Türklerde tesbih kültürü
Bugün modern hayatın hızına kapılmış insan için tesbih, yavaşlamayı, düşünmeyi ve içe dönmeyi hatırlatan zarif bir araç olabilir. Dijital ekranların hüküm sürdüğü dünyada, bir elde telefon yerine bir tesbih tutmak, ruh için belki de en sade ama en etkili direniştir.
18.05.2025 11:51:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Tesbih, sadece parmaklarımızdan kayan boncuklar değil; bir medeniyetin, bir inancın ve bir içsel yolculuğun sembolüdür. Her tanesiyle zikir eden, sabrı sayan, zamanı ilmek ilmek dokuyan bir kültürdür tesbih kültürü.
İslam medeniyetinde özellikle önemli bir yere sahip olan tesbih, zikir ve dua geleneğinin bir parçası olarak asırlardır hayatımızda yer alır. Ancak tesbih, yalnızca dini bir obje değildir. Aynı zamanda bir sanat eseri, bir sabır işçiliği, bir hediye geleneği ve hatta bir sosyalleşme aracıdır. Osmanlı döneminde sultanlardan dervişlere, zanaatkârlardan sade halk insanına kadar toplumun her kesiminde tesbihin ayrı bir yeri vardı. Birinin elindeki tesbih, onun zevkini, statüsünü ve hatta iç dünyasını yansıtabilirdi.
Tesbih, kelime anlamı olarak "Allah'ı tesbih etmek", yani "onu her türlü eksiklikten tenzih etmek" anlamına gelir. Zikir meclislerinde 33'lük, 99'luk taneleriyle kullanılan tesbihler, Allah'ın isimlerini anmak, dua etmek ve ruhu arındırmak amacıyla kullanılır. Parmaklar boncukları çevirirken, gönül de bir arınma sürecinden geçer. İşte bu yönüyle tesbih, dıştan sade görünen ama iç dünyada derin yankılar uyandıran bir ibadet aracıdır.
Ancak zamanla bu manevi sembol, ustaların ellerinde sanatın inceliğine dönüştü. Kehribar, kuka, oltu taşı, akik, sedef gibi çeşitli malzemelerle yapılan tesbihler, bugün koleksiyoncuların gözdesi haline gelmiştir. Usta tesbihçilerin imzası haline gelen işlemeler, boncuk şekilleri ve püsküller; her bir tesbihi eşsiz kılar.
Aynı zamanda tesbih, sabrın da bir göstergesidir. Özellikle gündelik hayatta siniri kontrol etme, düşünceleri toparlama ya da sadece elleri meşgul etme amacıyla kullanılır. Kimi zaman bir dost sohbetinde elde döner, kimi zaman bir cenazede teselli olur. Sessizliğin içindeki dualardır onlar.
İslam medeniyetinde özellikle önemli bir yere sahip olan tesbih, zikir ve dua geleneğinin bir parçası olarak asırlardır hayatımızda yer alır. Ancak tesbih, yalnızca dini bir obje değildir. Aynı zamanda bir sanat eseri, bir sabır işçiliği, bir hediye geleneği ve hatta bir sosyalleşme aracıdır. Osmanlı döneminde sultanlardan dervişlere, zanaatkârlardan sade halk insanına kadar toplumun her kesiminde tesbihin ayrı bir yeri vardı. Birinin elindeki tesbih, onun zevkini, statüsünü ve hatta iç dünyasını yansıtabilirdi.
Tesbih, kelime anlamı olarak "Allah'ı tesbih etmek", yani "onu her türlü eksiklikten tenzih etmek" anlamına gelir. Zikir meclislerinde 33'lük, 99'luk taneleriyle kullanılan tesbihler, Allah'ın isimlerini anmak, dua etmek ve ruhu arındırmak amacıyla kullanılır. Parmaklar boncukları çevirirken, gönül de bir arınma sürecinden geçer. İşte bu yönüyle tesbih, dıştan sade görünen ama iç dünyada derin yankılar uyandıran bir ibadet aracıdır.
Ancak zamanla bu manevi sembol, ustaların ellerinde sanatın inceliğine dönüştü. Kehribar, kuka, oltu taşı, akik, sedef gibi çeşitli malzemelerle yapılan tesbihler, bugün koleksiyoncuların gözdesi haline gelmiştir. Usta tesbihçilerin imzası haline gelen işlemeler, boncuk şekilleri ve püsküller; her bir tesbihi eşsiz kılar.
Aynı zamanda tesbih, sabrın da bir göstergesidir. Özellikle gündelik hayatta siniri kontrol etme, düşünceleri toparlama ya da sadece elleri meşgul etme amacıyla kullanılır. Kimi zaman bir dost sohbetinde elde döner, kimi zaman bir cenazede teselli olur. Sessizliğin içindeki dualardır onlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.