Haçlı zihniyeti ve emperyalizm geleceğini “tesadüflere” bırakmıyor.
Mahir Kaynak “Farklı bir bakış” başlıklı yazında Türkiye’deki darbelere gönderme yaparken haçlı zihniyeti ve emperyalizmin “tesadüfle” hareket etmediğini çok güzel izah ediyor:
“Bugün darbeleri konuşurken arkasında yabancı güçleri arıyoruz. Bu güçler askerlere ‘Haydi bir darbe yapın, içinizden bazılarına kızdık’ dememişlerdir. Bunlar uzun vadeli politikaların ve stratejilerin bir parçasıdır. Bir ülkeye yönelik politikalar tespit edilirken o ülkenin sosyolojik yapısı incelenir, ekonomik yapı muhtemelen kendileri tarafından yönlendirilmektedir. Medya her türlü operasyona hazır olacak şekilde yapılandırılmıştır.”
Söyleyin Allah aşkına Türkiye’de ekonomi Haçlıların ve emperyalizmin lideri ABD tarafından yönlendirilmiyor mu? Medyada operasyon üzerine operasyon yapılarak yazılı ve görüntülü basının yüzde 90’ı Büyük Ortadoğu Projesi ve Dinlerarası Diyalogun sesi haline getirilip Türk halkının beyni avuç içine alınmadı mı?
Bütün bunlar Türkiye, Ortadoğu ve diğer İslâm ülkelerinde gerçekleştirilecek operasyonlar için yapılmadı mı?
Hafızalarınızı yoklayınız lütfen...
Meşhur ve meşum “1 Mart Tezkeresi”nin hedefi Türkiye’nin doğu ve güneydoğusuna yüz binlerce Amerikan askerinin davet edilmesi ve Türk askerinin de Kürt ve Kerkük bölgesini atlayarak Bağdat’ta Saddam’a karşı savaşa sürülmesi için değil miydi?
O tezkere öncesi ekonomide iplerin kimin elinde olduğunu Türkiye’yi yönetenin, “Tezkere geçmezse memur maaşlarını bile ödeyemeyiz” diye oflayıp pufladığı medyada yer almamış mıydı?
Evet, tezkere geçer gibi oldu amma geçmedi…
Geçmeyince, 28 Şubat soruşturması sebebiyle tutuklanan Tüm General Erol Özkasnak, dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri olarak ne demişti birlikte hatırlayalım:
“Tezkerenin reddi 50 yıllık dostumuz ABD’nin düşmanca tutumuna neden olan vahim bir hatadır. Tezkere öncesinde ‘hayatî müttefikimiz’ ABD’ye sözler verilmeseydi, ABD’nin ileride şiddetinin daha artacağına inandığım hasmane tutumuna mâruz kalmayacaktık. Türkiye artık ABD için stratejik ortak değildir. ABD’nin Suriye ve İran ile ilgili plânları gerçekleştiğinde Türkiye’nin bölünmesine sıra gelecek. 50 yıldır Türkiye soğuk harp döneminin başta ‘azgın Sovyet tehdidi’ olmak üzere, İran, Irak ve Suriye’nin tehditlerine ABD’nin caydırıcı desteğiyle karşı koymuştur. Şimdi maalesef ABD’den Türkiye’ye yönelik her türlü komplonun önü açılmıştır” (Sabah gazetesi, 12, 13 Şubat 2006)!
Demek ki ABD, İran ve Suriye’yi vurma ve parçalamayı çoook önceden plânlamış. Genelkurmay bunu biliyor. Genelkurmay bildiğine göre hükümet bunu biliyor. Çünkü ABD bu plânını gizleme ihtiyacı duymuyor.
Bilmeyen kim?
Türk halkı!
Hedefe varana kadar uyanmaması gereken kim?
O da Türk halkı…
Öyleyse ne yapmak lâzım?
Önce Suriye ile iyi ilişkiler kurmak, sınarları kaldırmak, ortak bakanlar kurulu toplantısı yapmak, vizeleri yakmak özetle Suriye ve Esad’la “kanka” görüntüsü vermek lâzım.
