Bugün Ehl-i Sünneti ile Şiası ile bütün Müslümanlar, bugüne kadar ne olduysa ilahi değerler uğruna canlarını feda eden Ehl-i Beyt imamları ve onların davaları uğrunda canlarından olan milyonlarca insan hatırına oldu-bitti artık demek gerekir ve geçmişteki bir takım tatsızlıkları geçmişte bırakmak gerekir. Şuurlu, bilinçli, mektebini, toplumunu ve ideal değerlerini düşünen insanlar geriye bakmak ve geçmişi kaşımak ve tartışmak yerine geleceğin hesabını yapmak zorundadırlar. Aksine bu toplum ve Müslümanlar içinde bulunduğu kısır döngüden asla kurtulamayacaktır.
Dünyada ve İslam âleminde olaylar hızla değişmekte ve gelişmektedir. Bu değişim Türkiye Cumhuriyetinde Ehl-i Sünnet ve Şia içerisinde de yaşanmaktadır... Ehl-i Beyt mektebi mensuplarının bu gündem değişimlerine seyirci kalmaları saflığın veya içine kapanıklığın bir tezahürü olur. İslam tarihinin her evresinde genelde İslami camia ve özelde Ehl-i Beyt mektebi mensupları için vahdet, birlik ve beraberlik önem taşıdığı gibi, bugün özellikle bölgemizde hızla gelişen olaylar karşısında birlik ve beraberlik kat kat fazla önem arzetmektedir. Zira bugün safların yer değiştiğini görmekteyiz. Dünün Müslüman dostu görüntüsünü verenler bugün siyonların, emperyalların koluna takılarak, onlarla dirsek temas olarak ecnebilerin havzasına hizmet etmektedirler.
İnsanın hayat mayası yemek, su, hava... olduğu gibi her hangi bir coğrafyada yaşayan inanç mensuplarının da en önemli hayat ve beka sebeplerinden bir tanesi birlik ve beraberlik olgusudur. Vahdet, birlik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışma noktasında insanın ilahi mesajlara göre hareket etmesi ve bu konuda doğa kanunları ile iç içe olması gerekir. Yaratanın varlık içerisinde dizayn ettiği vahdet+yardımlaşma ve dayanışma tüm doğaya ve varlığa hâkimdir. Varlık varlığını vahdet ve dayanışma olgusu ile devam ettirmektedir. Toprağın verimli olması için suya, güneş enerjisine; suyun oluşması için buluta, bulutun bir araya gelerek molekülleşmesi için rüzgâra... ihtiyaç vardır. Bunlar bir araya gelerek, dayanışma içerisinde oldukları zaman verimli olurlar.
Bu kavram tabiat alemindeki hayvanlar için de söz konusudur. Hayvanlar bile kendi hemcinsleri arasında birlik ve dayanışma ile varlıklarını sürdürmektedirler. Bu olguyu varlık içerisine yerleştiren bu varlıkları yaratandır. Varlığın künhünde olan bu kavram tekvini bir kavramdır. Ancak Allah-u Teâlâ tabiat için kararlaştırdığı bu tekvini hakikati insan için teşrii olarak kararlaştırmıştır.
Toplumlar kendi iradeleri ile bu teşrii kavrama riayet ederlerse, bu onların ilerlemelerine ve güçlenmelerine sebep olacaktır, aksine hüsran getirecektir.
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy bir şiirinde şöyle söylüyor:
"Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez.
Toplu attıkça sineler, onu top sindiremez."
Dünyada ve İslam âleminde olaylar hızla değişmekte ve gelişmektedir. Bu değişim Türkiye Cumhuriyetinde Ehl-i Sünnet ve Şia içerisinde de yaşanmaktadır... Ehl-i Beyt mektebi mensuplarının bu gündem değişimlerine seyirci kalmaları saflığın veya içine kapanıklığın bir tezahürü olur. İslam tarihinin her evresinde genelde İslami camia ve özelde Ehl-i Beyt mektebi mensupları için vahdet, birlik ve beraberlik önem taşıdığı gibi, bugün özellikle bölgemizde hızla gelişen olaylar karşısında birlik ve beraberlik kat kat fazla önem arzetmektedir. Zira bugün safların yer değiştiğini görmekteyiz. Dünün Müslüman dostu görüntüsünü verenler bugün siyonların, emperyalların koluna takılarak, onlarla dirsek temas olarak ecnebilerin havzasına hizmet etmektedirler.
İnsanın hayat mayası yemek, su, hava... olduğu gibi her hangi bir coğrafyada yaşayan inanç mensuplarının da en önemli hayat ve beka sebeplerinden bir tanesi birlik ve beraberlik olgusudur. Vahdet, birlik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışma noktasında insanın ilahi mesajlara göre hareket etmesi ve bu konuda doğa kanunları ile iç içe olması gerekir. Yaratanın varlık içerisinde dizayn ettiği vahdet+yardımlaşma ve dayanışma tüm doğaya ve varlığa hâkimdir. Varlık varlığını vahdet ve dayanışma olgusu ile devam ettirmektedir. Toprağın verimli olması için suya, güneş enerjisine; suyun oluşması için buluta, bulutun bir araya gelerek molekülleşmesi için rüzgâra... ihtiyaç vardır. Bunlar bir araya gelerek, dayanışma içerisinde oldukları zaman verimli olurlar.
Bu kavram tabiat alemindeki hayvanlar için de söz konusudur. Hayvanlar bile kendi hemcinsleri arasında birlik ve dayanışma ile varlıklarını sürdürmektedirler. Bu olguyu varlık içerisine yerleştiren bu varlıkları yaratandır. Varlığın künhünde olan bu kavram tekvini bir kavramdır. Ancak Allah-u Teâlâ tabiat için kararlaştırdığı bu tekvini hakikati insan için teşrii olarak kararlaştırmıştır.
Toplumlar kendi iradeleri ile bu teşrii kavrama riayet ederlerse, bu onların ilerlemelerine ve güçlenmelerine sebep olacaktır, aksine hüsran getirecektir.
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy bir şiirinde şöyle söylüyor:
"Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez.
Toplu attıkça sineler, onu top sindiremez."
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012