Türkiye'de bağımlılık tartışmalarının odağı genellikle uyuşturucu oluyor. Oysa sessiz ama giderek büyüyen bir başka tehlike var: sanal bahis. Bugün üniversite amfilerinde, lise sıralarında gençlerin önemli bir kısmı bu tuzağın içine çekiliyor. Akademik veriler, durumun vahametini net biçimde ortaya koyuyor.
İstanbul'da 12–18 yaş arası 6116 öğrenciyle yapılan bir araştırmaya göre, gençlerin %12,4'ü online bahis oynadığını bildiriyor. Daha da çarpıcı olanı, bunların %25'i bu alışkanlığa 10–12 yaş gibi erken bir dönemde başlamış. Yani mesele, artık yalnızca yetişkinlerin değil, çocuk yaşta gençlerin hayatına sızan bir sorun.
Üniversite öğrencilerine baktığımızda tablo daha da genişliyor. Yapılan nitel araştırmalar, öğrencilerin önemli bir kısmının çevrimiçi kumara düzenli olarak katıldığını, çoğunun günlük ya da haftada birkaç kez oynadığını gösteriyor. En çok tercih edilen platformlar akıllı telefonlar; yani bahis artık cebimizde, avucumuzun içinde. Slot oyunları ve iddaa/match bahisleri öğrenciler arasında en popüler türler.
Peki gençleri buna iten motivasyonlar ne? Yanıt aslında basit: sosyal çevre, heyecan ve kısa yoldan para kazanma arzusu. Yaklaşık %61'lik bir kesim, "daha iyi yapacak bir şeyim yoktu" diyerek bahis oynadığını söylüyor. Bu ifadeler, gençliğin boşluğa, umutsuzluğa itildiğini gösteriyor. İşsizlik, gelecek kaygısı ve akran baskısı bu bağımlılığı daha da körüklüyor.
Olumsuz etkiler ise giderek ağırlaşıyor. Çevrimiçi kumar; uykusuzluk, stres, mutsuzluk ve sosyal ilişkilerde bozulmaya yol açıyor. Kayıplar sonrası yaşanan üzüntü ve depresyon, gençlerin ruh sağlığını tehdit ediyor. Dahası, öğrencilerin büyük kısmı kumar alışkanlığını ailelerinden gizlemek zorunda kaldığını söylüyor. Bu durum, aile bağlarını zedeliyor; güveni aşındırıyor.
Rakamların bir başka yüzü daha var: Üniversite öğrencilerinde patolojik kumar oranı %1,2. Düşük gibi görünebilir, ancak aynı araştırmaya göre öğrencilerin yarısı hayatında en az bir kez kumar deneyimlemiş. Yani potansiyel risk kitlesi oldukça geniş. Kumar oynayanların %52,9'unun ailesinde de kumar oynayan bir yakının bulunması, bu davranışın sosyal çevreyle nasıl beslendiğini açıkça ortaya koyuyor.
Bir öğrencinin ortalama aylık kumar harcaması 2019 yılı rakamlarına göre 75 TL olarak rapor edilmiş. Ancak bazı öğrencilerde bu miktar 2300 TL'ye kadar çıkıyor. Yani iş sadece "eğlence" boyutunu çoktan aşmış; ekonomik bir çöküşe dönüşmüş durumda.
Bütün bu tablo bize şunu söylüyor: Kumar sadece bir oyun değildir. Akademik araştırmalar, gençlerde kumar oynama davranışının akademik başarısızlık, sosyal ilişkilerde bozulma ve hatta intihar girişimleriyle bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor.
O halde ne yapılmalı? Üniversiteler ve yerel yönetimler, gençlere spor, sanat ve sosyal etkinlikler gibi sağlıklı alternatifler sunmak zorunda. Eğitim sistemine bağımlılık farkındalığı dersleri eklenmeli. Aileler bilinçlendirilmeli, çünkü gizlenen her davranış aslında kopan bir bağ demektir.
Sanal bahis, bir nesli sessizce tüketiyor. Bugün tedbir almazsak, yarın çok geç olabilir. Gençliği kaybetmek, geleceği kaybetmektir.
Bize düşen Geleceği Savunmak…
İstanbul'da 12–18 yaş arası 6116 öğrenciyle yapılan bir araştırmaya göre, gençlerin %12,4'ü online bahis oynadığını bildiriyor. Daha da çarpıcı olanı, bunların %25'i bu alışkanlığa 10–12 yaş gibi erken bir dönemde başlamış. Yani mesele, artık yalnızca yetişkinlerin değil, çocuk yaşta gençlerin hayatına sızan bir sorun.
