İnsan uyuşturucu maddelere nasıl bağımlı hale gelir?
İnsan uyuşturucuya bir anda bağımlı olmaz; bu, çoğunlukla sessizce işleyen, fark edilmediğinde kök salan bir süreçtir. Ne yazık ki, ilk adım genellikle masum görünür: bir arkadaş ısrar eder, bir merak baskın çıkar, bir acı hafifletilmek istenir… Ancak ardından gelen süreç, kişiyi sadece maddeye değil, kendine de yabancılaştırır. İşte bu yüzden, bağımlılıkla mücadele bireysel değil, toplumsal bir sorumluluktur.
06.10.2025 15:07:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Bağımlılık, insanın yalnızca bedeniyle değil, ruhuyla da savaş verdiği karmaşık bir süreçtir. Uyuşturucu maddelere bağımlılık ise bu savaşın en yıkıcı cephelerinden biridir. Peki, bir insan neden ve nasıl uyuşturucuya yönelir? Bu, yalnızca irade zayıflığıyla açıklanamayacak kadar çok katmanlı bir sorudur.
Bağımlılığın Kapısını Aralayan Etkenler
Uyuşturucu kullanımı genellikle bir "kaçış" olarak başlar. Kimi gençler merak duygusuyla, kimi bireyler sosyal baskının etkisiyle, kimileriyse duygusal ya da psikolojik acılarını bastırmak amacıyla ilk kez maddeye uzanır. Buradaki temel nokta, kişinin yaşadığı bir iç boşluk ya da dışsal baskı ile baş edememesidir. Aile içi şiddet, sevgisizlik, ilgisizlik, toplumdan dışlanma, çocukluk travmaları, ekonomik zorluklar veya depresyon gibi faktörler, bireyi kırılgan hale getirir. Bu kırılganlık, kişinin uyuşturucu gibi "geçici rahatlama" sunan maddelere yönelmesine neden olabilir.
Beynin Kandırılması
Uyuşturucu maddeler, beynin ödül mekanizmasını doğrudan etkiler. Doğal yollarla uzun sürede elde edilebilecek haz ve mutluluk duyguları, bu maddelerle kısa sürede ve yoğun biçimde yaşanır. Beyin bu yoğun hazza hızla alışır. Dopamin seviyelerindeki ani artış, kişiye "bu madde iyi hissettiriyor" mesajı verir. Ancak bu etki geçicidir ve zamanla aynı etkiyi yaratmak için daha fazla madde gerekir. Beyin, artık doğal haz kaynaklarına tepki vermez hale gelir; kişi, madde olmadan kendini eksik, boş ve mutsuz hissetmeye başlar. İşte bu noktada bağımlılık başlamıştır.
Fiziksel ve Psikolojik Zincirleme
Uyuşturucunun vücutta yarattığı değişiklikler sadece zihinsel değil, fiziksel boyutta da derindir. Bağımlı birey, madde almadığında yoksunluk belirtileri yaşar: titreme, terleme, mide bulantısı, sinirlilik, anksiyete… Bu belirtiler o kadar yoğun olabilir ki, kişi sırf bu acılardan kurtulmak için yeniden madde kullanmak zorunda hisseder. Böylece bir kısır döngü başlar: madde alır, geçici olarak rahatlar, etkisi geçince yeniden kriz yaşar ve tekrar maddeye sarılır.
Toplumsal ve Çevresel Etkiler
Bir bireyin madde bağımlısı olmasında çevrenin rolü inkâr edilemez. Uyuşturucuya kolay erişim, arkadaş çevresinin baskısı, medyada maddenin romantize edilmesi ya da yetersiz eğitim politikaları gibi faktörler, bağımlılığın yayılmasına zemin hazırlar. Özellikle gençler, kendilerini kabul ettirmek ya da dışlanmamak için içinde bulundukları grubun davranışlarına uyum sağlama eğilimindedir.
