‘Karbon emisyonlarının azaltılması şart’
Yağışların mevsim normalinin altında olması ve baraj sularının azalmasıyla Türkiye, son yılların en büyük kuraklık sorunuyla karşı karşıya. Doç. Dr. Canan Acar'a göre, karbon emisyonlarımızı azaltmak, iklim değişikliğinin negatif etkilerinden kaçınmak için şart
30.12.2020 01:53:00
Küresel iklim değişikliği sebebiyle dünyanın pek çok yerinde sıcaklıklar artıyor ve yağışlar azalıyor. Bu da kuraklık olaylarının sıklığını ve tahribatının boyutlarını artırıyor. Kuraklığın tek sebebinin iklim değişikliği olmadığını belirten Enerji Sistemleri Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Canan Acar, "Su kaynaklarının aşırı kullanımı, kirletilmesi, doğru planlanmayan su altyapısı, tarımda vahşi sulama yöntemleri gibi yanlış kullanım ve su yönetim stratejileri ile su kaynaklarımız tehlike altına giriyor, kuraklık riski artıyor" dedi.
'Kuraklık sadece çevresel değil'
Kuraklığın sadece çevresel olmayıp, çok ciddi sağlık ve ekonomik sonuçlarının da olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Canan Acar, "Tarım, enerji, turizm ve ormancılık gibi sektörler kuraklıktan doğrudan etkilenir. Kuraklığın sağlık etkileri arasında yetersiz beslenme sonucu oluşacak çeşitli sorunlar verilebilir. Pandemi döneminde sürekli tekrarlanan kişisel hijyeni kuraklık döneminde sağlamak çok zorlaşır. Bu da Kovid-19, kolera, ishal, zatürre gibi salgın hastalıkların yayılmasını hızlandırır. Kuraklığın ekonomiyi nasıl etkilediğine bir örnek olarak Avrupa'da geçmiş dönemlerdeki büyük kuraklıkların sebep olduğu milyarlarca Euro zararı söyleyebiliriz.
Türkiye'de de 2007 yılında yaşanan kuraklık nedeniyle özellikle büyükşehirlerde uzun süreli su kesintileri yaşanmıştı. Bu dönemde tarım sektörü yüzde 7,3 küçülmüş, hububat üretiminde yüzde 10 azalma olmuştu. Kuraklığın enerji ve gıda güvenliğinden ekonomiye, turizme ve sağlığa pek çok alanda ciddi tahribatları var. Bu tahribatlar çok boyutlu ve birbirini tetikler nitelikte. Örneğin, kuraklık sonucu zarar gören enerji sektörü aynı zamanda tarım faaliyetleri, turizm ve sağlık hizmetlerine zarar verecektir. Kuraklık nedeniyle artan salgın hastalıklar hem hastane yükü hem enerji tüketimini artıracak hem de ekonomiyi tahrip edecektir. Bu nedenle kuraklığın tahribatının gerçek boyutlarını öngörmek çok zor" ifadelerini kullandı.
Tarım, en çok etkilenecek sektör
Yağışsız havaların tarıma ve turizme olan etkileri ile ilgili de açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Acar, "Tarım, Türkiye'de belki de kuraklıktan en çok etkilenecek sektörler arasında. Gıda güvenliği de tarımdan doğrudan etkilenen bir konu. Gıdanın üçte ikisi sulu tarımdan üretiliyor. Kuraklık nedeniyle azalacak tarımsal faaliyetler doğrudan gıda güvenliğini tehlikeye atar. Bu nedenle gıda güvenliği için tarım yapılması, bunun için ise su güvenliği şart.
