İnşaat Mühendisleri Odası'ndan çarpıcı deprem raporu!
Afet yönetimi bu değildir
Yapısal Hasarlar Açısından Ön Değerlendirme (Zayıf Zemin Koşulları, Malzeme Zafiyetleri, Konstrüktif Zafiyetler, Yapı Düzensizliklerinin Yarattığı Hasarlar), Afet Yönetimi Açısından Ön Değerlendirmelere yer verilen raporda, afet yönetiminin "beklenmeyeni beklemek, en kötüyü yönetmek" olarak tanımlanabileceğinin altı çizildi. Modern Bütünleşik Afet Yönetimi'nin Risk/Zarar Azaltma, Hazırlık, Müdahale ve İyileştirme aşamalarından oluştuğu belirtilen raporda, "Afet Yönetimi, afet olduktan sonra arama-kurtarma vb. çalışmalar değildir. Afet sonrası yapılan ilk çalışmalar acil müdahale ve ön iyileştirme çalışmalarıdır. Türkiye'de afet alanında yapılan acil müdahale çalışmalarının "Afet Yönetimi" sanılması büyük bir yanılgıdır. Ayrıca Türkiye için Afet Yönetimi ciddi bir sürdürülebilir kalkınma problemidir; asla ve sadece arama ve kurtarma çalışmaları değildir. Afet Risk Azaltma çalışmaları yeterince yapılmadan "Afet Kriz Yönetimi"nde başarılı olmak asla mümkün değildir" ifadeleri kullanıldı. Afet yönetimi aşamalarının ayrıntılı olarak anlatıldığı İMO Raporu'nda, Ulaşım (Karayolu, Demiryolu, Havayolu hasarları), Su Yapıları, Deprem Sonrası Doğu Akdeniz'dte Gözlemlenen Su Hareketleri ve Tsunami başlıklarında da değerlendirmeler yapıldı.
Deprem ciddi travmalar yaratacak
Raporun Sonuç bölümünde ise 6 Şubat depremlerinin yarattığı hasarlar nedeniyle büyük bir afete dönüştüğü belirtilerek, şöyle denildi: "Ülkemizin en doğusundan en batısına en kuzeyinden en güneyine kadar her aileyi yakın veya uzak ölçüde etkileyecek, ciddi travmalar yaratacaktır. Her şeyden önce yitirdiğimiz canlar ülkemiz için büyük bir kayıptır. Son 30 yılda yaşanan depremlerin yarattığı maddi ve manevi hasarlar birbirinin nerdeyse aynısıdır. 1992 Erzincan depreminden itibaren, 1995 Dinar, 1998 Ceyhan, 1999 Gölcük, 1999 Düzce, 2002 Afyon, 2003 Bingöl, 2010 Elazığ, 2011 Van, 2020 Elazığ, 2020 İzmir depreminde göçen ve ağır hasar alan yapılar incelendiğinde benzer hasarlar olduğu görülmektedir. Pazarcık ve Elbistan depremlerinde de çok büyük benzerlikler görülmekle birlikte, diğerlerinden farklı olan, çok yakın zamanda yapılmış yapılarda da göçen veya ağır hasar alanların var olmasıdır. Bölgenin büyük bir kısmı zayıf zemin yapısına sahiptir ve bu sebeple özel (özenli) mühendislik hizmetleri görmüş olması gerekmektedir. Bu deprem ile, konunun tüm paydaşları tarafından, unutulan, görmezden gelinen, ihmal edilen, bilime rağmen kabul edilmeyen tüm konular hatırlanmalı, ele alınmalı, hukuki eksikler giderilmeli, yapı üretim sürecinin tüm aşamalarının uygun şekilde işlemesini sağlayacak kanunlar, yönetmelikler bir an evvel çıkarılmalı, var olanların eksikleri tespit edilmeli ve yenilenmelidir. Çözümün tüm tarafları bir araya gelmelidir. Liyakat, yetkinlik bir an evvel yapı üretim sürecinin bir parçası haline getirilmelidir. Yetkin Mühendislik için 3458 sayılı kanun bir an önce değiştirilmelidir. Yetkinlik şarttır. Arama kurtarma çalışmaları için organize olmakta çok geç kalınmış, arama kurtarma çalışmaları çok kısıtlı bölgelerde, yetersiz kadro ve ekipmanla yürütülmüştür. Birçok depremzede günlerce hiçbir arama kurtarma ekibi bölgeye ulaşmadan göçük altında beklemiştir. Arama kurtarma çalışmalarına katkı sağlayabilecek maden işçileri gibi sivil olanaklar harekete geçirilmekte çok geç kalınmıştır."