BOP’un 22 İslam ülkesinin sınırlarını ve halklarının itikadını değiştireceği ABD’li yetkililerin ağzından ifade edilmiş bir hakikattir.
Arap Baharı da sadece Müslüman coğrafyalara “demokrasi” getirmektedir.
Öyleyse bir Haçlı seferi olarak ifade edilen BOP’un işgal harekatı ile işgal edilen yerlerin itikadının değiştirilmesinin sıkı bir ilişkisi vardır.
Yani İslam itikadını değiştirmek Prof. Dr. Haydar Baş’ın her zaman altını çizdiği gibi, işgale hazır halklar demektir. Ve asıl savaşan toplar ve tüfekler değil inançlardır.
2000 senesini milenyum yılı ilan eden Hıristiyan dünyanın ruhani lideri Papa 2. Jean Paul, 25 Aralık 1999 akşamı şunları ifade etmişti: “Birinci bin yılda Avrupa hıristiyanlaştırıldı, ikinci bin yılda Amerika hıristiyanlaştırıldı, üçüncü bin yılda da Asya’yı hıristiyanlaştıralım.”
Hıristiyanlaştırma hareketinin usulü de milenyum ile değişmiş ve “diyalog ve hoşgörü” yeni misyonerlik yolu olmuştur.
1973’de sekreterliğe seçilen Rosanno, Hıristiyan olmayanlarla diyalog ile neyi kastettiklerini şöyle açıklamaktadır: “Diyalogdan söz ettiğimizde açıktır ki bu faaliyeti, kilise şartları ve çerçevesinde misyoner ve İncil’i öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz. Kilisenin bütün faaliyetleri gibi diyalog da, tanrı Mesih in sözlerini nakletmeye yöneliktir. Bu sebeple diyalog kilisenin İncil’i yayma amaçlı misyonunun çerçevesi içinde yer alır.”
Şu anda işgal edilen Müslüman coğrafyada da diyalog çalışmaları son hızla devam etmektedir.
Ancak Vatikan’ın diyalog kararını verdiği 2. Vatikan Konsili’nde Müslüman halklar ile diyalog yapılırken şu hakikatler unutulmamıştır:
1- Konsil, diyalog fikrini ifade ederken Katolik prensiplerinden taviz vermemiştir.
2- Diyalog, Konsil kararlarında Papa tarafından kurtarıcı misyonun başarı ile yerine getirilmesi ve kilise ile dünyanın manevi irtibatının sağlanması için bir metot olarak açıklamaktadır.
3- Kiliseye göre, kilise dışında kurtuluş mümkün olsa da bu ancak Mesih’le mümkündür.
4- Konsil’de kilisenin misyoner karakteri Lumen Gentium yasasında bir kere daha teyit edilmiştir.
Lumen Gentium, kilise hakkındaki dogmatik yasa mevcut olmayan yerlerde cemaatler tam anlamı ile kuruluncaya ve bunlar İncil’i yayma görevini sürdürecek hale gelinceye kadar misyonerleri göndermeye devam edeceğini açıkladı.
5- Kilisenin misyoner faaliyetleri ile ilgili kararı olan Ad Gentes 13-1 numaralı kararında Hıristiyan olmayanların Hıristiyanlığa döndürülmesinin gerekliliğine işaret edilmekte; 39-1 numaralı karardan incilin Hıristiyan olmayanlar arasında yayılması istenmektedir.
Demokrasinin getirilmeye çalışıldığı coğrafyalarda gezen misyonerler işte bu diyalog kuralları çerçevesinde, Müslümanlara İncil dağıtmakta, Mesih’in yoluna davet etmektedirler.
Demek ki, misyonerlik ve diyalog işgalin görülmeyen gizli silahıdır.
Arap Baharı da sadece Müslüman coğrafyalara “demokrasi” getirmektedir.
Öyleyse bir Haçlı seferi olarak ifade edilen BOP’un işgal harekatı ile işgal edilen yerlerin itikadının değiştirilmesinin sıkı bir ilişkisi vardır.
Yani İslam itikadını değiştirmek Prof. Dr. Haydar Baş’ın her zaman altını çizdiği gibi, işgale hazır halklar demektir. Ve asıl savaşan toplar ve tüfekler değil inançlardır.
2000 senesini milenyum yılı ilan eden Hıristiyan dünyanın ruhani lideri Papa 2. Jean Paul, 25 Aralık 1999 akşamı şunları ifade etmişti: “Birinci bin yılda Avrupa hıristiyanlaştırıldı, ikinci bin yılda Amerika hıristiyanlaştırıldı, üçüncü bin yılda da Asya’yı hıristiyanlaştıralım.”
Hıristiyanlaştırma hareketinin usulü de milenyum ile değişmiş ve “diyalog ve hoşgörü” yeni misyonerlik yolu olmuştur.
1973’de sekreterliğe seçilen Rosanno, Hıristiyan olmayanlarla diyalog ile neyi kastettiklerini şöyle açıklamaktadır: “Diyalogdan söz ettiğimizde açıktır ki bu faaliyeti, kilise şartları ve çerçevesinde misyoner ve İncil’i öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz. Kilisenin bütün faaliyetleri gibi diyalog da, tanrı Mesih in sözlerini nakletmeye yöneliktir. Bu sebeple diyalog kilisenin İncil’i yayma amaçlı misyonunun çerçevesi içinde yer alır.”
Şu anda işgal edilen Müslüman coğrafyada da diyalog çalışmaları son hızla devam etmektedir.
Ancak Vatikan’ın diyalog kararını verdiği 2. Vatikan Konsili’nde Müslüman halklar ile diyalog yapılırken şu hakikatler unutulmamıştır:
1- Konsil, diyalog fikrini ifade ederken Katolik prensiplerinden taviz vermemiştir.
2- Diyalog, Konsil kararlarında Papa tarafından kurtarıcı misyonun başarı ile yerine getirilmesi ve kilise ile dünyanın manevi irtibatının sağlanması için bir metot olarak açıklamaktadır.
3- Kiliseye göre, kilise dışında kurtuluş mümkün olsa da bu ancak Mesih’le mümkündür.
4- Konsil’de kilisenin misyoner karakteri Lumen Gentium yasasında bir kere daha teyit edilmiştir.
Lumen Gentium, kilise hakkındaki dogmatik yasa mevcut olmayan yerlerde cemaatler tam anlamı ile kuruluncaya ve bunlar İncil’i yayma görevini sürdürecek hale gelinceye kadar misyonerleri göndermeye devam edeceğini açıkladı.
5- Kilisenin misyoner faaliyetleri ile ilgili kararı olan Ad Gentes 13-1 numaralı kararında Hıristiyan olmayanların Hıristiyanlığa döndürülmesinin gerekliliğine işaret edilmekte; 39-1 numaralı karardan incilin Hıristiyan olmayanlar arasında yayılması istenmektedir.
Demokrasinin getirilmeye çalışıldığı coğrafyalarda gezen misyonerler işte bu diyalog kuralları çerçevesinde, Müslümanlara İncil dağıtmakta, Mesih’in yoluna davet etmektedirler.
Demek ki, misyonerlik ve diyalog işgalin görülmeyen gizli silahıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018