Paraya kulluk yapanlar

Ehlibeyt neslinden olan Hz. Muhyiddin Arabi rivayet odur ki, Şam'da büyük bir caminin önünde halka "Sizin taptığınız benim ayaklarımın altında" der. Bu söz üzerine Muhyiddin Arabî, âlimliğini ve doğruluğu çekemeyenler tarafından cami önünde şehit edilir. Ruhunu teslim etmeden önce "Sin Selim, Sin Şam" der. Yavuz Sultan Selim Han Şam'a geldiğinde, "Muhyiddin Arabi bu sözü nerede haykırdı? diye sorar. Şu caminin önünde, derler.Sultan Selim orayı kazdırdığında büyük bir hazine ortaya çıkar.Bu büyük Hak dostu, Allah'a değil de paraya ve pula kulluk etmekte olduklarını insanlara haber vermişti oysa.Siz Allah'a değil paraya kulluk, kölelik ediyorsunuz, demişti.Fakat insanlar bu büyük Hak dostunun uyarılarını dinleyip kendilerine çeki düzen verecekleri yerde onu şehit etmişlerdi.Ehli Beyt nesli hep sıkıntı ve çile çekti.Ama doğruyu haykırmaktan hiçbir zaman vazgeçmediler.Muhyiddin Arabi'nin uyarılarına şimdi çok daha fazla ihtiyaç var.Neden mi?Çünkü insanlar o günden bugüne o kadar bozuldular ki, günümüzde yetimin, öksüzün, kimsesizin ve muhtaçların paralarını iç edip TV'ler kuran, siyasi partilere kaynak aktaran utanmazlar var.Almanya'da karara bağlanan ve "Almanya tarihinin en büyük bağış skandalı" olarak tarihe geçen Deniz Feneri davasından bahsediyorum.Muhyiddin Arabi bugün yaşasaydı ne derdi acaba?Belki de diyecek laf bulamazdı.İnsanoğlu paraya tapma derecesinde tamah edince işte buna benzer vahim tablolar karşımıza çıkıyor.Sahte dindarlar yetimin, öksüzün hakkını yiyorlar.Çünkü onlar Allah'a değil başka yerlerin kullarıdırlar.Sahte muhafazakârlar milletin emeği ve alın teri üzerinden milyon dolarlarla ciro yapıyorlar.Çünkü kalplerine zerre kadar Allah korkusu yerleşmemiştir.Foyaları ortaya çıkınca da asabileşip, sağa sola saldırıyorlar. Gündemi değiştirmeye ve yahut ta Muhyiddin Arabi'yi şehit ettikleri gibi haltlar yiyebiliyorlar. Paraya kul köle olanlar bu milletin her şeyini gasp ettiler.Bu millete gerçek manada Hakk'a kul olanlar ancak hizmet edebilir.Bir yazarın ifade etiği gibi başka "Keriz Fenerleri" olmaması için Türk milleti daha dikkatli davranmalı?