan kendisine eş seçecektir; susması onun evlenmeye râzı olduğunu gösterir."
İkinci kez evlenmeyi ona teklif ettiklerinde Şehribanu şöyle dedi:
"Eğer ben evlenmek hususunda özgür isem, Hüseyin bin Ali'yi seçiyorum."
Hz. Ali (a.s.), "Sen kimi işlerin için vekil tayin ediyorsun" diye sorduğunda, Şehribanu o hazreti kendisine vekil seçti.
Hz. Ali (a.s.), Huzeyfe-i Remanî'ye nikâh hutbesini okumasını emrettiler, o da hutbeyi okudu. İşte böylece, Şehribanu İmam Hüseyin (a.s.)'ıle evlenmiş oldu. İmam Zeynelâbidin de o değerli kadından dünyaya geldiler.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın nesli, bu evlilik vesilesi ile devam etti."
İmam'ın annesine olan hürmeti
İmam Zeynelâbidin (a.s.)'a, "Siz insanların en iyilerisiniz ama annenizle, o istediği halde bir kapta yemek yemiyorsunuz" dediklerinde buyurdular ki:
"Elimin, daha önce annemin gözü iliştiği bir şeye taraf uzanmasını ve bundan dolayı da ona karşı asi olmamı sevmiyorum."
İmam (a.s.) bundan sonra bir tabakla çanağın üzerini örterek elini tabağın altına sokup ondan yemek alarak öyle yiyordu"
İmam Seccad (a.s.) için anne ve babasına hak ettikleri şekilde davranmak çok önemlidir:
"... Anne ve babam itaatimi ve onlara iyi davranmamı, uyku düşkünü kimsenin uykusundan daha göz aydınlatıcı ve çok susamış kimsenin içtiği sudan daha yürek serinletici kıl; onların isteğini kendi isteğime tercih edeyim; onların hoşnutluğunu kendi hoşnutluğumdan önde tutayım; az da olsa onların bana yaptığı iyiliği çok, çok da olsa benim onlara yaptığım iyiliği az göreyim.
Allah'ım! Onlara karşı sesimi kıs; sözümü güzelleştir; huyumu yumuşak kalbimi şefkatli kıl; onlara rıfk ile davranmaya, onlara sevgiyle muvaffak et beni." (Prof Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Kendisinin Cumad'el-ulanın 15. günü doğduğu söylenir. On iki mâsum imamın dördüncüsüdür.
Lakapları
Zeynu'l Abidin: İbadet edenlerin süsü.
es-Seccad: Çok secde eden.
Seyyidu'l-Âbidin: İbadet edenlerin efendisi.
Zeki: Çok temiz, pak.
Zu's-Sefinat: Nasırlı.
Seyyidu'l Muttakin: Muttakilerin efendisi.
Zeynu's-sâlihin: Sâlihlerin süsü.
Menaru'l Kanitin: Gönülden kulluk edenlerin kaynağı.
el-Bekka: Çok ağlayan
Künyesi
Ebu Muhammed, Ebu'l Hüseyin, Ebu'l Hasan.
Câbir b. Abdullah el-Ensarî'den şöyle rivayet edilmektedir: "Bir gün Resulûllah (s.a.v.)'in yanında oturuyordum. Kucağında Hüseyin (a.s.) vardı. Ve onunla oynuyordu. Buyurdu ki:
"Ey Câbir! Onun bir oğlu dünyaya gelecek, adı Ali olacak. Kıyamet günü bir münadi, "Seyyidu'l Âbidin (ibadet edenlerin efendisi) kalksın!" dediği zaman, onun oğlu kalkacak. Sonra onun Muhammed adında bir oğlu olacak. Onu gördüğün zaman ey Câbir, Benden ona selam söyle."
İmam Bâkır (a.s.)'ın şöyle dediği rivayet edilir:
"Babamın secde ettiği uzuvlarında kabartılar olurdu, secde yerleri nasır tutardı. Bunları senede iki kez koparırdı. Her seferinde beş nasırı keserdi. Bu yüzden babama Zu's-Sefinat (nasırlar sahibi) denilirdi."
Çocukları
İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın 11'i erkek ve 4'ü kız olmak üzere 14 çocuğu olmuştur.
İsimleri, Muhammed (Bâkır), Abdullah, Hasan, Hüseyin, Ömer, Hüseyin Esğer, Abdurrahman, Süleyman, Ali, Muhammed Esğer, Hatice, Fatıma, Aliyye, Ümmü Gülsüm'dür.
Anne ve babasının evlenmesi
İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın babası şehitlerin efendisi, cennet gençlerinin önderi İmam Hüseyin (a.s.)'dır.
