Velid b. Abdülmelik ve Süleyman b. Abdülmelik dönemi
Velid b. Abdülmelik, Hicri 86 senesinde halifeliğe geçti. En uzun süre iktidarda kalan Emevi halifelerindendir
26.10.2023 20:07:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Velid b. Abdülmelik, Hicri 86 senesinde halifeliğe geçti. En uzun süre iktidarda kalan Emevi halifelerindendir. Hilafeti dokuz yıl yedi ay sürmüştür.
Revh b. Zenbağ der ki: "Bir gün Abdülmelik b. Mervan'ın yanına gittiğimde onu üzgün buldum. Abdülmelik bana dedi ki:
'Birini Araplar'ın başına geçirmek istiyorum fakat hiç kimseyi bulamıyorum.'
Ben, 'Öyleyse, Araplar'ın seçkini ve efendisi Velid ne güne duruyor, neden bunu unutuyorsun?' dedim.
Bunun üzerine, "Ey ibn Zenbağ! Arapça konuşamayan birini Araplar'a hükümet etmesi yakışmaz!' dedi.
Velid babasının sözlerini duymuş olacak ki, derhal harekete geçerek Nahiv bilginlerini toplayıp altı ay bir evde onlarla ders gördü."
Velid'in, konuşurken Arapça'nın kurallarını hep yanlış uygulaması pek çok tarihçinin yazdığı bir gerçektir. Hatta bu dil yanlışlarını düzeltmek için altı ay bir eve kapanarak dersler almıştır. Ancak, bunların etkisi görülmemiştir.
Velid b. Abdülmelik, hilafetteki yerini sağlamlaştırabilmek için halka karşı sert tedbirler almaya başladı. Kendisi hakkında, "Yeryüzü onun zamanında zulümle doldu" denilmiştir.
Bu dönemin önemli bir özelliği, devletin sabit bir politikasının olmamasıdır. Her halife başa geldiğinde, diğer halifenin valilerini değiştirerek kendi yakınlarına vazife vermekteydi. Bu, hilafet koltuğunu kaybetme korkusundan kaynaklanmakta idi.
Velid, baskı ve zulmü arttırdığında, halkın Mekke ve Medine'ye sığındığını duydu. O dönemde Mekke ve Medine Valisi Ömer b. Abdülaziz idi. Onu, bu tutumu nedeniyle valilikten azletmiştir.
Velid döneminde halifenin yerine tayin edilecek kişi konusun-da ihtilaflar çıkmıştır. Velid, kendinden sonra kardeşi Süleyman b. Abdülmelik'in değil, oğlu Abdülaziz'in hilafetini istemekte idi.
Bunun için, sağlığında onun adına biat istedi. Ancak, Süleyman'ın buna itirazı ile biat çağrısına sadece Haccac, Kuteybe b. Müslim ve bazı ileri gelenler uydu. Süleyman'ı üzerine ordu göndererek yok etmek istedi ise de bunu gerçekleştiremeden öldü.
Süleyman b. Abdülmelik
3 yıl iktidarda kalmıştır. (Hicri 96-99). Kişilik olarak hırslı, eğlenceye düşkün ve yemeğe düşkün biri olarak bilinmektedir. Giyim-kuşama çok önem veren halifenin, yanında çalışanlara dahi pahalı giysiler giydirdiği bilinmektedir.
Mesudî'nin eserine göre, bu dönemde saray ziyaretleri yaparak şatafatlı kıyafetleri görenlerden dolayı, Yemen, Kûfe ve İskenderiye'de bu tür gösterişli giysiler giymek yaygınlaşmıştır.
Kadın düşkünü olarak bilinirdi. Şarkıcılar arasında yarışmalar düzenler ve kazananlara büyük ikramiyeler verirdi.
Yaşadıkları zevk ve sefa hali için halife şu itirafta bulunmuştur:
"En güzel yiyecekleri yedik, yumuşacık giysiler giyindik, göz alıcı atlara bindik. Gönlümden geçeni rahatça kendisine söyleyebileceğim ve sırrımı koruyacağından emin olabileceğim dost dışında tatmadığım hiçbir lezzet kalmadı."
Kendini son derece beğenen bir insan olan halife Süleyman, süslü elbiseler giydiği bir sırada cariyesine, "Emirü'l-mü'minini nasıl görüyorsun?" diye sorar.
