Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ali Değirmenci, 26-30 Ağustos 1922 günlerinin tarihimizde "Büyük Taarruz" adı altında bir dönüm noktası teşkil ettiğini ve "Zafer Haftası" diye anıldığını belirterek şöyle konuştu: "Kuva-yı Milliye ruhuyla bezenmiş birliklerin kenetlenmesiyle yanardağlar gibi patlamaya hazır şecaat kahramanlığın en heybetli ve azametli haliyle 26 Ağustos günü Afyon'da şaha kalkan büyük Türk ordusu 4 gün boyunca arka arkaya Ehl-i Salip Yunan ordusuna darbeler indirerek 30 Ağustos'ta Dumlupınar önlerine kadar sürmüştür.
Son darbe 30 Ağustos günü Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde indirilmiş, Türk'ün kahredici tokatıyla düşman dersini almıştı. Kaçabilenler on gün boyunca kovalanmış 9 Eylül'de İzmir'de denize dökülmüştü."
Bağımsızlık tartışma konusu
Başkomutanlık savaşının Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ya İstiklal ya ölüm" parolasının ve Kuvay-yı Milliye ruhunun tabi bir neticesi olduğunu ifade eden Değirmenci, "neticede tam bağımsız bir devlet kurulmuş, Türk milletinin esareti kabul etmeyen kimliği tescil edilmişti" dedi.
851 yıl önce 26 Ağustos 1071 tarihindeki Malazgirt Zaferiyle Anadolu'nun Müslüman Türk'ün vatanı olduğunu hatırlatan Ali Değirmenci şöyle devam etti:
"Bugün bu büyük zaferlerin yıl dönümünde bir tarih muhasebesi yapılırsa sorarız; 26 Ağustos-1071, 26 Ağustos 1922'deki milli kimlik sahibi olma ve onu korumada ne kadar iddialıyız?
Ne hazindir ki yeni bir 26 Ağustos gününde, yeniden Kuva-yı Milliye ruhuna muhtaç olduğumuz gün gibi ortadadır.
Devletin bağımsızlığı ve üniter yapısı tartışma konusudur.
Vatan toprakları siyasi, hukuki ve ekonomik saiklerle satılmaktadır. Son bilgiler, vatan topraklarının %15'inin yabancılara satıldığı istikametindedir.
Ekonomi iflas noktasına gelmiş, iç ve dış siyaset yabancı güdümüyle yönlendirilir olmuştur.
Milli kimlik, inanç ve kültür ciddi bir asimilasyon projesiyle tehdit altına alınmıştır. Bu şartlarda İstiklal Savaşımızın üzerinden henüz 1 asır dahi geçmeden yeni bir Kuva-yı Milliye ruhuyla yeni bir istiklal mücadelesi kaçınılmaz olmuştur. bu esasen 1. Kuva-yı Milliye mücadelesinin milli kimlik ekseninde oturtularak tamamlanacaktır."
Tarih muhasebesine davet
"Bu büyük görevi başlatmak BTP Lideri Prof. Dr. Haydar BAŞ'a nasip olmuştur" diyen Değirmenci, "Bu tarihi görevi ifa etmek aziz milletimizle bütünleşerek gerçekleşecek, bölgemizde ve Dünyada gerçek barış dönemi başlayacaktır. Böylece başta Filistin, Irak olmak üzere tüm Ortadoğu da özgürlük vadederek kan ve gözyaşı getiren güçlerin barış adına bölgeye ve insanlığa bir şey vermeyecekleri anlaşılacak. İnsanlığın Yüce Türk Milletini beklediği, müşahhas anlamda idrak edilecektir. Birlik beraberliğimizi koruduğumuz BTP ve O'nun güzide lideri Prof. Dr. Haydar BAŞ'la bütünleştiğimiz takdirde bugünler hiç de uzak değildir. Zaferlerin ve kutlama günlerinin unutturulmaya çalışıldığı günümüzde saygı değer halkımızı bir tarih muhasebesi yapmaya çağırıyoruz" diye konuştu.
Son darbe 30 Ağustos günü Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde indirilmiş, Türk'ün kahredici tokatıyla düşman dersini almıştı. Kaçabilenler on gün boyunca kovalanmış 9 Eylül'de İzmir'de denize dökülmüştü."
Bağımsızlık tartışma konusu
Başkomutanlık savaşının Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ya İstiklal ya ölüm" parolasının ve Kuvay-yı Milliye ruhunun tabi bir neticesi olduğunu ifade eden Değirmenci, "neticede tam bağımsız bir devlet kurulmuş, Türk milletinin esareti kabul etmeyen kimliği tescil edilmişti" dedi.
851 yıl önce 26 Ağustos 1071 tarihindeki Malazgirt Zaferiyle Anadolu'nun Müslüman Türk'ün vatanı olduğunu hatırlatan Ali Değirmenci şöyle devam etti:
"Bugün bu büyük zaferlerin yıl dönümünde bir tarih muhasebesi yapılırsa sorarız; 26 Ağustos-1071, 26 Ağustos 1922'deki milli kimlik sahibi olma ve onu korumada ne kadar iddialıyız?
Ne hazindir ki yeni bir 26 Ağustos gününde, yeniden Kuva-yı Milliye ruhuna muhtaç olduğumuz gün gibi ortadadır.
Devletin bağımsızlığı ve üniter yapısı tartışma konusudur.
Vatan toprakları siyasi, hukuki ve ekonomik saiklerle satılmaktadır. Son bilgiler, vatan topraklarının %15'inin yabancılara satıldığı istikametindedir.
Ekonomi iflas noktasına gelmiş, iç ve dış siyaset yabancı güdümüyle yönlendirilir olmuştur.
Milli kimlik, inanç ve kültür ciddi bir asimilasyon projesiyle tehdit altına alınmıştır. Bu şartlarda İstiklal Savaşımızın üzerinden henüz 1 asır dahi geçmeden yeni bir Kuva-yı Milliye ruhuyla yeni bir istiklal mücadelesi kaçınılmaz olmuştur. bu esasen 1. Kuva-yı Milliye mücadelesinin milli kimlik ekseninde oturtularak tamamlanacaktır."
Tarih muhasebesine davet
"Bu büyük görevi başlatmak BTP Lideri Prof. Dr. Haydar BAŞ'a nasip olmuştur" diyen Değirmenci, "Bu tarihi görevi ifa etmek aziz milletimizle bütünleşerek gerçekleşecek, bölgemizde ve Dünyada gerçek barış dönemi başlayacaktır. Böylece başta Filistin, Irak olmak üzere tüm Ortadoğu da özgürlük vadederek kan ve gözyaşı getiren güçlerin barış adına bölgeye ve insanlığa bir şey vermeyecekleri anlaşılacak. İnsanlığın Yüce Türk Milletini beklediği, müşahhas anlamda idrak edilecektir. Birlik beraberliğimizi koruduğumuz BTP ve O'nun güzide lideri Prof. Dr. Haydar BAŞ'la bütünleştiğimiz takdirde bugünler hiç de uzak değildir. Zaferlerin ve kutlama günlerinin unutturulmaya çalışıldığı günümüzde saygı değer halkımızı bir tarih muhasebesi yapmaya çağırıyoruz" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.