Sonra da, “Görüyorsunuz biz İran, Suriye ve Esad için elimizden geleni yaptık amma söz dinletemedik” deyip, sureti Hakk’tan gözükerek, “Dökülen kana seyirci kalamayız ve kanlı elleri sıkamayız” diye bas bas bağırıp halkın vicdan ve aklını avuç içine almak, yani Türk halkının başına bir Suriye, bir İran çuvalı geçirmek lazım…
Yapılan tam da işte budur…
İye de kardeşim senin sıktığın Amerikan elinden daha kanlı bir el var mı?
Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı olarak sıktığın el Irak’ta milyonların Afganistan’da on binlerin katili ABD’nin eli değil mi?
İran’ın eli hangi kana bulaştı?
ABD, ülkesini karıştırmaya başlamadan önce Beşar Esad bir kedi kesti mi?
ABD ve tabii İsrail adına Müslüman’ı Müslüman’a kırdırmak, Türk çocuğunu Suriye ve İran halkına hedef yapmak, İran ve Suriye halkını Türk çocuğunun önüne atmak Kur’an’ın hangi ayetine, Resulullahın hangi hadisine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının hangi maddesi ve Türk tarihinin hangi geleneğine uyuyor?
Emperyalizm ve Haçlı zihniyetin lideri ABD hem kendi hem İsrail adına Türk milletinin başına çuval geçirmek isteyebilir. Türkiye’yi yönetenlerin görevi bu çuval kolay geçsin diye Türk halkının elini kolunu bağlamak ve çuvalın ağzını açmak mı olmalıydı?
-Cevap yok!-
Soruyorlar:
“- Camileri sattı diye CHP’yi yerden yere vuran Erdoğan ve medyası, Irak’ta camileri Haçlı kışlası haline getiren ABD’ye niye iki çift laf etmiyor?”
Siz bu soruya yeni sorular ekleyebilirsiniz.
Meselâ aynı şahıs için yabancı basında yer alan bir makalesinde:
“-Irak’ta camileri Haçlı kışlası haline getiren ABD askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için niye dua etti? Bu duaya aynı medya niye itiraz etmedi?” de diyebilirsiniz…
İyi de…
Biz ne bilelim kardeşim?
Siz o soruları bize değil AKP’lilere sorunuz…
Mahir Kaynak “Farklı bir bakış” başlıklı yazında Türkiye’deki darbelere gönderme yaparken haçlı zihniyeti ve emperyalizmin “tesadüfle” hareket etmediğini çok güzel izah ediyor:
“Bugün darbeleri konuşurken arkasında yabancı güçleri arıyoruz. Bu güçler askerlere ‘Haydi bir darbe yapın, içinizden bazılarına kızdık’ dememişlerdir. Bunlar uzun vadeli politikaların ve stratejilerin bir parçasıdır. Bir ülkeye yönelik politikalar tespit edilirken o ülkenin sosyolojik yapısı incelenir, ekonomik yapı muhtemelen kendileri tarafından yönlendirilmektedir. Medya her türlü operasyona hazır olacak şekilde yapılandırılmıştır.”
Söyleyin Allah aşkına Türkiye’de ekonomi Haçlıların ve emperyalizmin lideri ABD tarafından yönlendirilmiyor mu? Medyada operasyon üzerine operasyon yapılarak yazılı ve görüntülü basının yüzde 90’ı Büyük Ortadoğu Projesi ve Dinlerarası Diyalogun sesi haline getirilip Türk halkının beyni avuç içine alınmadı mı?
Bütün bunlar Türkiye, Ortadoğu ve diğer İslâm ülkelerinde gerçekleştirilecek operasyonlar için yapılmadı mı?
Hafızalarınızı yoklayınız lütfen...
Meşhur ve meşum “1 Mart Tezkeresi”nin hedefi Türkiye’nin doğu ve güneydoğusuna yüz binlerce Amerikan askerinin davet edilmesi ve Türk askerinin de Kürt ve Kerkük bölgesini atlayarak Bağdat’ta Saddam’a karşı savaşa sürülmesi için değil miydi?
O tezkere öncesi ekonomide iplerin kimin elinde olduğunu Türkiye’yi yönetenin, “Tezkere geçmezse memur maaşlarını bile ödeyemeyiz” diye oflayıp pufladığı medyada yer almamış mıydı?