Cariye, "Onu canım ve gözümün nuru gibi görüyorum ama keşke şairin dediği gerçek olmasaydı" dedi.
Süleyman, "Şair ne demiş?" diye sordu.
Cariye şöyle dedi: "Sen ne güzel şeysin, eğer ölümsüz olsaydın!
Ne var ki, insan için ölümsüzlük yoktur.
Gördüğümüz kadarıyla sende bir ayıp yok.
İnsanların ayıpladığı türden; bir o var ki sen fânisin!"
Bu sözlerden çok etkilenen Süleyman'ın, kendini beğenmişliği bir anda dağılıp gittiği; kısa bir süre sonra da öldüğü söylenir.
Süleyman b. Abdülmelik dönemi, ilk anda zâlim politikalar ile ezilen halka karşı yumuşama gösterilen bir devirdir.
İmam Zeynelâbidin'in (a.s.) hayatını ele aldığımız eserimizde geniş olarak işlediğimiz gibi, Abdülmelik b. Mervan'ın halifeliği esnasında Haccac b. Yûsuf binlerce insanı Irak zindanlarında esir etmiş, işkencelerle ölüme mahkum etmişti. Basra'da büyük katliamlar yapmış, Abdülmelik hilafetini sağlamlaştırmak için bunlara ses çıkarmamıştı.
Baskıcı ve zorba yönetim, Süleyman b. Abdülmelik'in hilafete geldiği ilk zamanında değişmiş ve bu zindanlardaki esirler serbest bırakılmıştır. Ancak, kişilik olarak etki altında kalan Süleyman b. Abdülmelik, kısa bir süre sonra bu hareketinden vazgeçerek Emevi devlet politikası olan zulüm ve baskıya geri dönmüştür.
Araplar'da var olan kabileciliğin etkisi ile Yemenli Kahtanî kabilesini destekledi ve aralarında sorunlar olan Muzar boylarını baskı altına aldı.
Hint Valisi Kuteybe b. Müslim ve Endülüs Valisi Mûsa b. Nuseyr halifenin sevmediği valilerindendi.
Halkı ağır vergilere bağlayan Süleyman b. Abdülmelik Mısır Valisine şunları yazmıştır: "Bitinceye kadar sütlerini sağ. Sütleri bitince de kanlarını sağ."
Mısır Valisi Usame b. Zeyd et-Tenuhî, vergileri getirdiğinde ona şöyle demiştir: "Halkı yorgun ve bitkin düşürerek sana geldim. Eğer onlara yumuşak davranır, acır ve memleketlerini imar etmelerine imkân verecek derecede vergilerini hafifletirsen çok iyi olur, gelecek sene bu telafi edilir."
Süleyman b. Abdülmelik ona bağırarak şöyle dedi: "Anan senin yasını tutsun! Sütü sağ! Süt tükenince de kanı sağ!"
Süleyman b. Abdülmelik'in yanındakiler, devlet idare etmekten çok uzak, sapık fikirlere inanan ve zevk ve sefa içinde yaşayan insanlardı.
Bir bedevi etrafındaki kişilerle ilgili olarak onun yüzüne şunları söylemişti:
"Ey mü'minlerin emiri! Nefisleri için en kötü tercihi yapan adamlar seni çembere almışlar. Bunlar dünyayı kazanmak için dinlerini satmışlardır. Seni râzı etmek pahasına Rab'lerini öfkelendirmişlerdir.
Allah hakkında senden korkuyorlar, senin hakkında Allah'tan korkmuyorlar. Ahiretle savaş halinde dünya ile barışıktırlar.
Allah'ın seni emin kıldığı işleri onlara emanet etme, onlara güvenme. Çünkü onlar ancak sonu yıkım olan iler yaparlar. Ümmeti batışa ve dar boğaza sürüklerler.
Sen onların işledikleri suçlardan sorumlusun da, onlar senin işlediğin suçlardan sorumlu değildirler. Kendi ahiretini yıkmak pahasına onların dünyalarını imar etme."
Hatırlanacağı gibi, Muaviye, İslam tarihinde kendinden sonraki halifeyi tayin eden ve onun adına biat alan ilk kişidir. Süleyman b. Abdülmelik ise, bu uygulamayı daha da geliştirmiş ve yerine iki kişiyi halife tayin etmiştir.
