İnsan Allah’ın istediği bir kul olmak için neler yapmalıdır? Bir insan nefis mücadelesinde galip gelerek Allah’ın istediği gibi bir kul olabilir. Bunun için de dışarıdan yardımlar alması gerekir. İnsanın dışarıdan alması gereken yardımların en önemlisi, Allah’ın emrettiği farzlara önem vermektir. Allah’ın emrettiği farzlar içerisinde ise en önemli yardım namaz ibadetidir. Zira namaz cihadı ekber konusunda çok önemli bir yardım etkenidir.
Namaz kul ile Mevla arasında kulun en güzel ülfet halidir. Namaz insanın varlığını melekût âlemine bağlayan sağlam bir iptir. Namaz sığınaktır, siperdir. Namaz âşıkların ruhunu açan gülistandır. Namaz kalbin sefası, ibadetlerin en faziletlisidir. Namaz müşkülat ve sıkıntıları aşan faktör ve kalbi vesveselerden yıkayandır. Namaz muhlis ve ariflerin ruhu ve nurudur. Namaz insan ruhunu yaşatan ebedi âlemin sefasıdır. Namaz yolcuların çırağı, ariflerin razu niyazıdır. Namaz fakirlerin sermayesi, dermansız dertlerin devasıdır. Namaz yolu kaybedenlerin kılavuzu ve dinin direğidir. Namaz yakinin ismeti ve din ahkâmının en başta gelenidir. Namaz gamları gideren ve ruhun tufanını tedavi edendir. Namaz insanı kurb (Allah’a yakınlık) makamına layık eden sebeptir. Bu makamdan habersiz olanlar şeytanın esirleridir. Namazsız zenginler fakirdir. Namazlı fakirler ise zengindir. Namazsız hayat güneş görmeyen bölgeye benzer. Bu hakikatten boş olan ev Allah’ın has rahmetinden mahrum kalır. Namazsız kalbe gurur ve kibir oturur. Namaz kulluğun hakikatidir. Onu icra etmek özgürlüğün özüdür. Ona bağlılık kölelikten kurtulmaktır. Namaz iyiliklere rehber, insanı alçaklıktan kurtarandır. Namaz diğer ibadetlere nazaran cevherdir. Namaz, sahibine dünya ve ahrette yaverdir. Bütün iyiliklerde mastardır. Namaz hidayetin özü, velayetin beynidir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor; “Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım dileyin. Şüphesiz o (namaz) korkanlar dışında herkese zor ve ağır gelir.” (Bakara, 45).
Allah-u Teâlâ açık ve net bir şekilde sabır ve namazdan yardım alınmasını emrediyor. Allah-u Teâlâ asra yemin ederek şöyle buyuruyor; “Asra yemin ederim ki bütün insanlar ziyan içindedir.” (Asr, 2-3).
Asr kelimesi üzerinde çeşitli tefsirler yapılmıştır. Bu tefsirler içerisinde konumuzla ilintili olan Fahri Razi’nin yaptığı tefsirdir. Fahri Razi kendi tefsirinde asr kelimesinin ikindi namazı manasına geldiğini söylemiş ve bu görüşünü de bir rivayetle sağlamlaştırmıştır. Naklettiği rivayet şudur; Bir gün Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) sahabesi ile oturmuş sohbet ederken, bir kadın telaşlı ve perişan bir halde Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) in bulunduğu yere gelerek şöyle dedi; “Ey Allah’ın Resulü, ben sizinle özel olarak bir konuyu konuşmak istiyorum.” Sahabe bir kenara çekildikten sonra kadın şöyle dedi; “Ey Allah’ın Resulü ben çok büyük bir günah işledim.” Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a), “Günahın ne kadar büyük olursa olsun tevbe et Allah affeder” diye buyurdular. Mezkûr kadın birkaç defa günahının büyüklüğünü dile getirince, Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurdular; “İslam dininde çıkmaz sokak yoktur. Sen yeter ki tevbe et Allah seni affeder.” Daha sonra mezkûr kadın yaptığı günahı şöyle anlatmaya başladı; “Ben gayri meşru bir ilişkide bulundum ve bu ilişkiden bir çocuk dünyaya getirdim. Sonra o çocuğu sirke suyunda boğarak öldürdüm ve sirkeyi de götürüp pazarda halka sattım.” Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) bunu duyunca çok üzüldü ve, “Hakiki manada tevbe edersen Allah seni affeder” diye buyurdu. Daha sonra, “Neden böyle bir günaha duçar oldun, sebebini söyleyeyim mi” dediğinde, kadın, “evet” dedi. Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurdu; “Ben öyle biliyorum ki sen ikindi namazını kılmıyorsun. İkindi namazını kılmadığın için böyle bir günaha düştün.” O kadın Peygamberin bu sözünü tasdik ederek, “evet” dedi.
Bu rivayetin iki boyutu, yani menfi ve müspet boyutu vardır. Bir insan güncel yaşamında Allah’ın en önemli farzı olan namazı terk ederse, bu insanın tüm alanlarda yaşamı da dengesiz ve düzensiz olur. Bugün ruhi hastalıklarından dolayı birçok insan psikologlara başvurmaktadırlar. Bu ruhi hastalıkların en önemli sebeplerinden birisi namaz noksanlığıdır. Bunlar ilahi değerlerden uzak kalmanın menfi boyutlarıdır. Rivayetin müspet boyutuna gelince, eğer bir insanın hayatında Allah’ın en önemli farzı olan namaz kavramı ve olgusu olursa ve bu namazı da Allah’ın istediği gibi kılmaya çalışırsa, bu insan ruh huzurunu tadar, hayatı düzen ve disiplin içerisine girer.
