Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuruluşunda tam bağımsızlık, ulusal egemenlik ve Misak-ı Milli hedefleri ile şekillenmişti.
1923-1938 yılları arasında, bu hedefler devletin temel politikalarına yön vermiştir.
Merhum Atatürk'ün 1938'de bıraktığı Türkiye, tam bağımsızlıktan asla taviz vermeyen, kendi gücüne dayanarak kalkınan, hiçbir ülke ile bağımlılığı olmayan, borçsuz bir noktada idi.
Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu acı tablonun kuruluş hedefleri ile bir bağı kalmamıştır.
Ülke sınırlarının tartışıldığı, meclisinden çıkarılan yasalarla doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi dış güçlerin emrine açılan, 200 milyar dolar borç batağında kıvranan, "AB'siz, IMF'siz biz kendi kendimize yetemeyiz" acziyetindeki iradelerle yönetilen, millet egemenliğinin millete hiç danışılmadan devrine çalışıldığı bir Türkiye, geçmişteki hedeflerini maalesef unutmuştur.
Yanlış ve dışa bağımlı bir siyaset anlayışıyla ülke bu noktaya getirilmiştir.
Kurtuluş ise, Atatürk zamanında uygulanmış ve olumlu neticeleri her sahada görülmüş "milli politikalar"dadır.
Bugün, ülkemizin içinde bulunduğu kuşatılmışlığı, "Türkiye elimizden kayıyor" sözleriyle ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş'ın dışında farkeden ve dolayısıyla bu tehlikeli gidişatın önüne geçme gayretinde bulunan bir siyasiye rastlanmamaktadır.
Siyasete koltuk sevdasından değil de, ülkenin kötü gidişatına "dur!" demek maksadıyla girdiklerini vurgulayan BTP Lideri Pr. Dr. Haydar Baş'ın siyasetteki kısa geçmişine rağmen sahip olduğu birikim ve izlediği çizgi, O'nu bir anda mevcutların önüne geçirmiştir.
Okuduğum bir gazetenin ek sayısında; 1.5 yıllık tarihi bulunan Bağımsız Türkiye Partisi ile ilgili aktarılan bir haber çok dikkatimi çekti. Meydanlarda gördüğümüz tek parti olan BTP'nin miting resimleri yer almış orta sayfada.
Siyasetten soğuduğunu her mikrofona haykıran halkımızın, BTP'nin miting meydanlarını hınca hınç doldurması enteresan.
Fotoğraflardaki Türk Bayrağının gelincik tarlasını andıran güzelliği de göğsümüzü kabartıyor.
Devlet ile milleti, asker ile sivili kaynaştırıp, topyekün millet seferberliği ile üretime dayalı, öz kaynakların değerlendirileceği müthiş bir projeyle seçmenin karşısına çıkan BTP, bu kalabalıkları toplamayı başarıyor.
Başka partileri, sistemleri, şahsiyetleri eleştirmeden, olanı ve olması gerekeni, sorunu ve çözümünü herkesin anlayabileceği bir yalınlıkla izah eden Sn. Baş, proje zengini bir lider.
Seçmenin şimdiye kadar alışmadığı bir seçim politikası izleyen BTP, devrim gibi projelerini henüz iktidara gelmeden hazırlamış ve yapacaklarını şimdiden tek tek anlatıyor.
Birçok ildeki mitinglerine ben de iştirak ettim. Halkın coşkusuna ve BTP Lideri Baş'a duydukları teveccühüne şahit oldum.
Sunduğu çözüm önerileriyle güven telkin eden, geçmişi temiz, dürüst bir lider.
Özellikle ekonominin düze çıkması ile ilgili önerileri ve kaynak meselesindeki projelerini halkımız pür dikkat takip ediyor.
* Vergisiz bir Türkiye,
* Tarım kesimine, hayvancılığa, sanayi kesimine faizsiz krediler,
* Emeklinin, işçinin, memurun maaşından vergi alınmayacak,
* Ev hanımları işçi statüsüne kavuşturulup emekli olma hakkına kavuşturulacak,
* Kimsesiz yaşlılara, şehit ailelerine devlet garantisi,
* Evi olmayana 15-20 yıl vadeli, kira öder gibi taksitle ev sahibi olma imkânı...
BTP'nin burada sayamadığım, hayatın her sahasını ve her kesimi kuşatıcı programları, kaynaklarıyla beraber hazır.
'Hantal devlet'in dile getirildiği günümüzde, "Devlet, BABADIR" diyerek, milletini kuşatacak bir devleti hayata geçirmeye hedefleyen BTP, "sosyal devletin" kurallarını tekrar yazıyor.
"AB'ye, IMF'ye hayır!" diyen tek kadro olarak dikkat çeken BTP'nin, AB ve IMF olmadan her sahada kalkınabilecek bir Türkiye projesi var.
"24 saatte ülke meselelerini çözeriz."
"Türkiye kainat devleti olacak."
"Sivil-asker, devlet-millet kaynaşması esastır."
Halka hizmeti temel alan BTP Lideri Baş'ın yukarıdaki cümleleri, yoğun tezahüratlar ve alkışlarla kesiliyor.
Kısaca, şimdiye kadarki siyaset anlayışından, lider tanımından, çözümsüz kısır döngülerden çok farklı bir tablo görüyoruz BTP'yi izlerken...
