logo
20 NİSAN 2024

Vergisiz Türkiye

13.11.2001 00:00:00
BTP'nin Şehitleri Anma ve Katılım programında konuşan Prof. Dr. Haydar BAŞ, Türk ekonomisinin 'Emisyon-Proje-Üretim' formulüyle 'Borç-Faiz-Vergi' cenderesinden kurtaracağını söyledi

Kuvay-ı Milliye'nin Türk siyasi hayatına kazandırdığı Bağımsız Türkiye Partisi'nin İstanbul İl Başkanlığının tertip ettiği "Şehitleri Anma ve Katılım Töreni" programına, Kuvay-ı Milliye Hareketinin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş da katıldı. Gaziantep'ten sonra burada da yaptığı tarihi özellik taşıyan konuşmasında Prof. Dr. Haydar Baş, daha önce miting meydanlarında milyonlara hitaben seslendirdiği Türkiye'nin içinde bulunduğu krizden de öte çöküşten 24 saatte nasıl kurtarılabileceğine dair fikir, görüş ve projelerinden bir demet sundu.

DÜNÜN VAHİM MANZARASI BUGÜN DE AYNEN TECELLİ ETMİŞ DURUMDA

İstanbul Eresin Oteli'ndeki programa izdiham derecesinde katılım gösteren şehit aile ve yakınlarına, "Şühedanın kanı ile yoğrulmuş aziz vatanın şehit evlatları, şehit aileleri" hitabıyla "hoşgeldiniz" diyerek ve "Allah için, vatan için, millet için Hakk'ın rahmetine kavuşan şehitlerimizin ruhu şad olsun! Allah rahmet eylesin!" duasıyla konuşmasına başlayan Prof. Dr. Haydar Baş, sözlerine merhum Atatürk'ün, 6 Mart 1922'de söylediği şu sözlerle devam etti:

"Bu düşüşün çıkış noktası korku ile acz ile başlamıştır. Türkiye'nin fikir adamları adeta kendi kendilerine hakaret ediyorlardı. Diyorlardı ki, 'Biz adam değiliz ve olamayız. Kendi kendimize adam olmamıza ihtimal de yoktur.' Bizim canımızı, tarihimizi, varlığımızı bize düşman olan, düşman olduğundan hiç şüphe edilmeyen Avrupalılara kayıtsız şartsız bırakmak istiyorlardı. Onlar, bizi idare etsin, diyorlardı." Merhum Atatürk'ün ortaya koyduğu şekliyle dünün bu manzarasının bugün de aynen tecelli ettiğini belirten Prof. Dr. Haydar Baş, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir, milli devlettir. İki, tam bağımsızdır. Üç, ulusal egemenlik kurallarıyla tezyin edilmiştir. Bu devletin hayatına kasteden kim olursa olsun milli devlete, bağımsızlığa ve egemenliğe kastetmiş hükmündedir. Bu vekil de olabilir, bakan da olabilir, başbakan da olabilir, Cumhurbaşkanı da olabilir. Böyle bir dönem yaşandığı zaman, Atatürk'ün ifadesiyle memleketin dahili ve haricinde bedhahlar var demektir. Yani memleket ve millet azim bir tehlike ile kuşatılmış manası ortadadır ki millet olarak el ele verip gönül gönüle bu vahim manzaradan kurtulmamız şarttır ve de farzdır" dedi.

VERGİLERİ FAİZE, RANTİYEYE AKTARMA OYUNU

"Bizler, miting meydanlarında Türkiye'nin ekonomik meselelerinin 24 saatte çözülebileceğini, Türkiye'deki enflasyonun maliyet enflasyonu olduğunu, talep enflasyonu olmadığını söylediğimiz zaman bize gülüp geçtiler. Ama, aradan şu kadar zaman geçti; oturup IMF ile birlikte 'bu bir talep enflasyonu değil maliyet enflasyonudur' demeye başladılar. Şimdi insanın hatırına 'Sizin aklınız başınıza hep böyle bir sene sonra mı gelecek?' sorusu geliyor. Sadece enflasyon değil bütün konularda hiç bir şeyi doğru dürüst tespit etmediklerini, gaflet içerisinde bir tarz yürüttüklerini maalesef görüyoruz" şeklinde konuşan Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin ekonomik kriz meselesinin 24 saatte nasıl halledilebileceğine dair projelerinden birini, dinleyenlerin aklı ile tespit gönlü ile tasdik edecek tarzda ifade etti. Türkiye'deki para dolaşımındaki akıl almaz çarpıklığı da ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş, bu konuda şunları söyledi:

