Oyun değil okul!
17.09.2018 00:00:00
Okullar siyasilerin oyun bahçesi olmamalıdır.
Bugün İlköğretim Haftası başladı; milyonlarca öğrenci ders başı yapıyor.
Anahtar soruyu hemen soralım: Eğitimin ideolojisi olur mu?
Bir siyasal yönetimin görevlerinin başında, vatandaşlarına temel bir hak olan, eşit ve kaliteli eğitim vermek olduğu bilinen bir gerçek. Çünkü eğitim öğretim, birey olmanın, demokrasinin ve kalkınmanın temeli olarak, toplumun geleceğini şekillendiriyor.
Demokrasi ile yönetilen bir ülkede eğitimin ilk şartı, öğrencilerin benimsemediği türde eğitim programları uygulayan bir okula gitmek zorunda bırakılmamasıdır.
Eğitimde kalitenin yükseltilmesi ve bu kalitenin ülkenin her köşesinde eşit ölçüde uygulanması, eğitimin diğer temel amacı olarak beliriyor.
Günümüzde eğitimde verimlilik ve etkinlik uluslararası standartlara göre belirleniyor;
TIMMS (Trends in International Mathematics and Science Study / Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması) ve PISA (Programme for International Student Assessment / Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sınavları matematik, fen ve okuduğunu anlama gibi bilgileri ölçerken, Türkiye'den sınava giren öğrenciler hep alt sıralarda, düşük düzeyde yer alıyor.
Öğrencilerin soyut konularda başarılı olmaları, sorgulama ve muhakeme güçlerini harekete geçirecek bir eğitim sistemini gerekli kılıyor.
Eğitim sisteminin tercihi siyasilere değil, uzmanlara bırakılacak bir iştir. Yoksa eğitim çorbaya döner, bugün yaşadıklarımız gibi.
Eğitimin ve öğretimin kalitesi, öğretmen olma sorumluluğunu taşıyan, bilinçli, aynı zamanda bilgili, donanımlı öğretmenlerin varlığı ile doğru orantılıdır. Yıllarca atama bekleyerek umudunu yitirmiş öğretmenlerin, bir gün atansalar dahi başarılı olmaları, bilgilerini sürekli tazelemiş ve kendilerini siyasi baskı altında hissetmeleriyle bağlantılıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın imam hatip okulu açma ve klasik liseleri dönüştürme konusundaki çalışmaları hız kesmeden devam ederken, eğitimde kalitenin yükseltilmesi yönünde etkin bir faaliyeti görülmüyor.
Gün geçmiyor ki, iyi öğrenci yetiştirmesiyle ünlü bir okulun imam hatip okuluna dönüştüğü, bir okulun ikiye bölündüğü veya içine bir imam hatip sınıfının yerleştirildiği haberi, basında yer almasın.
Bugüne kadar, öğrenci velilerinin ve mezunlarının "okuluma dokunma" eylemlerinin nazara alınarak uygulamadan vazgeçildiği, ne yazık ki görülemedi. Üniversitelerde de benzer durumlara tanık olmaktayız. Nitekim, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin İstanbul Üniversitesi'nden koparılışı, trajik boyutta bir örnektir.
Ekonomik durumu iyi olan aileler, çocuklarını nitelikli öğretmenlerle iyi eğitim veren okullara hazırlıyorlar. Dar gelirli aileler ise, ne çıkarsa bahtına misali, bulabildikleri ya da mecbur bırakıldıkları okula razı oluyorlar.
Görülüyor ki dava eğitim değil, iktidarda kalma kavgasıdır; biliyorlar ki, ideolojilerinin varolması ve temellendirilmesinin yolu eğitimin dönüştürülmesinden geçmektedir. İşi, "dindar-kindar" nesil politikalarına kadar vardırmışlardır.
Peki, muhalefet bu dönüşüme yeteri kadar müdahale edebiliyor mu? Onlar da kendi dönüşümlerinin peşinde. Sivil toplum kuruluşları, siyasi otoritenin elindeki medya, sendikalar ve ahalimiz sessiz. Yetişmiş, bilgili ve deneyimli insan gücüne değer vermeyen ülkelerin kalkındığı, özgür kararlar verdiği görülmemiştir.
Çok gelişmiş toplumlar, öğretim düzeyi en yüksek olanlar ve demokratik olanlardır.
Bilgisizlik sömürüsünden kaynaklanan kötülüklerin kol gezdiği ülkemizin en önemli sorunu cahil olan toplumu eğitmektir. Ne var ki, bir profesör çıkıp cehaleti övüyor ve özendiriyorsa, öğretim yarı cahilin ya da sömürücünün elinde ise amaca ulaşılamıyor.
Bu noktada sözü Mustafa Kemal Atatürk'e bırakalım: "Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder."
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