Bağımlılık Kader Değildir
Her bağımlılık bir hikâye barındırır. Her kullanıcı bir dönem hayalleri olan, sevilmek isteyen, anlaşılmayı bekleyen bir insandır. Uyuşturucuya yönelmiş olmak, kişinin değersiz olduğu anlamına gelmez; ama bu bağımlılıkla savaşmamak, kişinin kendi hayatına olan inancını yitirdiğini gösterir. Bu nedenle bağımlılıkla mücadelede en önemli adım, bireyin kendini tekrar değerli hissetmesini sağlamaktır. Psikolojik destek, sevgi dolu bir çevre, doğru rehberlik ve toplumsal dayanışma bu sürecin en hayati parçalarıdır.
Bağımlılığın Kapısını Aralayan Etkenler
Uyuşturucu kullanımı genellikle bir "kaçış" olarak başlar. Kimi gençler merak duygusuyla, kimi bireyler sosyal baskının etkisiyle, kimileriyse duygusal ya da psikolojik acılarını bastırmak amacıyla ilk kez maddeye uzanır. Buradaki temel nokta, kişinin yaşadığı bir iç boşluk ya da dışsal baskı ile baş edememesidir. Aile içi şiddet, sevgisizlik, ilgisizlik, toplumdan dışlanma, çocukluk travmaları, ekonomik zorluklar veya depresyon gibi faktörler, bireyi kırılgan hale getirir. Bu kırılganlık, kişinin uyuşturucu gibi "geçici rahatlama" sunan maddelere yönelmesine neden olabilir.
Beynin Kandırılması
Uyuşturucu maddeler, beynin ödül mekanizmasını doğrudan etkiler. Doğal yollarla uzun sürede elde edilebilecek haz ve mutluluk duyguları, bu maddelerle kısa sürede ve yoğun biçimde yaşanır. Beyin bu yoğun hazza hızla alışır. Dopamin seviyelerindeki ani artış, kişiye "bu madde iyi hissettiriyor" mesajı verir. Ancak bu etki geçicidir ve zamanla aynı etkiyi yaratmak için daha fazla madde gerekir. Beyin, artık doğal haz kaynaklarına tepki vermez hale gelir; kişi, madde olmadan kendini eksik, boş ve mutsuz hissetmeye başlar. İşte bu noktada bağımlılık başlamıştır.
Fiziksel ve Psikolojik Zincirleme
Uyuşturucunun vücutta yarattığı değişiklikler sadece zihinsel değil, fiziksel boyutta da derindir. Bağımlı birey, madde almadığında yoksunluk belirtileri yaşar: titreme, terleme, mide bulantısı, sinirlilik, anksiyete… Bu belirtiler o kadar yoğun olabilir ki, kişi sırf bu acılardan kurtulmak için yeniden madde kullanmak zorunda hisseder. Böylece bir kısır döngü başlar: madde alır, geçici olarak rahatlar, etkisi geçince yeniden kriz yaşar ve tekrar maddeye sarılır.
Toplumsal ve Çevresel Etkiler
Bir bireyin madde bağımlısı olmasında çevrenin rolü inkâr edilemez. Uyuşturucuya kolay erişim, arkadaş çevresinin baskısı, medyada maddenin romantize edilmesi ya da yetersiz eğitim politikaları gibi faktörler, bağımlılığın yayılmasına zemin hazırlar. Özellikle gençler, kendilerini kabul ettirmek ya da dışlanmamak için içinde bulundukları grubun davranışlarına uyum sağlama eğilimindedir.
Bağımlılık Kader Değildir
Her bağımlılık bir hikâye barındırır. Her kullanıcı bir dönem hayalleri olan, sevilmek isteyen, anlaşılmayı bekleyen bir insandır. Uyuşturucuya yönelmiş olmak, kişinin değersiz olduğu anlamına gelmez; ama bu bağımlılıkla savaşmamak, kişinin kendi hayatına olan inancını yitirdiğini gösterir. Bu nedenle bağımlılıkla mücadelede en önemli adım, bireyin kendini tekrar değerli hissetmesini sağlamaktır. Psikolojik destek, sevgi dolu bir çevre, doğru rehberlik ve toplumsal dayanışma bu sürecin en hayati parçalarıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.












































































