BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, "Bu millet kesinlikle oynana oyunları yutmaz. Biz, ne Iraklıya, ne Suriyeliye, ne Ürdünlüye, ne Libyalıya, hiç birine benzemeyiz. Biz, bize mahsus bir milletiz. Düşerken ayağa kalkmasını çok iyi biliriz" uyarısında bulundu
Iraklı vatanını savunuyorBTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Irak'taki direnişe değinerek, "Bir insanın kendi vatanını korumasından, inançlarını korumasından, can-mal-namus-din ve vicdan emniyetini korumasından çok daha tabiî hiçbir şey olamaz. Bunu yapması da onun boynunun borcu, Allah'ın ona yüklediği bir farizadır. Şimdi Iraklı kendi şartlarında bunu yaptı" dedi.
Türkiye çık farklıdırProf. Dr. Haydar Baş, şunları kaydetti: "Büyük Ortadoğu Projesi'nin esasen iskeleti neydi? 'Biz 22 İslam ülkesini esas aldık. İşgal edeceğiz. Dinlerarası diyalogla siz istediğimiz kıvama gelin, insan olun. Bizim dediğimiz kalıbın dışına çıkmayın. Çıkarsanız sizi terörist ilan ederiz' havasıdır. Bu, Türkiye'de de böyle olacak. Bu, dinlerarası diyalog denilen safsatanın, insanımızı protestan Hıristiyan yapmanın adıdır. Ama bu millet bu oyunu kesinlikle yutmaz ve de kabul etmez. Biz, ne Iraklıya benzeriz, ne Suriyeliye benzeriz." BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Ahmet Erimhan'ın sorularına verdiği cevapların ikinci bölümünde Irak'taki işgal ve istilaya karşı verilen mücadelenin nasıl algılanması gerektiği hakkında bilgi verdi. Irak'taki direnişin terörizm değil bir vatan savunması olduğunu belirtti. Türkiye'de bugüne kadarki ABD karşıtı tavırlara ABD'nin pek kulak asmayıp da günümüzde tepki gösterir hale gelmesinin sebeplerini anlattı.
n Hocam, AB fanatikleri, üniversitede, medyada çöreklenmiş olan isimler bu olay (Trabzon'daki olay) üzerine olağanüstü bir tepki koydular. Son tahlilde Türkiye'nin yaşamadığı bir olay da değil bu. Çok sayıda olaylar yaşandı ve bir kısmı medyanın üçüncü, dördüncü sayfasında bile yer almazken bu olay öne çıkartıldı. Galiba burada şöyle bir şey de var. Vatandaşın, hükümetin, ekonomik meselelerde, milli-dini meselelerde gösterdiği olağanüstü zaafı kabul ettiğine dair bir inanç oluşmuştu. Bir kurbağanın, tencere içinde aynı ısıda kaynatılıp tehlikeyi fark etmemesi gibi bir kıvamda bunlar vatandaşa zerk ediliyordu, yediriliyordu. Dolayısıyla vatandaşın böyle bir tepki vermemesi gerekiyordu. "Ne oldu da bu tepkiyi verdi?" şeklinde bir hayal kırıklığı da var galiba ve buradan çıkaracağımız sonuç, sizin her zaman söylediğiniz gibi bu milletin büyüklüğüne, ferasetine dair olacak herhalde değil mi?Prof. Dr. Haydar Baş- Düştüğünü zannettiğin halde bu millet işte böyle ayağa kalkar. O bakımdan bendeniz, yine bu arkadaşları sevdiğim ve gözettiğim için onlara hatırlatıyorum. Bunlardan çok iyi ders almaları, olayı ucu açık bir tarzda bırakmamaları, milletin menfaatine-lehine düşünmeleri lazım. Burada şöyle bir tezgah da olmuş olabilir. Tam bu milli direncin kendini izhar edip gösterdiği bu dönemde kafalarına göre bunun önünü kesecekler, onun ardından da işte Apo'nun