1923-1938 yılları arasında, bu hedefler devletin temel politikalarına yön vermiştir.
Merhum Atatürk'ün 1938'de bıraktığı Türkiye, tam bağımsızlıktan asla taviz vermeyen, kendi gücüne dayanarak kalkınan, hiçbir ülke ile bağımlılığı olmayan, borçsuz bir noktada idi.
Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu acı tablonun kuruluş hedefleri ile bir bağı kalmamıştır.
Ülke sınırlarının tartışıldığı, meclisinden çıkarılan yasalarla doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi dış güçlerin emrine açılan, 200 milyar dolar borç batağında kıvranan, "AB'siz, IMF'siz biz kendi kendimize yetemeyiz" acziyetindeki iradelerle yönetilen, millet egemenliğinin millete hiç danışılmadan devrine çalışıldığı bir Türkiye, geçmişteki hedeflerini maalesef unutmuştur.
Yanlış ve dışa bağımlı bir siyaset anlayışıyla ülke bu noktaya getirilmiştir.
Kurtuluş ise, Atatürk zamanında uygulanmış ve olumlu neticeleri her sahada görülmüş "milli politikalar"dadır.
Bugün, ülkemizin içinde bulunduğu kuşatılmışlığı, "Türkiye elimizden kayıyor" sözleriyle ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş'ın dışında farkeden ve dolayısıyla bu tehlikeli gidişatın önüne geçme gayretinde bulunan bir siyasiye rastlanmamaktadır.
Siyasete koltuk sevdasından değil de, ülkenin kötü gidişatına "dur!" demek maksadıyla girdiklerini vurgulayan BTP Lideri Pr. Dr. Haydar Baş'ın siyasetteki kısa geçmişine rağmen sahip olduğu birikim ve izlediği çizgi, O'nu bir anda mevcutların önüne geçirmiştir.
Okuduğum bir gazetenin ek sayısında; 1.5 yıllık tarihi bulunan Bağımsız Türkiye Partisi ile ilgili aktarılan bir haber çok dikkatimi çekti. Meydanlarda gördüğümüz tek parti olan BTP'nin miting resimleri yer almış orta sayfada.
Siyasetten soğuduğunu her mikrofona haykıran halkımızın, BTP'nin miting meydanlarını hınca hınç doldurması enteresan.
Fotoğraflardaki Türk Bayrağının gelincik tarlasını andıran güzelliği de göğsümüzü kabartıyor.
Devlet ile milleti, asker ile sivili kaynaştırıp, topyekün millet seferberliği ile üretime dayalı, öz kaynakların değerlendirileceği müthiş bir projeyle seçmenin karşısına çıkan BTP, bu kalabalıkları toplamayı başarıyor.
Başka partileri, sistemleri, şahsiyetleri eleştirmeden, olanı ve olması gerekeni, sorunu ve çözümünü herkesin anlayabileceği bir yalınlıkla izah eden Sn. Baş, proje zengini bir lider.
Seçmenin şimdiye kadar alışmadığı bir seçim politikası izleyen BTP, devrim gibi projelerini henüz iktidara gelmeden hazırlamış ve yapacaklarını şimdiden tek tek anlatıyor.
Birçok ildeki mitinglerine ben de iştirak ettim. Halkın coşkusuna ve BTP Lideri Baş'a duydukları teveccühüne şahit oldum.
Sunduğu çözüm önerileriyle güven telkin eden, geçmişi temiz, dürüst bir lider.
Özellikle ekonominin düze çıkması ile ilgili önerileri ve kaynak meselesindeki projelerini halkımız pür dikkat takip ediyor.
* Vergisiz bir Türkiye,
* Tarım kesimine, hayvancılığa, sanayi kesimine faizsiz krediler,
* Emeklinin, işçinin, memurun maaşından vergi alınmayacak,
* Ev hanımları işçi statüsüne kavuşturulup emekli olma hakkına kavuşturulacak,
* Kimsesiz yaşlılara, şehit ailelerine devlet garantisi,
* Evi olmayana 15-20 yıl vadeli, kira öder gibi taksitle ev sahibi olma imkânı...
BTP'nin burada sayamadığım, hayatın her sahasını ve her kesimi kuşatıcı programları, kaynaklarıyla beraber hazır.
'Hantal devlet'in dile getirildiği günümüzde, "Devlet, BABADIR" diyerek, milletini kuşatacak bir devleti hayata geçirmeye hedefleyen BTP, "sosyal devletin" kurallarını tekrar yazıyor.
"AB'ye, IMF'ye hayır!" diyen tek kadro olarak dikkat çeken BTP'nin, AB ve IMF olmadan her sahada kalkınabilecek bir Türkiye projesi var.
"24 saatte ülke meselelerini çözeriz."
"Türkiye kainat devleti olacak."
"Sivil-asker, devlet-millet kaynaşması esastır."
Halka hizmeti temel alan BTP Lideri Baş'ın yukarıdaki cümleleri, yoğun tezahüratlar ve alkışlarla kesiliyor.
Kısaca, şimdiye kadarki siyaset anlayışından, lider tanımından, çözümsüz kısır döngülerden çok farklı bir tablo görüyoruz BTP'yi izlerken...
Abdulkadir Baş / diğer yazıları
- Gerçekleri görebilmek / 05.11.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002