Bugün yemin skandalının son bölümündeyiz. Aslında sizler bunu biliyorsunuz. Şimdiye kadar sesiniz çıkmadığına göre, herhalde 'aman sen de' diyorsunuz. Elbette size ne? Siz keyfinize bakınız. Haydar Baş ve ekibinin görevi, size hakikatleri göstermek sizi uyandırmak. Sabahları alarmı çalan, fakat alarmı rüyaya karışmış olan kardeşlerimizin örneğini toplumca yaşıyoruz. Alarm defalarca çaldığı halde uyanmamak anlaşılır gibi değil. Sayın seçtiklerimiz veya seçemediklerimiz, milletvekili yemininin devamında ne demişlerdi: "Hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim." Hukukun üstünlüğüne ne kadar bağlı kalındı. Uyduruk delillerle TSK'nın başına gelen hukuk darbesini herkes gördü. Teröristleri şahit olarak dinlediler. Elbette bir ülkede kilit noktadaki hukukçular, hukuksuzluklara göz yumar, istikbal peşinde olursa, muhalefet sus, pus olarak ABD'nin şimdilik, AKP'yi desteğine ortak olursa, hukukun üstünlüğü asla olamaz. Demokrasiden habersiz resmen monarşi yönetimine dönüşmüş bir idare tarzı ile ülke Başkanlık sistemine geçişe zorlanan bir topluluk haline getirilmiştir. Laiklik ve sonucu olan demokrasi şu anda ayakta sallanmakta, Alevilere ibadet yasaklanmış, haçlılara aşırı miktarda kilise açılmıştır. Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalmanın imkanı var mı? "Yurtta sulh cihanda sulh" Atatürk'ün devletçilik ilkesinin sonucudur. Buna tam zıt bir siyasetin yürütüldüğü, AKP iktidarının, BOP (Büyük Orta doğu Projesi) ile Afganistan, Irak, Libya ve Suriye'de görülmektedir.Her türlü milliyetçiliği ve dini milliyetçiliği ayaklar altına aldığını ifade eden Sayın Başbakan'a, Meclis yeminini sormak lüzumsuzdur. İnsan hakları, demokrasilerde eşit paylaşım, eşit haklar demektir. Seçme ve seçilme hakkı demokrasinin temelidir. Terörist eylemlere karışmadan yapılan her türlü toplantı serbesttir. Gel de bir dene. Ya gaz olur nasibin ya da cop, kelepçeler elinde, olursun dertop. Anayasaya sadakatlerini, seçimden kısa süre sonra, Türk düşmanı bir Papa'nın heykeli altında, doksan bin sayfalık AB yasasını, 29 Ekim Cumhuriyet bayramında, kilisede imzalayarak ispatlamışlardır. Ülkede o anda demokrasi yok edilmiştir. Ne Atatürk ilkeleri ne de inkılaplarına ne de kendisine, gereken hürmet gösterilmemiştir. Bize bıraktığı emanetler, başta vatan toprakları, ülkenin yer altı ve yer üstü kaynakları, hayati öneme sahip müesseseler. Yorganı aşmış ayaklardan dolayı, borç batağına saplanmış devlet ve bankaların soygununa, devletin tuzaklarına düşmüş, kimi hala uykusunda rüyada olan, kimi faizcilerin dürtmesi ile gözünü açan ve kendini haciz memurlarının karşısında bulan, parçalanmanın, hatta yok olmanın kaderine getirilen bir millet ile başbaşayız. T.C.'yi de ortadan kaldıracaklardı olmadı. Asla olmayacaktır. Anayasanın ilk üç maddesini asla değiştirmeyeceklerdir. Bu resmen AKP'nin ve olumlu rey veren her yetkilinin intiharı demektir. Allah(c.c) BTP ve dostu Prof. Dr. HaydarBaş'ı bu ülkede, hakkımızda hayırlı kılsın.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017