Kaçıranlara

Hayır hayır, haberi kaçıranlara.

Diğerini kaçıranlara sözüm yok.

Haberi Ilıcakgillerin Tercüman'ında okudum.

Hemi de bir elin parmağı kadar kişinin emek verdiği "Anahtar Deliği" isimli köşeden.

Haber şöyle.

"Geçen hafta, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Kadın Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü -ulan amma da uzunmuş be- tarafından bir toplantı düzenlenmiş. AKP Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin ve İstanbul Milletvekili Halide İncekara katılmışlar toplantıya.

Bir ara Ayhan Zeynep Tekin, yani AKP Adana Milletvekili salonu dolduran başörtülü kadınları göstererek sormuş:

"Bunların burada ne işi var? Bunlar sorun çözmekten çok sorun yaratırlar." Tekin hanımın bu, pek de tekin olmayan sözleri üzerine diğer vekil Halide İncekara meseleye ince bir ayar çekerek şunları söylemiş:

"Sayın Tekin unutmayın ki, sizin ve bizlerin milletvekili olmasını o insanların verdiği demokrasi mücadelesi sağladı."

Haber şöyle noktalandı; "Bu olaydan sonra bu iki vekilin pek fazla bir araya gelmek istememeleri dikkat çekti."

Fazla bir araya gelmediler.

İlaç gibi yani. Onun da azı karar fazlası zarar.

Tercuman'ın "Anahtar Deliği" ile Akit'in anahtar deliği aynı büyüklükte mi bilinmez.

Ama bu tam da Akit'e göre bir haber.

Eğer Akit bu haberi atladıysa mutlaka bizim bilmediğimiz bir veya birden çok "hikmeti" vardır.

Ama eğer bu diyalog CHP'li iki bayan vekil arasında geçseydi işte o zaman Akit'in anahtar deliğine takılacaktı.

Belki kaçırdınız diye yazdım.

Aman kaçırmayın.

Bunca ülke sorunu varken bu kıytırıktan mesele de ne? dediğinizi duyar gibiyim.

Kars kaşarı gibi dini bütün olanlar AKP'den özellikle başörtüsü konusunda umutlarını muhafaza etsinler.

Tuzlu suda muhafaza edilen umut, kısa sürede armut olurmuş.

Evet sevgili "Çam sakızı çobandan bir haber ver babandan" ve "Gazozun yeşil şişesi acep nasıldır ebenin neşesi" diyen yurttaşlarım, tek "anahtar" deliğinden görülen bu hadiseyi iki "kelle deliğinden" göremeyenlere ne diyelim?

Hiiiç.

Zaman ahır zaman...Dün sadece Zaman gazetesinde rasgeldiğim Bush'un dinî bütünlüğüyle ilgili haberi "yorumsuz" sunmuştum sizlere.

Olası Irak savaşında en azından kabirleri tahrip olabilecek peygamberlerin, sahabe ve tabiinin, evliyanın ve büyük islam alimlerinin ancak bir kısmının isimlerini "Haftanın Sohbeti" programında sıraladı muhterem Prof. Dr. Haydar Baş. Ve ekledi: "Bunların ruhaniyeti insanı mahveder."

Zaman'ın, hem de hemen ertesi gün böylesi bir haberi vermesi, muhterem Haydar Baş Beyi bir yalanlama mıydı acep? Dinî bütün bir Bush, hiç peygamber, sahabi kabri tahrip eder mi? Denilmek istenen bu muydu?

Bu değilse sebep şayet şu olabilir: ikide bir "Hocaefendinin" ABD'de ikametini sorgulayanlara bir cevap vermek.

"Dinlerarası Diyalog" çalışmalarının cevazı için "Hüdeybiye Antlaşmasını" örnek gösterenler, şimdi de Habeşistan'a yapılan hiceri örnek gösterebilirler.

Necaşî ve Bush. Uyar mı? Niye uymasın; çuk diye oturdu bile.

Her şey bir yana da dinî bütün Bush'un okuduğu kitabın yazarı ve ismi çok ilginç;

1. Dünya Savaşı'nda Mısır'da Osmanlı'ya karşı savaşanlara İncil götürürken ölen Baptist (aşiri dinci) vaiz Oswald Chamers'in "En Yüce İçin Yapabileceğim Azamî Şey"

"Aliyyül Azîm Allah" için horul horul uyuyanlara ya da "değişenlere".

Dün o haber için yapamadığım yorumu bugün yapıp, sizlere Genç Parti lideri sayın Cem Sultan'a ait Star Gazetesi'nin Kadıköy İmam Hatip Lisesinde başörtülü öğrencilerin okutulduğuna dair yaptığı muhbirlikten sonra okul hakkında başlatılan soruşturmayla ve soruşturmada delil kabul edilen fotoğrafla başbaşa bırakıyorum.

Siz de "Başörtüsü teferruattır" görüşündeyseniz; bu yazıyı okumayın.