Dünya uzun süredir Orta Doğu'dan gelen kötü haberlere alıştı. Bombalar, yıkım, acı… Ama geçtiğimiz haftalarda bir umut ışığı doğdu: İsrail ile Hamas arasında ateşkes ve barış anlaşması konuşulmaya başlandı.
Taraflar masaya oturdu, hatta ilk aşamada rehine ve tutuklu takası, insani yardım geçişi gibi maddelerde mutabakata varıldı.
Peki sorun ne?
İsrail tarafı, Hamas'ın ateşkesi sadece "nefes almak" için kullanacağını düşünüyor.
İsrail'de halkın bir bölümü "rehineler serbest kalacaksa tamam" derken, diğerleri "Hamas'a güvenilmez" diyor.
Barış anlaşmasının en önemli ayağı Gazze'ye insani yardımın ulaşmasıydı.
Sonuç: Yine siviller kaybediyor.
Orta Doğu'da barış anlaşması imzalamak zor değil. Defalarca imzalandı.
Zor olan, o kağıt üzerindeki imzayı gerçek hayata taşımak.
Bunun için silahların susması yetmez.
İsrail'in Filistinlilerin yaşam hakkına, Hamas'ın da İsraillilerin güvenlik hakkına saygı duyması gerekiyor.
Yani barış, imzalarla değil, güvenle başlar.
Eğer bu güvensizlik aşılmazsa, bugünkü ateşkes sadece bir nefes molası olacak — kalıcı barış değil.
Taraflar masaya oturdu, hatta ilk aşamada rehine ve tutuklu takası, insani yardım geçişi gibi maddelerde mutabakata varıldı.
Peki sorun ne?
Sorun şu: Kimse kimseye inanmıyor.
"Barış" kelimesine inanç azaldı
İsrail tarafı, Hamas'ın ateşkesi sadece "nefes almak" için kullanacağını düşünüyor.
Hamas ise İsrail'in "yardım koridorları" adı altında Gazze'yi yeniden kontrol altına almaya çalıştığını söylüyor.
Yani iki taraf da birbirini barışa değil, tuzağa hazırlanmakla suçluyor.
Taraflar kendi halklarına da güven vermekte zorlanıyor
İsrail'de halkın bir bölümü "rehineler serbest kalacaksa tamam" derken, diğerleri "Hamas'a güvenilmez" diyor.
Gazze'de ise savaşın bitmesini isteyen milyonlarca sivil, İsrail'in verdiği hiçbir söze inanmadığını açıkça söylüyor.
Bu güvensizlik, liderlerin attığı her adımı daha da zorlaştırıyor.
Yardım değil, hesaplaşma konuşuluyor
Barış anlaşmasının en önemli ayağı Gazze'ye insani yardımın ulaşmasıydı.
Ama tırların geçip geçmediğinden çok, yardımın kime yaradığı tartışılıyor.
Bir taraf "Hamas yardımları kendi adamlarına dağıtıyor"diyor, öbür taraf "İsrail yardımı engelliyor" diye karşılık veriyor.
Sonuç: Yine siviller kaybediyor.
Gerçek barış için önce güven
Orta Doğu'da barış anlaşması imzalamak zor değil. Defalarca imzalandı.
Zor olan, o kağıt üzerindeki imzayı gerçek hayata taşımak.
Bunun için silahların susması yetmez.
İsrail'in Filistinlilerin yaşam hakkına, Hamas'ın da İsraillilerin güvenlik hakkına saygı duyması gerekiyor.
Yani barış, imzalarla değil, güvenle başlar.
Son söz
Bugün taraflar masada olsa da masanın altındaki kuşkular hala çok derin.
Eğer bu güvensizlik aşılmazsa, bugünkü ateşkes sadece bir nefes molası olacak — kalıcı barış değil.
Ama eğer halklar "yeter artık" diyebilirse, belki o zaman barış, Orta Doğu'da ilk kez gerçek olur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Barışın önündeki en büyük engel: Güvensizlik / 11.10.2025
- Almanya, İsrail ve Filistin arasında ince bir hat üzerinde / 10.10.2025
- Macron'un çöküşü Avrupa'yı neden zayıflatıyor? / 09.10.2025
- Ursula von der Leyen'e yönelik tepkinin anatomisi / 08.10.2025
- Gürcistan'da kimin eli kimin üstünde? / 06.10.2025
- Gazze ve Avrupa analizi / 03.10.2025
- Trump’ın "savaş" çağrısı ve Türkiye için dersler / 02.10.2025
- Küresel yönetişim mi, Çin'in yeni vizyonu mu? / 01.10.2025
- Asya satranç tahtasında Hindistan'ın stratejik hamlesi / 30.09.2025
- Almanya, İsrail ve Filistin arasında ince bir hat üzerinde / 10.10.2025
- Macron'un çöküşü Avrupa'yı neden zayıflatıyor? / 09.10.2025
- Ursula von der Leyen'e yönelik tepkinin anatomisi / 08.10.2025
- Gürcistan'da kimin eli kimin üstünde? / 06.10.2025
- Gazze ve Avrupa analizi / 03.10.2025
- Trump’ın "savaş" çağrısı ve Türkiye için dersler / 02.10.2025
- Küresel yönetişim mi, Çin'in yeni vizyonu mu? / 01.10.2025
- Asya satranç tahtasında Hindistan'ın stratejik hamlesi / 30.09.2025