Üniversite öğrencilerine baktığımızda tablo daha da genişliyor. Yapılan nitel araştırmalar, öğrencilerin önemli bir kısmının çevrimiçi kumara düzenli olarak katıldığını, çoğunun günlük ya da haftada birkaç kez oynadığını gösteriyor. En çok tercih edilen platformlar akıllı telefonlar; yani bahis artık cebimizde, avucumuzun içinde. Slot oyunları ve iddaa/match bahisleri öğrenciler arasında en popüler türler.
Peki gençleri buna iten motivasyonlar ne? Yanıt aslında basit: sosyal çevre, heyecan ve kısa yoldan para kazanma arzusu. Yaklaşık %61'lik bir kesim, "daha iyi yapacak bir şeyim yoktu" diyerek bahis oynadığını söylüyor. Bu ifadeler, gençliğin boşluğa, umutsuzluğa itildiğini gösteriyor. İşsizlik, gelecek kaygısı ve akran baskısı bu bağımlılığı daha da körüklüyor.
Olumsuz etkiler ise giderek ağırlaşıyor. Çevrimiçi kumar; uykusuzluk, stres, mutsuzluk ve sosyal ilişkilerde bozulmaya yol açıyor. Kayıplar sonrası yaşanan üzüntü ve depresyon, gençlerin ruh sağlığını tehdit ediyor. Dahası, öğrencilerin büyük kısmı kumar alışkanlığını ailelerinden gizlemek zorunda kaldığını söylüyor. Bu durum, aile bağlarını zedeliyor; güveni aşındırıyor.
Rakamların bir başka yüzü daha var: Üniversite öğrencilerinde patolojik kumar oranı %1,2. Düşük gibi görünebilir, ancak aynı araştırmaya göre öğrencilerin yarısı hayatında en az bir kez kumar deneyimlemiş. Yani potansiyel risk kitlesi oldukça geniş. Kumar oynayanların %52,9'unun ailesinde de kumar oynayan bir yakının bulunması, bu davranışın sosyal çevreyle nasıl beslendiğini açıkça ortaya koyuyor.
Bir öğrencinin ortalama aylık kumar harcaması 2019 yılı rakamlarına göre 75 TL olarak rapor edilmiş. Ancak bazı öğrencilerde bu miktar 2300 TL'ye kadar çıkıyor. Yani iş sadece "eğlence" boyutunu çoktan aşmış; ekonomik bir çöküşe dönüşmüş durumda.
Bütün bu tablo bize şunu söylüyor: Kumar sadece bir oyun değildir. Akademik araştırmalar, gençlerde kumar oynama davranışının akademik başarısızlık, sosyal ilişkilerde bozulma ve hatta intihar girişimleriyle bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor.
O halde ne yapılmalı? Üniversiteler ve yerel yönetimler, gençlere spor, sanat ve sosyal etkinlikler gibi sağlıklı alternatifler sunmak zorunda. Eğitim sistemine bağımlılık farkındalığı dersleri eklenmeli. Aileler bilinçlendirilmeli, çünkü gizlenen her davranış aslında kopan bir bağ demektir.
Sanal bahis, bir nesli sessizce tüketiyor. Bugün tedbir almazsak, yarın çok geç olabilir. Gençliği kaybetmek, geleceği kaybetmektir.
Bize düşen Geleceği Savunmak…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi / diğer yazıları
- Aile yılı mı, kayıp nesil mi? / 23.09.2025
- Sessiz tehlike: Sanal bahis kıskacındaki gençlik / 22.09.2025
- Bağımlılıkta acı gerçekler / 21.09.2025
- Uyuşturucudan sanal kumara: Sessiz tehlike / 19.09.2025
- Atık suların sessiz çığlığı: Türkiye’nin görmezden geldiği gerçek / 15.09.2025
- 1999’da APO teslim edildi, asıl oyun o gün başladı / 14.09.2025
- Sandık mı, kayyum mu? Asıl olan milletin iradesi / 12.09.2025
- “Miş gibi” seçime doğru mu gidiyoruz? / 11.09.2025
- Bu nasıl büyüme! / 10.09.2025
- OVP’de hedefler boş hava mı, gerçekçi yol haritası mı? / 09.09.2025
- Sessiz tehlike: Sanal bahis kıskacındaki gençlik / 22.09.2025
- Bağımlılıkta acı gerçekler / 21.09.2025
- Uyuşturucudan sanal kumara: Sessiz tehlike / 19.09.2025
- Atık suların sessiz çığlığı: Türkiye’nin görmezden geldiği gerçek / 15.09.2025
- 1999’da APO teslim edildi, asıl oyun o gün başladı / 14.09.2025
- Sandık mı, kayyum mu? Asıl olan milletin iradesi / 12.09.2025
- “Miş gibi” seçime doğru mu gidiyoruz? / 11.09.2025
- Bu nasıl büyüme! / 10.09.2025
- OVP’de hedefler boş hava mı, gerçekçi yol haritası mı? / 09.09.2025