Biz neyi satacağımızı çok iyi biliriz!Başbakan Erdoğan 9. Dış Ticaret Haftası'nın açılış töreninde yaptığı konuşmada özelleştirmelerle ilgili eleştirilere, "biz, neyin satılacağını çok iyi biliriz" açıklamasını yapmış.Allah'tan neyin satılacağını çok iyi bilen(!) ve iyi bir pazarlamacı bir Başbakan tarafından yönetiliyoruz. Yoksa Allah korusun çok yanlış şeyler yapılabilirdi. Şakır şakır kar eden Türk Telekom, Seydişehir Alüminyum ve Tüpraş gibi stratejik kuruluşları yok pahasına denebilecek fiyatlara ancak neyi satacağını çok iyi bilenler(!) satabilirlerdi. Öyle de yaptılar.ATO'nun hazırladığı bir rapora göre 1986-2004 yılları arasında 167 kamu kuruluşu özelleştirildi. Ancak özelleştirme gelirleri, özelleştirme giderlerini bile karşılayamadı. Bu yıllar arasında özelleştirme geliri 5 katrilyon 607 trilyon 493 milyar lira, gideri ise 7 katrilyon 852 trilyon 187 milyar lira oldu. Bu rapora göre özelleştirmede zarar 2 katrilyon 244 milyar lira olmuş. AKP hükümeti döneminde az zamana büyük satışlar sığdırdıklarından olsa gerek, özelleştirme geliri ancak giderini biraz aşabilmiş."Babalar gibi satarız!" "Sümerbank tarihten siliniyor. Elinde bir şey kalmadığı için ismini de kaldırıyoruz" diyenlerin uyguladığı özelleştirmeyle Manisa'daki Sümerbank Mensucat Fabrikası 3 milyon 751 bin dolara satılmıştı. Alıcılar 4,5 ay sonra, sadece fabrikanın 90 dönüm arazisinin 55 dönümlük bir bölümünü tüm kuruluş için ödedikleri paranın 4 katı bir fiyata, 13 milyon 750 bin dolara sattılar.Bu mudur neyin satılacağını iyi bilmek Allah aşkına? Yoksa "neyin satılacağını çok iyi biliriz" ifadesi yapılan zararına satışların bilinçli olarak gerçekleştirildiğini mi ifade etmektedir? Bırakın dağınık kalsın!Söz konusu açılışta Başbakan Erdoğan, Kıbrıs'ın satıldığı yorumlarına karşılık olarak ta "biz görevimizi yerine getirdik" demiş.Kıbrıs'taki Türk devlet politikasının yerle bir edilmesinin bu milletin verdiği bir görev olmadığını birisinin Sayın Başbakan'a söylemesi lazım. Oysa Türkiye ve KKTC siyasetinin gerçek görevi Kıbrıs'ta şehit vererek kazanılmış haklarımızı korumak ve eğer becerebiliyorlarsa bu kazanılanları etkili bir diplomasiyle taçlandırmak olmalıydı. Ama işler böyle gerçekleşmedi ve Kıbrıs'ta dün yazımızda ifade ettiğimiz gibi Rumlar Maraş bölgesini resmen kendilerine verilmesini isteyebilecek kadar küstahlaşabildiler. Bu istekleri yerine getirilmezse de AB müzakerelerini veto edeceklerini de ifade ettiler. Eğer görev yerine getirmek Kıbrıs'ı bu sonuçla karşı karşıya bırakıyorsa, İnsanın lütfen herhangi bir görev yapmayın diyesi geliyor. Bırakın dağınık kalsın Sayın Başbakan!Bırakın dağınık kalsın!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024