Annesi, son İran şahı Yezdgerd'in kızı Şehribanu'dur.
"Fars esirlerini Medine'ye getirdiklerinde Ömer, esir kadınları satmayı, erkekleri ise Arapların kölesi yapmayı istiyordu.
Kâbe'yi tavaf edecek hasta, yaşlı ve zayıf Arapların bu Fars esirlerin omuzlarında taşıtılmasını düşünüyordu. Ama Hz. Ali (a.s.) ona Hz. Peygamberin şöyle buyurmuş olduğunu hatırlattı:
"Her kavmin büyük ve şerefli insanlarının, sizinle aynı akideye sahip olmasalar bile saygınlıklarını koruyun."
Farslar (İranlılar), bilgili ve büyük insanlardır; buna binaen, ben bu esirlerden kendi payımı ve Ben-i Hâşim'in payını, Allah yolunda serbest bırakıyorum."
Daha sonra Muhacir ve Ensar'dan olanlar da şöyle dediler:
"Ey Resulûllah (s.a.v.)'in kardeşi! Biz de kendi payımızı sana bağışlıyoruz."
Hz. Ali (a.s.) da şöyle dedi: "Allah'ım! Bunlar kendi payını bana bağışladılar, ben de kabul ederek onları serbest bıraktım."
Ömer, Hz. Ali (a.s.)'ın bu tavrını görünce şöyle dedi: "Ali b. Ebi Tâlib (a.s.) öncelikli davrandı, Acem halkı hakkında- ki aldığım kararı bozdu."
O toplantıda bazıları da, şahın esir olan kızları ile evlenmelerini önerdiler. Hz. Ali (a.s.), "Bu hususta onları (kendilerine eş seçmek için) özgür bırak, onları mecbur etme" diye teklifte bulundu.
Arabın önde gelenlerinden biri Yezdgerd'in (İran şahının) kızı Şehribanu'ya işaret etti ama o yüzünü örterek kabul etmedi.
Şehribanu'ya, "Seni isteyenlerin hangisini seçiyorsun? Acaba evlenmeye râzı mısın?" diye sorduklarında, susup cevap vermedi.
Hz. Ali (a.s.) onun bu susması hakkında şöyle buyurdular:
"O evlenmeye râzıdır, sonradan kendisine eş seçecektir; susması onun evlenmeye râzı olduğunu gösterir."
İkinci kez evlenmeyi ona teklif ettiklerinde Şehribanu şöyle dedi:
"Eğer ben evlenmek hususunda özgür isem, Hüseyin bin Ali'yi seçiyorum."
Hz. Ali (a.s.), "Sen kimi işlerin için vekil tayin ediyorsun" diye sorduğunda, Şehribanu o hazreti kendisine vekil seçti.
Hz. Ali (a.s.), Huzeyfe-i Remanî'ye nikâh hutbesini okumasını emrettiler, o da hutbeyi okudu. İşte böylece, Şehribanu İmam Hüseyin (a.s.)'ıle evlenmiş oldu. İmam Zeynelâbidin de o değerli kadından dünyaya geldiler.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın nesli, bu evlilik vesilesi ile devam etti."
İmam'ın annesine olan hürmeti
İmam Zeynelâbidin (a.s.)'a, "Siz insanların en iyilerisiniz ama annenizle, o istediği halde bir kapta yemek yemiyorsunuz" dediklerinde buyurdular ki:
"Elimin, daha önce annemin gözü iliştiği bir şeye taraf uzanmasını ve bundan dolayı da ona karşı asi olmamı sevmiyorum."
İmam (a.s.) bundan sonra bir tabakla çanağın üzerini örterek elini tabağın altına sokup ondan yemek alarak öyle yiyordu"
İmam Seccad (a.s.) için anne ve babasına hak ettikleri şekilde davranmak çok önemlidir:
"... Anne ve babam itaatimi ve onlara iyi davranmamı, uyku düşkünü kimsenin uykusundan daha göz aydınlatıcı ve çok susamış kimsenin içtiği sudan daha yürek serinletici kıl; onların isteğini kendi isteğime tercih edeyim; onların hoşnutluğunu kendi hoşnutluğumdan önde tutayım; az da olsa onların bana yaptığı iyiliği çok, çok da olsa benim onlara yaptığım iyiliği az göreyim.
Allah'ım! Onlara karşı sesimi kıs; sözümü güzelleştir; huyumu yumuşak kalbimi şefkatli kıl; onlara rıfk ile davranmaya, onlara sevgiyle muvaffak et beni." (Prof Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.