affıydı, şuyuydu, buyuydu, bunu gündeme getirecekler. Ama bu millet bunu yutmaz. Onun için de ayıkmaları için ben hem temenni, hem de dua ediyorum.n Önümüzdeki dönemde ülkenin önüne çıkarılacak olan gayrimilli gündem açısından vatandaşı adeta bir suçluluk psikolojisine sokup o işleri yapabilmek için bir vasat arıyorlarsa bunlarla mı bulmaya çalışıyorlar?Prof. Dr. Haydar Baş- Vatandaşın meşru haklarını değilmiş gibi, "çok yanlış yapıyorsun" havasına sokup saman altından su yürütme gibi bir durum da olabilir.Iraklı vatanını savunuyorn Irak'ta bir işgal yaşanıyor. Irak halkı bu işgale ciddi bir şekilde tepki koyuyor. Tepki koydu diye de terörist sıfatıyla yaftalanıyor. Kurtuluş, istiklal mücadelesi veriyor, terörist sıfatına muhatap oluyor. Bizim vatandaşımızın, kendi bekası açısından, ortaya çıkan bu tehdit ve tehlikelere karşı, demokratik ortam içerisinde tepkisini ortaya koyması, vatanperverliğini ifade edebilmesi yasak mı olacak? Vatandaşın böyle bir imkanı olmayacak mı?Prof. Dr. Haydar Baş- Olayı çok iyi bir noktadan ele aldınız. Hatırlarsanız biz taa o zamanlar ifade ediyorduk. Global güçler, bir ülkeyi işgal ettikten sonra, "Biz o ülkeye askerimiz gönderdiğimizde, o ülke vatandaşları bizi çiçeklerle karşılasın. Temenna ile karşımızda dursun. İtaat ve hürmet etsin" isterler. Tabiî bu hesabı Irak vatandaşları bozdu. Bu hesap bozulunca, evdeki hesap çarşıya uymayınca "ne yapalım?" dendi. Adamın ülkesini işgal ediyorsun. Elbette sana tepki koyacak. Taa okyanus ötesinden gelip benim vatanımda işin ne? Bunun hesabını soruyor. Bu, büyük bir erdem, büyük bir fazilet iken hainler, caniler kalkıyor, onlara terörist diyorlar. Hem de çok enteresandır, bazı, din adına sapık akaidlere sahip olan insanlara göre "Eeee! Vatanını korumayacakmış! Bunlar teröristmiş!" vs. vs. Bunlar tabiî haince yorumlar, haince, zorla yapılan tefsirler, kanaatlerdir. Bir insanın kendi vatanını korumasından, inançlarını korumasından, can-mal-namus-din ve vicdan emniyetini korumasından çok daha tabiî hiçbir şey olamaz. Bunu yapması da onun boynunun borcu, Allah'ın ona yüklediği bir farizadır. Şimdi Iraklı kendi şartlarında bunu yaptı. Bunu, bir insanın, az evvel ifade ettiğimiz tarzda beyana kalkışması, sapıklığının, çok açık ve net ifadesidir, alametidir. Türkiye Irak'a benzemezAynı şeyi bugün Türkiye için söylemek mümkün. Büyük Ortadoğu Projesi'nin esasen iskeleti neydi? "Biz 22 İslam ülkesini esas aldık. İşgal edeceğiz. Dinlerarası diyalogla siz istediğimiz kıvama gelin, insan olun. Bizim dediğimiz kalıbın dışına çıkmayın. Çıkarsanız sizi terörist ilan ederiz" havasıdır. Bu, Türkiye'de de böyle olacak. Suriye'de de böyle olacak. Suud'da da böyle olacak. Yani işgalci, erdem sahibi, fazilet sahibi tanıtılacak. Bu, diyalog denilen safsatanın, insanımızı protestan Hıristiyan yapmanın adıdır. Bununla beraber bunun önünü kesmek istiyorlar. Aslında şu anda bunun provaları yapılıyor gibi geliyor bana. Ama bu millet bu oyunu kesinlikle yutmaz ve de kabul etmez. Biz, ne Iraklıya benzeriz, ne Suriyeliye benzeriz, ne