Evet, tezkere geçer gibi oldu amma geçmedi…
Geçmeyince, 28 Şubat soruşturması sebebiyle tutuklanan Tüm General Erol Özkasnak, dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri olarak ne demişti birlikte hatırlayalım:
“Tezkerenin reddi 50 yıllık dostumuz ABD’nin düşmanca tutumuna neden olan vahim bir hatadır. Tezkere öncesinde ‘hayatî müttefikimiz’ ABD’ye sözler verilmeseydi, ABD’nin ileride şiddetinin daha artacağına inandığım hasmane tutumuna mâruz kalmayacaktık. Türkiye artık ABD için stratejik ortak değildir. ABD’nin Suriye ve İran ile ilgili plânları gerçekleştiğinde Türkiye’nin bölünmesine sıra gelecek. 50 yıldır Türkiye soğuk harp döneminin başta ‘azgın Sovyet tehdidi’ olmak üzere, İran, Irak ve Suriye’nin tehditlerine ABD’nin caydırıcı desteğiyle karşı koymuştur. Şimdi maalesef ABD’den Türkiye’ye yönelik her türlü komplonun önü açılmıştır” (Sabah gazetesi, 12, 13 Şubat 2006)!
Demek ki ABD, İran ve Suriye’yi vurma ve parçalamayı çoook önceden plânlamış. Genelkurmay bunu biliyor. Genelkurmay bildiğine göre hükümet bunu biliyor. Çünkü ABD bu plânını gizleme ihtiyacı duymuyor.
Bilmeyen kim?
Türk halkı!
Hedefe varana kadar uyanmaması gereken kim?
O da Türk halkı…
Öyleyse ne yapmak lâzım?
Önce Suriye ile iyi ilişkiler kurmak, sınarları kaldırmak, ortak bakanlar kurulu toplantısı yapmak, vizeleri yakmak özetle Suriye ve Esad’la “kanka” görüntüsü vermek lâzım.
Sonra da, “Görüyorsunuz biz İran, Suriye ve Esad için elimizden geleni yaptık amma söz dinletemedik” deyip, sureti Hakk’tan gözükerek, “Dökülen kana seyirci kalamayız ve kanlı elleri sıkamayız” diye bas bas bağırıp halkın vicdan ve aklını avuç içine almak, yani Türk halkının başına bir Suriye, bir İran çuvalı geçirmek lazım…
Yapılan tam da işte budur…
İye de kardeşim senin sıktığın Amerikan elinden daha kanlı bir el var mı?
Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı olarak sıktığın el Irak’ta milyonların Afganistan’da on binlerin katili ABD’nin eli değil mi?
İran’ın eli hangi kana bulaştı?
ABD, ülkesini karıştırmaya başlamadan önce Beşar Esad bir kedi kesti mi?
ABD ve tabii İsrail adına Müslüman’ı Müslüman’a kırdırmak, Türk çocuğunu Suriye ve İran halkına hedef yapmak, İran ve Suriye halkını Türk çocuğunun önüne atmak Kur’an’ın hangi ayetine, Resulullahın hangi hadisine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının hangi maddesi ve Türk tarihinin hangi geleneğine uyuyor?
Emperyalizm ve Haçlı zihniyetin lideri ABD hem kendi hem İsrail adına Türk milletinin başına çuval geçirmek isteyebilir. Türkiye’yi yönetenlerin görevi bu çuval kolay geçsin diye Türk halkının elini kolunu bağlamak ve çuvalın ağzını açmak mı olmalıydı?
-Cevap yok!-
Soruyorlar:
“- Camileri sattı diye CHP’yi yerden yere vuran Erdoğan ve medyası, Irak’ta camileri Haçlı kışlası haline getiren ABD’ye niye iki çift laf etmiyor?”
Siz bu soruya yeni sorular ekleyebilirsiniz.
Meselâ aynı şahıs için yabancı basında yer alan bir makalesinde:
“-Irak’ta camileri Haçlı kışlası haline getiren ABD askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için niye dua etti? Bu duaya aynı medya niye itiraz etmedi?” de diyebilirsiniz…
İyi de…
Biz ne bilelim kardeşim?
Siz o soruları bize değil AKP’lilere sorunuz…
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015