Milliyet'ten Derya Sazak, Van YYÜ Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'ın tutuklanması olayıyla ilgili hem Hükümet'in, hem de YÖK'ün yanlışlarını sıralıyorVan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın'ın 25 milyon dolarlık tıbbi cihaz alımında usulsüzlük iddiasıyla 'çete kurarak, ihaleye fesat karıştırmaktan' tutuklanması, YÖK ile AKP hükümeti arasındaki çatışmayı yeniden tırmandırdı. Rektörler, Adalet Bakanlığı'na giderek Van'daki 'komplo'yu protesto ettiler. 70 rektörün imzası bulunan bildiri de hayli sertti: "Rektörler Komitesi, Aşkın'ın çete kurarak suiistimal yaptığı için mi, yoksa medreseleştirilmek istenen üniversitenin Cumhuriyet'in laik, çağdaş yapısını korumak için mi bedel ödemek zorunda kaldığını kamuoyunun takdirine sunar."Yargıya baskı varKamuoyunun Van'daki olayda 'komplo'ya kurban gittiği öne sürülen rektörle ilgili suçlamaların gerçekte idari hatalardan mı, yoksa 25 milyon dolarlık ihaleden 'çıkar sağlamaya' dönük yolsuzluktan mı kaynaklandığı anlayabilmesi için mahkemenin beklenmesi gerekecek. Dolayısıyla, rektörlerin Adalet Bakanlığı'na giderek 'bildiri' bırakmaları AB sürecinde her fırsatta savunulan 'yargı bağımsızlığına' müdahale görüntüsü doğuruyor. Üniversite özerkliğinden yana olan rektörlerin bir 'haksızlığı düzeltme' adına da olsa Adalet Bakanlığı'na 'protesto' yürüyüşü düzenleyerek davayı 'etkileme' çabası doğru mudur?Mahkeme, gerekçesi ne olursa olsun, rektörün tutukluluğa itirazını reddettiğine göre rektörlerin de 'öteki' eşit yurttaşlar gibi ilk duruşmayı beklemeleri gerekir.Kuşkusuz Prof. Yücel Aşkın'ın 'üzerine gidilmesi'nde YÖK'ü de 'isyan ettiren' kimi idari hatalar, 'hukuk ihlalleri' de gözlenmektedir. Örneğin 25 milyon dolarlık yolsuzluk soruşturmasını Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörü kendisi başlatmış. Sonra nasıl olmuş da bu dosya 'bumerang' gibi rektörü vurmuştur?Ve soru işaretleriSuçlamalar, Prof. Aşkın'ın 'tutuksuz' yargılanacağı bir davada 'şeffaf' biçimde ortaya konulsa daha 'inandırıcı' olmaz mıydı?Sorguda 10 saat bekletildikten sonra, Prof. Aşkın'ın polisler tarafından koluna girilerek nasıl götürüldüğünü televizyonlardan izledik. Rektöre, kelepçe takılması da istenmiş. Bu manzara rektör aleyhinde önyargı oluşturmakta, YÖK'ün savunusundaki 'Cumhuriyetçi, laik, çağdaş' görüşlerinden ötürü hedef alınmış olabileceği görüşüne haklılık kazandırmaktadır. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in kardeşlerinin Van'daki siyasi etkisi de soru işaretlerini artırıyor.AB müzakereleri bilim, teknoloji ve eğitimdeki 'tarama' ile başlayacak, YÖK ile hükümet 'çete-medrese' savaşında!