Namaz kul ile Mevla arasında kulun en güzel ülfet halidir. Namaz insanın varlığını melekût âlemine bağlayan sağlam bir iptir. Namaz sığınaktır, siperdir. Namaz âşıkların ruhunu açan gülistandır. Namaz kalbin sefası, ibadetlerin en faziletlisidir. Namaz müşkülat ve sıkıntıları aşan faktör ve kalbi vesveselerden yıkayandır. Namaz muhlis ve ariflerin ruhu ve nurudur. Namaz insan ruhunu yaşatan ebedi âlemin sefasıdır. Namaz yolcuların çırağı, ariflerin razu niyazıdır. Namaz fakirlerin sermayesi, dermansız dertlerin devasıdır. Namaz yolu kaybedenlerin kılavuzu ve dinin direğidir. Namaz yakinin ismeti ve din ahkâmının en başta gelenidir. Namaz gamları gideren ve ruhun tufanını tedavi edendir. Namaz insanı kurb (Allah’a yakınlık) makamına layık eden sebeptir. Bu makamdan habersiz olanlar şeytanın esirleridir. Namazsız zenginler fakirdir. Namazlı fakirler ise zengindir. Namazsız hayat güneş görmeyen bölgeye benzer. Bu hakikatten boş olan ev Allah’ın has rahmetinden mahrum kalır. Namazsız kalbe gurur ve kibir oturur. Namaz kulluğun hakikatidir. Onu icra etmek özgürlüğün özüdür. Ona bağlılık kölelikten kurtulmaktır. Namaz iyiliklere rehber, insanı alçaklıktan kurtarandır. Namaz diğer ibadetlere nazaran cevherdir. Namaz, sahibine dünya ve ahrette yaverdir. Bütün iyiliklerde mastardır. Namaz hidayetin özü, velayetin beynidir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor; “Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım dileyin. Şüphesiz o (namaz) korkanlar dışında herkese zor ve ağır gelir.” (Bakara, 45).
Allah-u Teâlâ açık ve net bir şekilde sabır ve namazdan yardım alınmasını emrediyor. Allah-u Teâlâ asra yemin ederek şöyle buyuruyor; “Asra yemin ederim ki bütün insanlar ziyan içindedir.” (Asr, 2-3).
Asr kelimesi üzerinde çeşitli tefsirler yapılmıştır. Bu tefsirler içerisinde konumuzla ilintili olan Fahri Razi’nin yaptığı tefsirdir. Fahri Razi kendi tefsirinde asr kelimesinin ikindi namazı manasına geldiğini söylemiş ve bu görüşünü de bir rivayetle sağlamlaştırmıştır. Naklettiği rivayet şudur; Bir gün Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) sahabesi ile oturmuş sohbet ederken, bir kadın telaşlı ve perişan bir halde Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) in bulunduğu yere gelerek şöyle dedi; “Ey Allah’ın Resulü, ben sizinle özel olarak bir konuyu konuşmak istiyorum.” Sahabe bir kenara çekildikten sonra kadın şöyle dedi; “Ey Allah’ın Resulü ben çok büyük bir günah işledim.” Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a), “Günahın ne kadar büyük olursa olsun tevbe et Allah affeder” diye buyurdular. Mezkûr kadın birkaç defa günahının büyüklüğünü dile getirince, Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurdular; “İslam dininde çıkmaz sokak yoktur. Sen yeter ki tevbe et Allah seni affeder.” Daha sonra mezkûr kadın yaptığı günahı şöyle anlatmaya başladı; “Ben gayri meşru bir ilişkide bulundum ve bu ilişkiden bir çocuk dünyaya getirdim. Sonra o çocuğu sirke suyunda boğarak öldürdüm ve sirkeyi de götürüp pazarda halka sattım.” Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) bunu duyunca çok üzüldü ve, “Hakiki manada tevbe edersen Allah seni affeder” diye buyurdu. Daha sonra, “Neden böyle bir günaha duçar oldun, sebebini söyleyeyim mi” dediğinde, kadın, “evet” dedi. Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurdu; “Ben öyle biliyorum ki sen ikindi namazını kılmıyorsun. İkindi namazını kılmadığın için böyle bir günaha düştün.” O kadın Peygamberin bu sözünü tasdik ederek, “evet” dedi.
Bu rivayetin iki boyutu, yani menfi ve müspet boyutu vardır. Bir insan güncel yaşamında Allah’ın en önemli farzı olan namazı terk ederse, bu insanın tüm alanlarda yaşamı da dengesiz ve düzensiz olur. Bugün ruhi hastalıklarından dolayı birçok insan psikologlara başvurmaktadırlar. Bu ruhi hastalıkların en önemli sebeplerinden birisi namaz noksanlığıdır. Bunlar ilahi değerlerden uzak kalmanın menfi boyutlarıdır. Rivayetin müspet boyutuna gelince, eğer bir insanın hayatında Allah’ın en önemli farzı olan namaz kavramı ve olgusu olursa ve bu namazı da Allah’ın istediği gibi kılmaya çalışırsa, bu insan ruh huzurunu tadar, hayatı düzen ve disiplin içerisine girer.
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012