Onkolog profesör tarafından yürüyüş tavsiye edildiği için her gün yürümeye, küçük gezintiler yapmaya çalışıyorum. Mustafa Kemal Caddesi boyunca yürümeye elverişli geniş, ferah kaldırımlar var. Gide gele taşları ile akraba olduğumuz? Ha bir de dilenciler var, 5 yeni kuruş verdiğinizde dahi bereketine inanan mümin kardeşlerimiz var.Bayan dilenciler soğuk sıcak demeden, çocuklarıyla bebeklerini alıp el açmaya koşuyorlar. Çoğu Manavkuyu denen semtin varoşlarından gelme. Herhalde "Allah Kerim'dir" diyorlar ve beş altı kilometrelik yolu yürüyorlar. "Umudumuz ekmek" diyorlar belki. Nasıl anlatalım ki ülkemizde bir dilencilik sorunu var. Bu sorun nasıl çözülecek Allah bilir.Dilencilerin bir kısmı başörtülü bayanlara daha çok rağbet ediyor ve Allah rızası, Muhammed aşkını anıp da el açıyorlar. Allah hiçbir kimseyi bu hale koymasın. Eğer Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli hayata geçirilseydi, bu manzara görülmeyecekti. Dilencilerden bazıları fütursuzca, adeta yol kesip yalan söylüyor. Her gün aynı yerde, aynı virdi tekrarlıyor; "Hastaneye geldim, dönüş param yok,(bilmem nereye) gidicem".Güler misin, ağlar mısın?Her defasında gözünüzün içine baka baka yalan söylüyor. Allah böylelerine rızık kapıları açsın demekten, dua etmekten başka ne yapılabilir?Vatandaşın bir tanesi bir kartona düzgün harflerle bir şeyler yazmış. Bizim milletimiz okumaya meraklıdır. "Yolcuyum, açım" diyor. İnsanlar para verecek fakat acaba herhangi bir keyif vericiye müptela mı?Bir de gerçekten muhtaç olan nineler var. Damat evi terk etmiş, kız hasta iki de çocuğu var, konu komşu üç beş kuruş yardım ediyor fakat ev kira. Bu tür dilenenlerin halinden anlıyorsunuz, işte bunlar avucuna kağıt sıkıştırabileceğiniz kullar. Hem dua da ediyorlar. "Allah çoluğuna, çocuğuna bağışlasın" diyor biri. "Teyzecim benim çoluğım çocuğum yok" diyorum. "Allah sevdiğine bağışlasın". "Evli değilim" diye bir açıklamadan sonra "Allah görünür görünmezden saklasın" diyerek gönlümüzü hoş etmeye çalışıyor."Az sadaka çok belayı def eder" sözü ne güzel bir sözdür. Gerçekliği de yaşanmıştır bilenler tarafından.İçimi rahatlatan bir şey varsa bu gidiş gelişlerde yaşlı hanımlarla tanış çıkmamız Bezm-i Elest'ten. "Kızım tecvid öğrenmeye mi gidiyorsunuz" diye gözümün içine bakıp soruyor. "Tecviti de öğrendik teyzecim, doktor yürüyüş tavsiye etti" diyoruz. "İyi, iyi kızım" diye cevap veriyor.Halen neyi öğrenmekte olduğumuzu bir bilsek? Yürümeyi öğreniyoruz galiba, en iyisi adım attığın yere bakarak yürümek, tarzımıza uygun, tasavvufla da ilgisi var.Bugünlük bu kadar. İnşaallah insanlarımız dileneceklerine oylarını kime atacaklarını öğrenebilirler. Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı üzerinizde daim olsun.
Kevser Doyurum / diğer yazıları
- İrfan sofrası / 24.10.2023
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022