Türkler yıkım, inşaat ve iş makinesi çalışmasını izlemeyi neden sever?
Türklerin inşaat ve iş makinesi sevgisi sadece meraktan ibaret değildir; bir kimlik, bir kültür ve bir ritüeldir.
Yıkılan her duvarın, dökülen her betonun içinde biraz geçmiş, biraz umut, biraz da “bizim milletin eli yatkın bu işlere” hissi vardır.
30.10.2025 16:51:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Nerede bir yıkım varsa, orada ellerini arkada birleştirmiş bir grup seyirci mutlaka vardır. Bu, modern çağın mahalle meydanıdır — kepçenin kepçeyle buluştuğu, tozun dumana karıştığı, insanların "burası komple yıkılacakmış" diye yorum yaptığı kutsal bir alan.
1. İnşaat Bizim Kolektif Hikâyemizdir
Türkiye'nin son yarım yüzyılı, neredeyse "bir şeylerin yıkılıp yeniden yapılması"yla geçti. Mahalleler, binalar, yollar, köprüler… Sürekli bir dönüşüm, sürekli bir hareket.
Bu yüzden inşaat izlemek sadece merak değildir — kültürel bir tanıklıktır.
"Burası eskiden boş arsaydı."
"Şurada bizim çocuk top oynardı."
Bu cümlelerle insanlar aslında sadece binayı değil, kendi geçmişlerini izlerler.
2. Yıkımda Bir Terapi Hissi Vardır
Yıkım izlemek bir tür içsel rahatlamadır. O dev duvarın bir darbeyle paramparça oluşunu görmek, insana "hayatta hiçbir şey kalıcı değil" duygusunu verir.
Bürokrasi, trafik, hayat pahalılığı… hepsi bir anda unutulur.
Bir beton bloğunun yıkılışını izlemek, bazen kırılgan ruhumuza mini bir terapi etkisi yapar.
Belki de o yüzden, Türkler yıkımı bir hüzünle değil, hafif bir keyifle izler.
3. İş Makineleri: Modern Zamanların Gladyatörleri
Kepçe, dozer, ekskavatör... Bunlar aslında modern dünyanın savaşçılarıdır. Dev gibi gövdesiyle bir kamyonu bir çocuk oyuncağı gibi iten makine, izleyicide hayranlık uyandırır.
O düzenli hareketler, milimetrik hesaplarla dökülen betonlar, dev kolların aynı anda çalışması — hepsi bir mühendislik koreografisidir.
Türkler bu ritmi sever, çünkü içinde güç, düzen ve emek vardır.
Kepçe izlerken, aslında insanoğlunun doğaya hükmetme arzusunu izleriz.
4. Mahalle Sosyalliğinin Yeni Hali
Eskiden kahvehane önünde oturulurdu, şimdi inşaat kenarında.
İnşaat izlemek bir toplumsal etkinliktir.
İzleyenler arasında mutlaka biri "ben de zamanında şantiyede çalıştım" der, diğeri "şuraya rezidans yapacaklarmış" diye bilgi sızdırır.
Bu sohbetler inşaatın gürültüsüyle karışır ama kimse rahatsız olmaz — çünkü burada konuşmak değil, birlikte tanık olmak esastır.
5. Duran Hayatın İçinde Hareketi İzlemek
Belki de asıl neden budur:
Gündelik hayatın yavaşlığı, rutinlerin monotonluğu içinde, bir inşaat sahası canlı, hareketli ve anlamlı bir yerdir.
Orada sürekli bir şeyler olur — bir şeyler yıkılır, yapılır, değişir.
Ve Türk insanı, değişimi izlemeyi sever. Çünkü kendi hayatında yapamadığı dönüşümü, belki orada, bir binanın katlarında izler.
1. İnşaat Bizim Kolektif Hikâyemizdir
Türkiye'nin son yarım yüzyılı, neredeyse "bir şeylerin yıkılıp yeniden yapılması"yla geçti. Mahalleler, binalar, yollar, köprüler… Sürekli bir dönüşüm, sürekli bir hareket.
Bu yüzden inşaat izlemek sadece merak değildir — kültürel bir tanıklıktır.
"Burası eskiden boş arsaydı."
"Şurada bizim çocuk top oynardı."
Bu cümlelerle insanlar aslında sadece binayı değil, kendi geçmişlerini izlerler.
2. Yıkımda Bir Terapi Hissi Vardır
Yıkım izlemek bir tür içsel rahatlamadır. O dev duvarın bir darbeyle paramparça oluşunu görmek, insana "hayatta hiçbir şey kalıcı değil" duygusunu verir.
Bürokrasi, trafik, hayat pahalılığı… hepsi bir anda unutulur.
Bir beton bloğunun yıkılışını izlemek, bazen kırılgan ruhumuza mini bir terapi etkisi yapar.
Belki de o yüzden, Türkler yıkımı bir hüzünle değil, hafif bir keyifle izler.
3. İş Makineleri: Modern Zamanların Gladyatörleri
Kepçe, dozer, ekskavatör... Bunlar aslında modern dünyanın savaşçılarıdır. Dev gibi gövdesiyle bir kamyonu bir çocuk oyuncağı gibi iten makine, izleyicide hayranlık uyandırır.
O düzenli hareketler, milimetrik hesaplarla dökülen betonlar, dev kolların aynı anda çalışması — hepsi bir mühendislik koreografisidir.
Türkler bu ritmi sever, çünkü içinde güç, düzen ve emek vardır.
Kepçe izlerken, aslında insanoğlunun doğaya hükmetme arzusunu izleriz.
4. Mahalle Sosyalliğinin Yeni Hali
Eskiden kahvehane önünde oturulurdu, şimdi inşaat kenarında.
İnşaat izlemek bir toplumsal etkinliktir.
İzleyenler arasında mutlaka biri "ben de zamanında şantiyede çalıştım" der, diğeri "şuraya rezidans yapacaklarmış" diye bilgi sızdırır.
Bu sohbetler inşaatın gürültüsüyle karışır ama kimse rahatsız olmaz — çünkü burada konuşmak değil, birlikte tanık olmak esastır.
5. Duran Hayatın İçinde Hareketi İzlemek
Belki de asıl neden budur:
Gündelik hayatın yavaşlığı, rutinlerin monotonluğu içinde, bir inşaat sahası canlı, hareketli ve anlamlı bir yerdir.
Orada sürekli bir şeyler olur — bir şeyler yıkılır, yapılır, değişir.
Ve Türk insanı, değişimi izlemeyi sever. Çünkü kendi hayatında yapamadığı dönüşümü, belki orada, bir binanın katlarında izler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
















































