Kuraklık tarımsal ürünlerin verimlerinde azalışa neden olarak üretim miktarının azalmasına ve fiyatların yükselmesine neden olur. Örneğin kuraklık nedeniyle şekerpancarı, pirinç gibi su tüketiminin yoğun olduğu ürünlerde ciddi azalma görülebilir. Tarımsal ürünlerde görülen verim ve mahsul miktarında azalma gıda güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atacağı gibi aynı zamanda geçimi tarım üzerinden olan insanların büyük ekonomik zarar görmesine, işsiz kalmasına, bunun sonucu olarak kentlere göç ederek şehirlerde sosyoekonomik sorunlar çıkmasına neden olabilir" dedi.
Turizmi de vuruyor
Kuraklık nedeniyle giderek küçülen nehirler, göller ve ormanlık doğal alanların Türkiye'ye gelen turist sayısında azalmaya neden olacağının tahmin edildiğini ifade eden, Doç. Dr. Acar, "Bunun dışında otel, restoran gibi turizm sektörüne de hizmet eden kurumlarda susuzluk müşteri kaybına ve büyük ekonomik zararlara neden olabilir. Örneğin, küresel turizm gelirinin yüzde 30'una sahip Akdeniz havzasına aşırı sıcaklar ve kuraklık nedeniyle daha az turist gelmesi ve bölgenin turizm gelirinin azalması bekleniyor. Bir başka örnek olarak da azalan kar miktarı nedeniyle küçülecek kış turizmini verebiliriz" açıklamasında bulundu.
Kar yağışı daha önemli
Su kaynaklarının önemli bir kısmının tekrar dolması için kar yağışının yağmurdan daha etkili olacağının altını çizen, Doç. Dr. Canan Acar, "Esasen doğal olarak her iki yağış türü de olağan koşullarda çevremiz için faydalıyken su kaynaklarının dolmasında kar daha yavaş çözünerek toprağa karıştığı için daha etkili olur. Özellikle hızla yağan yağmurda yanlış kentleşme nedeniyle yağmur suyunun çoğu anlık sellere neden olarak denize karışıyor ve su kaynaklarımızı pek artırmıyor. Yani barajlarımızın dolması için kar yağışı çok önemli" dedi.
Karbon emisyonlarımızı azaltmanın, iklim değişikliğinin negatif etkilerinden kaçınmak için şart olduğunu söyleyen Doç. Dr. Canan Acar, "Su havzalarının yanlış kullanılması, erozyon, çölleşme, ormansızlaşma, şehirleşme, tarımda yanlış sulama yöntemleri, çarpık kentleşme de kuraklığın nedenleri arasında. Bu nedenleri ele almak, çözümler üretmek, suyu çok daha verimli kullanmak ve mümkün olduğunca geri dönüşüm yapmamız gerekiyor" dedi. İHA
'Kuraklık sadece çevresel değil'
Kuraklığın sadece çevresel olmayıp, çok ciddi sağlık ve ekonomik sonuçlarının da olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Canan Acar, "Tarım, enerji, turizm ve ormancılık gibi sektörler kuraklıktan doğrudan etkilenir. Kuraklığın sağlık etkileri arasında yetersiz beslenme sonucu oluşacak çeşitli sorunlar verilebilir. Pandemi döneminde sürekli tekrarlanan kişisel hijyeni kuraklık döneminde sağlamak çok zorlaşır. Bu da Kovid-19, kolera, ishal, zatürre gibi salgın hastalıkların yayılmasını hızlandırır. Kuraklığın ekonomiyi nasıl etkilediğine bir örnek olarak Avrupa'da geçmiş dönemlerdeki büyük kuraklıkların sebep olduğu milyarlarca Euro zararı söyleyebiliriz.
Türkiye'de de 2007 yılında yaşanan kuraklık nedeniyle özellikle büyükşehirlerde uzun süreli su kesintileri yaşanmıştı. Bu dönemde tarım sektörü yüzde 7,3 küçülmüş, hububat üretiminde yüzde 10 azalma olmuştu. Kuraklığın enerji ve gıda güvenliğinden ekonomiye, turizme ve sağlığa pek çok alanda ciddi tahribatları var. Bu tahribatlar çok boyutlu ve birbirini tetikler nitelikte. Örneğin, kuraklık sonucu zarar gören enerji sektörü aynı zamanda tarım faaliyetleri, turizm ve sağlık hizmetlerine zarar verecektir. Kuraklık nedeniyle artan salgın hastalıklar hem hastane yükü hem enerji tüketimini artıracak hem de ekonomiyi tahrip edecektir. Bu nedenle kuraklığın tahribatının gerçek boyutlarını öngörmek çok zor" ifadelerini kullandı.
