Soma cinayetinin baş sorumlusu hükûmetin yaşanan facianın öncesi ve sonrasındaki aczi, Roma destekli İstanbul merkezli "Doğu Papalığı" projesinde de başka türlü sürüp gitmektedir.Asırlardır hilâl-haç çatışmasında safımız belliyken, diyalogcuların işgüzarlığı safları karıştırdı; kimin eli kimin belinde, bilene aşk olsun!Ders alınmadığı için tarih tekerrür ediyor; Papa Francesco'nun davetiyle Fener Patriği Bartholomeos Kudüs'te Papa'yla buluşuyor.İlk haçlı seferini başlatan da bir Papa? Papa II. Urbanus 1095'de Doğu'daki (Bizans) Hıristiyanlara yardım amacıyla çağrıda bulunarak haçlı seferlerini başlatmıştı. Bu seferin bir başka önemli amacı da İslâm medeniyetinin göz kamaştıran zenginliğiydi. Nitekim, II. Urbanus'un çağrısı beklentinin ötesinde kalabalık topladı. Avrupa'da ne kadar ipsiz sapsız ayak takımı varsa sefere katıldı. Batı-Doğu Kilisesi'nin, Hrıstiyanların birliği umurlarında bile değildi, yağmalamaya gidiyorlardı.Tarih, haçlı seferlerinin 1270'de bittiğini not düşse de; askerî, iktisadî, sosyal politikalar, diyalog aldatmacası ve de kültür ve sanatın malzeme yapıldığı orta oyunlarıyla haçlı seferleri sahnededir, alık seyircilerinden de alkış almaktadır."Bu son şarkımda sen varsın, ilk şarkımda yine sen vardın"? Merhum dostum Muzaffer İlkar'ın mâhur şarkısı güzel de Papaların akordu bozuk.Papa Fraesco'nun bu son çağrısında İstanbul (Fener Rum Patrikhanesi) var, Papa II.Urbanus'un ilk çağrısında yine İstanbul (Bizans) vardı.Gelelim niyete. Niyet okumaya da gerek yok her şey ortada: Roma/Vatikan'daki gibi bir kilise devletini İstanbul'da Patrikhane eliyle kurmak. Bunun adı düpedüz "Doğu Papalığı"dır.Bunun anlamı Fener Rum Patriği'ne tüm Ortodoks Hıristiyanları evrensel boyutta temsil yetkisi vermek, ekumeniklik kazandırmak. Ekumenik hareket Hıristiyan kiliselerinin evrenselliği peşindedir.Peki, Fener Rum Patrikhanesi'nin böyle bir yetkisi olabilir mi? Olamaz; I.Dünya Savaşı'nı sona erdiren Lozan Barış Sözleşmesi'ne göre, Fener Rum Patrikhanesi, sadece İstanbul'daki TC Devleti vatandaşı olan Ortodoks inancına bağlı Rumlar'a ruhanî hizmet vermek yetkisiyle sınırlı bir dini kurumdur. Bu nedenle kilisenin başındaki Patrik "ekunemik"lik iddiasında bulunamaz."Ekumeniklik" bir tarafa, Patrikhane'nin hukuken tüzelkişiliği bile yoktur. Bu husus Yargıtay kararlarıyla da tespit edilmiştir.Türk Ulusu adına karar vermeye yetkili olan mahkemelerin ve Yüce Yargtay'ın ilâmını hiçe sayan, bu tutumuyla da Devlete karşı suç işleyen Patrik ve Patrikhane için Hükûmet ne yapmakta?Soma cinayeti için ne yap(ma)mışsa onu yapıyor.Patrikhane'nin tüzelkişiliği yok, buna rağmen Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açıp kazanabiliyor, Vakıflar Genel Müdürlüğü'müzün tasarrufunda olan Büyükada Rum Yetimhanesi'ni kendi tasarrufuna alıyor. Patrikhane'yi Türkiye'ye karşı temsil eden avukat da Türk hani! Ya biz nasıl savunma yaptık ki, bu davayı kaybettik? Sırf usûl hukuku açısından Patrikhane'nin tüzelkişiliği bulunmadığı için, davacı ve davalı olabilme ehliyetinin olmadığı dava açamayacağını da mı savunamadık!Ayaktakine tokat, yerdekine tekme ve de ısmarlama raporlarla dava ehliyeti değil ama Devlet yönetme ehliyeti hiç olmaz!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023