Ürdünlüye, ne Libyalıya, hiç birine benzemeyiz. Biz, bize mahsus bir milletiz. Düşerken ayağa kalkmasını çok iyi biliriz. Bir bilek ve bir yürek oluruz. Milleti bölmek isteyenler çok samimi konuşuyorum, avuçlarını yalarlar. Mağdur olacaklar, mahcup olacaklar ve de belki de arkalarına bakma imkanı bulamadan kaçacaklar.ABD'nin korkusun Bu söylediğiniz noktada İstiklal Savaşında, bir Türk karakoluna ilk saldırıyı gerçekleştiren İngilizlerin saldırısıyla şehit olan askerlerimizi anmak üzere düzenlenen toplantı hakkında "niye bunu yapıyorsunuz? Buna ne gerek var?" diyen gazete manşetleri oldu. Kurtuluş Savaşı için Milli Eğitim Bakanlığının yayınladığı bir genelge var. "Kurtuluş Savaşı ismini kullanmayacaksınız. En fazla ulusal bir mücadele yapıldı, diyebilirsiniz" diyen bir Milli Eğitim Bakanlığı var. Bu tepkiyi böyle de okumak lazım.Hocam, ABD'nin bölge ile ilgili genel tutumu yeni değil. Çok önemli olaylar, 6. Filo vs biliniyor. Ama şimdi bu karşı duruş daha farklı bir değerlendirmeye tabi tutuluyor. Bunu nasıl değerlendirelim, nasıl okuyalım?Prof. Dr. Haydar Baş- Bugüne kadar ABD'ye karşı tavırlara ABD pek cevap vermek istemedi veya vermedi, kulak arkasına attı, onları hafife aldı. Ama bizim koyduğumuz tepkiden çok rahatsız oldu. Evvela hükümeti ikaz etti. "Bizim muhabbetimizi kitlenin gönlünden silenler var. Bunu bir hükümet politikası olarak siyasetinize geçirin, koruyun, kurtarın" dercesine bize karşı bir tepki koydu. Bu, çok tabiî ve de normaldir. Evvelkilere neden koymadı, bize niçin koydu? Geçmişte herhangi bir parti veya şahıs, dernek, cemiyet, neyse, tepkisini koyarken ABD'nin sunduğu programlara karşılık bir alternatif proje üretemedi. Olduğu gibi tepki olarak kaldı. "Siz gelin bu işi halledin" denildiği zaman da onların bir başka versiyonunu ele alarak aynı şekilde meseleyi hayata kavuşturdular. n Yani bir kapıdan çıkarken öbür kapıdan geri mi geliyorlardı?Prof. Dr. Haydar Baş- Öyle oldu. İsim de verebilirim. Ama isim vermiyorum. Sadece bir parti geldi. "Çok karşıyım" dedi. Bir de baktık ki liberalizmin sanki karşısındaymış gibi bizzat ortasında yer aldı. Öyle bir oldu ki o da vergileri arttırdı. Toplananları bir havuzda birleştirdi. Bu, tam bir liberal ekonomi idi. ABD niçin buna karşı çıksın ki? Ama bizimki öyle değil. Biz, bir model ortaya koyuyoruz. Diyoruz ki "Bu yanlıştır. Doğrusu budur." Sadece o mu? Tarımda farklı bir milli model, ormancılıkta farklı bir milli model, sanayide farklı bir milli model, iç politikada farklı bir milli model, dış politikada farklı bir milli model, kısaca hayatımızın tamamını kuşatan, devlet iradesini ihata eden dört dörtlük, dörtbaşı mamur, onun anlayışının dışında ve fevkinde bir anlayışla, bir programla, bir siyasetle biz karşı duruyoruz. Onun için kurumlarını tek tek inkar ediyoruz. Bu, bundan rahatsız. "Beni yok edecek. Kaybolacağım" korkusu var. Biz de laf-ı güzaf nev'inden "o kötüdür" demiş olsak, bir alternatif proje ortaya koymamış olsaydık, bizim de sırtımız sıvazlanır, "Aferin! Tiyatronu oynadın" denirdi. Olay bundan ibarettir. n