Kendinden sonra Ömer b. Abdülaziz'i ve sonra da Yezid b. Abdülmelik'i yerine bırakmıştır. Bu görüş, halifenin kendinden sonrakileri seçme usulü olarak fıkıhta yer dahi bulmuştur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
Revh b. Zenbağ der ki: "Bir gün Abdülmelik b. Mervan'ın yanına gittiğimde onu üzgün buldum. Abdülmelik bana dedi ki:
'Birini Araplar'ın başına geçirmek istiyorum fakat hiç kimseyi bulamıyorum.'
Ben, 'Öyleyse, Araplar'ın seçkini ve efendisi Velid ne güne duruyor, neden bunu unutuyorsun?' dedim.
Bunun üzerine, "Ey ibn Zenbağ! Arapça konuşamayan birini Araplar'a hükümet etmesi yakışmaz!' dedi.
Velid babasının sözlerini duymuş olacak ki, derhal harekete geçerek Nahiv bilginlerini toplayıp altı ay bir evde onlarla ders gördü."
Velid'in, konuşurken Arapça'nın kurallarını hep yanlış uygulaması pek çok tarihçinin yazdığı bir gerçektir. Hatta bu dil yanlışlarını düzeltmek için altı ay bir eve kapanarak dersler almıştır. Ancak, bunların etkisi görülmemiştir.
Velid b. Abdülmelik, hilafetteki yerini sağlamlaştırabilmek için halka karşı sert tedbirler almaya başladı. Kendisi hakkında, "Yeryüzü onun zamanında zulümle doldu" denilmiştir.
Bu dönemin önemli bir özelliği, devletin sabit bir politikasının olmamasıdır. Her halife başa geldiğinde, diğer halifenin valilerini değiştirerek kendi yakınlarına vazife vermekteydi. Bu, hilafet koltuğunu kaybetme korkusundan kaynaklanmakta idi.
Velid, baskı ve zulmü arttırdığında, halkın Mekke ve Medine'ye sığındığını duydu. O dönemde Mekke ve Medine Valisi Ömer b. Abdülaziz idi. Onu, bu tutumu nedeniyle valilikten azletmiştir.
Velid döneminde halifenin yerine tayin edilecek kişi konusun-da ihtilaflar çıkmıştır. Velid, kendinden sonra kardeşi Süleyman b. Abdülmelik'in değil, oğlu Abdülaziz'in hilafetini istemekte idi.
Bunun için, sağlığında onun adına biat istedi. Ancak, Süleyman'ın buna itirazı ile biat çağrısına sadece Haccac, Kuteybe b. Müslim ve bazı ileri gelenler uydu. Süleyman'ı üzerine ordu göndererek yok etmek istedi ise de bunu gerçekleştiremeden öldü.
Süleyman b. Abdülmelik
3 yıl iktidarda kalmıştır. (Hicri 96-99). Kişilik olarak hırslı, eğlenceye düşkün ve yemeğe düşkün biri olarak bilinmektedir. Giyim-kuşama çok önem veren halifenin, yanında çalışanlara dahi pahalı giysiler giydirdiği bilinmektedir.
Mesudî'nin eserine göre, bu dönemde saray ziyaretleri yaparak şatafatlı kıyafetleri görenlerden dolayı, Yemen, Kûfe ve İskenderiye'de bu tür gösterişli giysiler giymek yaygınlaşmıştır.
Kadın düşkünü olarak bilinirdi. Şarkıcılar arasında yarışmalar düzenler ve kazananlara büyük ikramiyeler verirdi.
Yaşadıkları zevk ve sefa hali için halife şu itirafta bulunmuştur:
"En güzel yiyecekleri yedik, yumuşacık giysiler giyindik, göz alıcı atlara bindik. Gönlümden geçeni rahatça kendisine söyleyebileceğim ve sırrımı koruyacağından emin olabileceğim dost dışında tatmadığım hiçbir lezzet kalmadı."
Kendini son derece beğenen bir insan olan halife Süleyman, süslü elbiseler giydiği bir sırada cariyesine, "Emirü'l-mü'minini nasıl görüyorsun?" diye sorar.
Cariye, "Onu canım ve gözümün nuru gibi görüyorum ama keşke şairin dediği gerçek olmasaydı" dedi.
Süleyman, "Şair ne demiş?" diye sordu.
