Siyasetin darağacı:Apo'nun idamı

Emre AKMAN / ŞİFRE

Seçim öncesini bir hatırlayın. Hükümet ortaklarına ABD, bölücübaşını seçim promosyonu olarak vermiş bu sayede hak etmedikleri oya ulaşıp iktidar koltuğuna konmuşlardı.

Ancak Apo'nun bir bumerang olduğu çıktı ortaya. Çünkü onu hediye edenler, cezası verilsin diye değil beslesinler diye vermişti.

Onu besleyen iktidar sapır sapır dökülüyor. Hükümetin MHP kanadı şimdi Apo'yu af noktasında ciddi bir sindirim sorunu yaşıyor. Bahçeli bugüne kadar tüm iktidar yanlışlarını midesine indirdi ancak Apo'nun idamının engellenmesini hazmedemiyor.

Belki onu da hazmedecek ancak millet Apo'yu affedenleri hazmedemiyor.

Ekonomik iflası IMF'nin tayin ettiği taşeronla aşmayı başaran Başbakan Ecevit'in MHP'nin sindirim problemi ile vakit kaybetmeye mecali yok. Çünkü kendisini ayakta zor tutuyor. Ülkeyi AB kapısına bağlama misyonunu iyi bilen Ecevit-Yılmaz ikilisi Apo'yu af noktasında AKP ve Saadet ikilisini koltuk değneği yapmayı kurguladı.

Sağolsunlar her ikisi de adeta taşeronluk için birbiri ile yarışa girdi. Apo'yu ipten kurtarmak için ne kadar da can atıyorlarmış. Saadet koşulsuz idamın kaldırılmasına destek veriyor. AKP, DSP-ANAP hükümetine dışardan destek verebileceğini açıklıyor. Tabandaki rahatsızlıklar genel merkeze kadar taşınıyor ama nafile.

Tayyip Erdoğan'ın milletin duygularını hiçe sayarak AB teslimiyetçisi iktidara taşeron olmak için niçin can attığının sırrı dün çıktı ortaya.

Sözümona Tayyip Erdoğan ile kavgalı Kartel medyasının AB sevdalısı Yayın Yönetmeni Özkök, Erdoğan ile bir hafta önce parti merkezinde yaptığı görüşmeyi anlata anlata bitiremiyor.

Ertuğrul Özkök, AKP binasının giriş kısmından duvarlarına, sekreterlerinden Erdoğan'ın kravatına kadar gördüğü her ayrıntıyı öve öve bitiremiyor.

Özellikle Erdoğan'ın iki başı açık sekreteri onu mest etmiş.

İtiraf edeyim diyor "Erdoğan ve ekibi insanın üzerinde olumlu bir izlenim bırakıyor. Bunu bazı yabancı temsilcilerden işittim. Erdoğan, çok açık bir biçimde AB'ye giriş için bütün yasaları destekleyeceğini söylüyor.

Takiyye yapıyor sözlerine de inanmıyorum. Öteki siyasi partiler, Erdoğan'la centilmence bir mücadele yapacaklarsa, kendilerine ve liderlik kadrolarına çekidüzen versinler."

Bu sözler Hürriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni'ne ait. Yani Aydın Doğan'ın gazetesine.

Demek ki Erdoğan'daki bu taşeronluk sevdası bu muhabbetlerden kaynaklanıyor.

Şeytan ruhlarını öpmüş bir kere... Hem papaz kıyafeti giymese bile papazlarla kol kola girince medya zevkten dört köşe.

Demek ki Doğan Medya ile Erdoğan arasındaki kavga kayıkçı kavgasıymış.

Aydın Doğan Milliyet'e, Erdoğan'a vurduruyor. Hürriyet'le tutuyor.

Bu kayıkçı kavgası sayesinde Erdoğan, mağdurları oynayarak ihanet ettiği taban nezdinde hâlâ içlerinden biri olarak görülebiliyor.

Ama şimdi zurnanın zırt dediği yere geldiler.

Erdoğan'ın temel konularda milletin karşısında olan güçlerden yana politikaları üst üste açığa çıktıkça millet uyanıyor.

AB'ye destek, IMF'ye destek, Derviş'e destek derken iş Apo'ya destek noktasına kadar uzandı.

Erdoğan'ın bu savruluşu değil dindar kitleleri kendi gazetesinin liberal yazarlarını dahi isyan ettiriyor.

Bakın Yeni Şafak'tan Mehmet Barlas ne diyor: "AKP Genel Başkanı Erdoğan ve Saadet Partisi lideri Kutan'a bu koalisyonu ayakta tutmak için gösterdikleri çabadan ötürü "Siyasi Zeka Ödülü" verilmesi uygun olacaktır.

Apo'nun idam edilmemesini isteyen partiler için ise milletin seçim sandıklarını darağacı olarak ilân edeceklerini bu partilerin bilmesi gerekiyor.

Gerçekten iktidarı ile muhalefeti ile Meclis'i dolduran partiler seçimden önce kendilerini tasfiye edecek beceriye sahip oldukları için "zeka" ödülünü hak ediyorlar.