"Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size gelene küfretmişler, Rabbiniz olan Allah'a inanmanızdan dolayı peygamberi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarmışlardır. Eğer siz, benim yolumda cihad etmek ve benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hâlâ sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlemekte olduklarınızı da, açığa vurduklarınızı da bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur.Eğer onlar sizi ele geçirecek olurlarsa, size düşman kesilirler, ellerini ve dillerini kötülükle size uzatırlar. Onlar sizin küfre sapmanızı içten arzu etmişlerdir" (Mümtehine, 60/1-2)Konunun anlaşılması bakımından, öncelikle bu ayetin nüzulune neden olan hadise hakkında ayrıntılı bilgi vermek uygun olacaktır. İbn Abbas, Mücahid, Katade, Urve bin Zübeyr de dahil olmak üzere, tüm müfessirler bu ayetlerin, Hatib bin Ebi Belta'nın gönderdiği mektubun yakalanması üzerine nazil olduğu hususunda görüş birliği içindedirler. Bu hadise şu şekilde cereyan etmiştir: Kureyşliler Hudeybiye Antlaşması'nı çiğnedikleri zaman, Hz. Peygamber (s.a) Mekke'ye saldırı için hazırlıklar yapmaya başladı. Ancak Mekke'ye saldırı yapılacağı hususu birkaç sahabe dışında hiç kimseye bildirilmemişti. Bu sıralarda Beni Abdu-l-Muttalib'in azad ettiği bir cariye Mekke'den, Medine'ye gelir. Daha önceleri şarkıcılık yapan bu cariye, Medine'ye geldiğinde mali yönden sıkıntıya düşmüş ve bu nedenle Hz. Peygamber'e (s.a) kendisine yardım etmesi için başvurmuştu. Bunun üzerine Hz. Peygamber de (s.a) Abdulmuttalib oğullarına onun ihtiyaçlarını karşılamalarını söylemiştir. Bu kadın Mekke'ye geri döneceği zaman, Hatib bin Ebi Belta kendisi ile görüşür ve Mekke'nin ileri gelenlerine iletmesi için, ona gizli bir mektup verir. Kadın Medine'den ayrıldıktan sonra, Cenab-ı Allah bu olayı Rasûl'üne bildirir. Hz. Peygamber de (s.a) hemen Hz. Ali, Hz. Zübeyr ve Hz. Mikdat bin Esved'i kadını takip etmeleri için görevlendirerek, onlara şöyle emreder: "Hemen yola çıkın. Medine'den 22 mil uzaklıkta Mekke yolunda bir kadın göreceksiniz. O'nda Hatib'in müşriklere yazdığı bir mektup bulunuyor. Mektubu kadından alın. Mektubu verirse kadını serbest bırakın, vermezse öldürün!" Hz. Peygamber'in (s.a.) emri üzerine yola çıkıp kadını söylenilen mevkide bulur ve ondan mektubu isterler. Kadının kendisinde mektup olmadığını söylemesi üzerine onu ararlar, ama mektubu yine de bulamazlar. Ancak kadını mektubu vermediği takdirde soyup öyle aramak zorunda kalacaklarını söyleyerek tehdit edince, kadın kurtuluşun olmadığını anlar ve mektubu saçlarının arasından çıkararak onlara verir. Onlar da mektubu alarak, Hz. Peygamber'e (s.a.) götürürler. Hz. Peygamber (s.a) mektubu açıp okuduğunda, Mekke'ye yapılacak olan saldırı hazırlıklarının, Kureyşlilere bildirildiğini görür. Hz. Peygamber, Hatib'e bu davranışının nedenini sorduğunda o şöyle cevap vermiştir: "Ya Rasulallah! hakkımda hemen karar verme. Ben kafir ya da mürted olduğumdan veya İslâm'dan sonra küfre sempati beslediğim için böyle davranmış değilim. Asıl sebep, ailemin hâlâ Mekke'de ikamet ediyor olmasıdır. Bildiğiniz gibi ben, Kureyş kabilelerinden birine de mensup değilim. Bazı Kureyşlilerin dostluğu nedeniyle Mekke'de yaşıyordum. Diğer Muhacir kardeşlerimin aileleri de Mekke'dedir ama ailelerine sahip çıkacak akrabaları da vardır.Oysa benim ailemi sahiplenecek bir kabilem yok orada. Dolayısıyla ben bu mektubu, onlara bir iyilik yaparsam, onlar da kendilerini bana borçlu hissederek aileme dokunmazlar düşüncesiyle yazdım." Hz. Peygamber (s.a) Hz. Hatib'in sözlerini dinledikten sonra, "Hatip sizlere doğru söylüyor" demiştir. Yani O, İslâm'dan inhiraf ettiği için veya küfre yardımcı olmak gayesiyle böyle davranmamıştır. Hz. Ömer ise hemen ayağa kalkarak, "Ya Rasulallah! İzin ver de, Allah'a, Rasul'e ve Müslümanlara ihanet eden şu münafığın kellesini uçurayım" der. Fakat Hz. Peygamber (s.a) "Bu şahıs, Bedir Savaşı'na katılanlardandır. Allah'ın Bedir Savaşı'na katılanlara, o vaziyeti görüp, "Ben sizi affettim" demediğini kim biliyor?" diye cevap verir. Bu sözleri duyan Hz. Ömer ağlayarak, "Allah ve Rasulü daha iyi bilir" demiştir. Bu ayetler her ne kadar Hz. Hatib'in hadisesi üzerine nazil olmuşsa da burada sadece bu olayı yorumlamakla yetinilmemiş, ayrıca müminlere ebedi bir ders de verilmiştir.Küfür ile İslâm'ın birbirlerine karşı savaş ettikleri bir dönemde, bir mümin, sırf iman ettikleri için müminlere karşı savaşan bir kafir ile -sebep ne olursa olsun- İslâm'a zarar verecek bir işe girişemez. Böyle bir davranış imanla çelişir; dolayısıyla, kişisel ihtiyaçlarını karşılamak için, niyeti kötü olmasa bile, bir müminin böyle davranması doğru değildir. Kim böyle bir girişimde bulunursa yoldan çıkmıştır.Kur'an'da geçen dua metinli ayetlerden bir de şöyledir:"Rabbeneğfir lenâ ve li ihvâninel leziyne sebekûnâ bil iymâni velâ tec'al fiy kulûbinâ ğillen lilleziyne âmenû, Rabbenâ inneke raûfür rahıym""Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz! Sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin!"(Haşr, 59/10)."Kalblerimizde inananlara kaştı bir kin bırakma."Bu ayetten de çok rahat anlamamız mümkündür ki müminin kalbinde mümin kardeşine karşı, ğill/kin, nefret, düşmanlık asla saklanamaz.Bugün içinde bulunduğumuz "herc ü merç" halinde durum biraz karışık değil mi?Yüce Allah'ın kesin olarak yasaklamasın rağmen "kin ve nefret" Müslüman'a reva görülürken, sevgi ve hoşgörü gayr-i Müslim'e layık görülüyor.Dahası, yapılanlar gayr-i Müslimleri memnun etmek için yapılıyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024