Cariye şöyle dedi: "Sen ne güzel şeysin, eğer ölümsüz olsaydın!
Ne var ki, insan için ölümsüzlük yoktur.
Gördüğümüz kadarıyla sende bir ayıp yok.
İnsanların ayıpladığı türden; bir o var ki sen fânisin!"
Bu sözlerden çok etkilenen Süleyman'ın, kendini beğenmişliği bir anda dağılıp gittiği; kısa bir süre sonra da öldüğü söylenir.
Süleyman b. Abdülmelik dönemi, ilk anda zâlim politikalar ile ezilen halka karşı yumuşama gösterilen bir devirdir.
İmam Zeynelâbidin'in (a.s.) hayatını ele aldığımız eserimizde geniş olarak işlediğimiz gibi, Abdülmelik b. Mervan'ın halifeliği esnasında Haccac b. Yûsuf binlerce insanı Irak zindanlarında esir etmiş, işkencelerle ölüme mahkum etmişti. Basra'da büyük katliamlar yapmış, Abdülmelik hilafetini sağlamlaştırmak için bunlara ses çıkarmamıştı.
Baskıcı ve zorba yönetim, Süleyman b. Abdülmelik'in hilafete geldiği ilk zamanında değişmiş ve bu zindanlardaki esirler serbest bırakılmıştır. Ancak, kişilik olarak etki altında kalan Süleyman b. Abdülmelik, kısa bir süre sonra bu hareketinden vazgeçerek Emevi devlet politikası olan zulüm ve baskıya geri dönmüştür.
Araplar'da var olan kabileciliğin etkisi ile Yemenli Kahtanî kabilesini destekledi ve aralarında sorunlar olan Muzar boylarını baskı altına aldı.
Hint Valisi Kuteybe b. Müslim ve Endülüs Valisi Mûsa b. Nuseyr halifenin sevmediği valilerindendi.
Halkı ağır vergilere bağlayan Süleyman b. Abdülmelik Mısır Valisine şunları yazmıştır: "Bitinceye kadar sütlerini sağ. Sütleri bitince de kanlarını sağ."
Mısır Valisi Usame b. Zeyd et-Tenuhî, vergileri getirdiğinde ona şöyle demiştir: "Halkı yorgun ve bitkin düşürerek sana geldim. Eğer onlara yumuşak davranır, acır ve memleketlerini imar etmelerine imkân verecek derecede vergilerini hafifletirsen çok iyi olur, gelecek sene bu telafi edilir."
Süleyman b. Abdülmelik ona bağırarak şöyle dedi: "Anan senin yasını tutsun! Sütü sağ! Süt tükenince de kanı sağ!"
Süleyman b. Abdülmelik'in yanındakiler, devlet idare etmekten çok uzak, sapık fikirlere inanan ve zevk ve sefa içinde yaşayan insanlardı.
Bir bedevi etrafındaki kişilerle ilgili olarak onun yüzüne şunları söylemişti:
"Ey mü'minlerin emiri! Nefisleri için en kötü tercihi yapan adamlar seni çembere almışlar. Bunlar dünyayı kazanmak için dinlerini satmışlardır. Seni râzı etmek pahasına Rab'lerini öfkelendirmişlerdir.
Allah hakkında senden korkuyorlar, senin hakkında Allah'tan korkmuyorlar. Ahiretle savaş halinde dünya ile barışıktırlar.
Allah'ın seni emin kıldığı işleri onlara emanet etme, onlara güvenme. Çünkü onlar ancak sonu yıkım olan iler yaparlar. Ümmeti batışa ve dar boğaza sürüklerler.
Sen onların işledikleri suçlardan sorumlusun da, onlar senin işlediğin suçlardan sorumlu değildirler. Kendi ahiretini yıkmak pahasına onların dünyalarını imar etme."
Hatırlanacağı gibi, Muaviye, İslam tarihinde kendinden sonraki halifeyi tayin eden ve onun adına biat alan ilk kişidir. Süleyman b. Abdülmelik ise, bu uygulamayı daha da geliştirmiş ve yerine iki kişiyi halife tayin etmiştir.
Kendinden sonra Ömer b. Abdülaziz'i ve sonra da Yezid b. Abdülmelik'i yerine bırakmıştır. Bu görüş, halifenin kendinden sonrakileri seçme usulü olarak fıkıhta yer dahi bulmuştur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.