Tarım, en çok etkilenecek sektör
Yağışsız havaların tarıma ve turizme olan etkileri ile ilgili de açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Acar, "Tarım, Türkiye'de belki de kuraklıktan en çok etkilenecek sektörler arasında. Gıda güvenliği de tarımdan doğrudan etkilenen bir konu. Gıdanın üçte ikisi sulu tarımdan üretiliyor. Kuraklık nedeniyle azalacak tarımsal faaliyetler doğrudan gıda güvenliğini tehlikeye atar. Bu nedenle gıda güvenliği için tarım yapılması, bunun için ise su güvenliği şart.
Kuraklık tarımsal ürünlerin verimlerinde azalışa neden olarak üretim miktarının azalmasına ve fiyatların yükselmesine neden olur. Örneğin kuraklık nedeniyle şekerpancarı, pirinç gibi su tüketiminin yoğun olduğu ürünlerde ciddi azalma görülebilir. Tarımsal ürünlerde görülen verim ve mahsul miktarında azalma gıda güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atacağı gibi aynı zamanda geçimi tarım üzerinden olan insanların büyük ekonomik zarar görmesine, işsiz kalmasına, bunun sonucu olarak kentlere göç ederek şehirlerde sosyoekonomik sorunlar çıkmasına neden olabilir" dedi.
Turizmi de vuruyor
Kuraklık nedeniyle giderek küçülen nehirler, göller ve ormanlık doğal alanların Türkiye'ye gelen turist sayısında azalmaya neden olacağının tahmin edildiğini ifade eden, Doç. Dr. Acar, "Bunun dışında otel, restoran gibi turizm sektörüne de hizmet eden kurumlarda susuzluk müşteri kaybına ve büyük ekonomik zararlara neden olabilir. Örneğin, küresel turizm gelirinin yüzde 30'una sahip Akdeniz havzasına aşırı sıcaklar ve kuraklık nedeniyle daha az turist gelmesi ve bölgenin turizm gelirinin azalması bekleniyor. Bir başka örnek olarak da azalan kar miktarı nedeniyle küçülecek kış turizmini verebiliriz" açıklamasında bulundu.
Kar yağışı daha önemli
Su kaynaklarının önemli bir kısmının tekrar dolması için kar yağışının yağmurdan daha etkili olacağının altını çizen, Doç. Dr. Canan Acar, "Esasen doğal olarak her iki yağış türü de olağan koşullarda çevremiz için faydalıyken su kaynaklarının dolmasında kar daha yavaş çözünerek toprağa karıştığı için daha etkili olur. Özellikle hızla yağan yağmurda yanlış kentleşme nedeniyle yağmur suyunun çoğu anlık sellere neden olarak denize karışıyor ve su kaynaklarımızı pek artırmıyor. Yani barajlarımızın dolması için kar yağışı çok önemli" dedi.
Karbon emisyonlarımızı azaltmanın, iklim değişikliğinin negatif etkilerinden kaçınmak için şart olduğunu söyleyen Doç. Dr. Canan Acar, "Su havzalarının yanlış kullanılması, erozyon, çölleşme, ormansızlaşma, şehirleşme, tarımda yanlış sulama yöntemleri, çarpık kentleşme de kuraklığın nedenleri arasında. Bu nedenleri ele almak, çözümler üretmek, suyu çok daha verimli kullanmak ve mümkün olduğunca geri dönüşüm yapmamız gerekiyor" dedi. İHA