"Dünyada bütün devletlerin bir milli gelirleri vardır. Bazı ülkelerde, bu milli gelirlerin asgari % 30'u tedavülde para olarak dolaşır. Bu rakam İngiltere'de % 35'tir. İngiltere'nin milli gelirini 1 katrilyon olarak kabul edersek 350 trilyon doları banknot olarak dolaşımdadır. Almanya'da bu oran % 34'dür. Fransa böyledir. Amerika'da ise milli gelirin % 100 tamamının üzerinde bir para dolaşımdadır. Yalnız bu paranın % 35'i ABD'nin dahilinde, % 65'i de dünya ülkelerinde dolaşır. Yani ABD, parasını, senin benim emeğimin karşılığı olarak kullanmakta, dünya insanlığının sırtına binmektedir. Bizim milli gelirimizin ise % 2'si para olarak dolaşmaktadır. Arada bu kadar korkunç bir fark vardır. İşte bu farkı aldığımız borçlarla kapatıyoruz. Aldığımız bu kredi borçların faizi yılda 45-50 katrilyon TL civarındadır. Yani Türkiye Cumhiriyeti Devletinin borç aldığı paranın faiz borcu yılda 45-50 katrilyondur. Peki biz bu borcu ne ile kapatmamız lazım sorusunu sorduğumuz zaman devleti idare eden siyasi irade, 'Biz ekonomiyi çok iyi biliyoruz. Bu işin de altından çıkarız. Bizim vatandaşımız vefakardır, cefakardır. Onun sırtından vergi ile bu borcu öderiz' diyor. Demek ki devlet olarak vatandaştan topladığımız vergiler, dolaşımda olması gereken paranın yerine borç aldığımız paranın faizlerine gidiyor. Bizim vergilerimiz haydan gelen huya gider misali hiç bir işe yaramıyor. Faizcilerin, rantiyecilerin cebine gidiyor."

GAFLET VE DALALETTEN ÖTE DURUM

Böyle bir yaklaşım sergileyen idarenin millete açık olarak getirdiği faturaların ödenmesi esasen hiç ama hiç mümkün olmadığı, mevcut durumun "Türk maliyesi zarar etti" ifadeleriyle tanımlanamayacağı tespitinde bulunan Prof. Dr. Haydar Baş, meselenin vahim boyutunu şöyle ortaya koydu: "Türkiye ekonomik olarak çökertilmiştir, batırılmıştır. Bu gaflet ve dalalet de değildir. Bu, bana kalırsa, çok daha farklı bir yön ve yöntemdir. Ama bende bunun hesabını kuvay-ı milliye ruhunda olanların tamamının soracağı inancı ve kanaati vardır."

VERGİNİN TÜMDEN KALKACA?I EMSALSİZ MODEL

Vahamet derecesindeki boyutuna rağmen mevcut problemlerin hallinin çok kolay olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, mevcut ekonomik kabulleri alt üst eden, bu ekonomik kabullerin kuramcılarının kimliğini deşifre eden ve vergi denilen olguya bugüne kadar rastlanmadık bir tarif getiren konuşmasına şöyle devam etti:

"Mesela bizim 35 milyar dolar civarında kuyudata girmeyen gelirimiz vardır. Milli gelirimizi 100 katrilyon kabul eder, kayda girmeyen 35 katrilyonu da eklersek 135 katrilyon eder. Biz tedavülde olması gereken miktara çıkacak şekilde emisyonu genişlettiğimiz zaman memleketimizde para kıtlığı değil herkesin adeta para içinde yüzdüğü bir dönem ve devrin başlayacağı muhakkak ve de mukadderdir." "Maliye, sigorta vergileri almak gibi uygulamalar da aslında yine rant kesimine faiz verilmek için liberal, faizci sistemin bir gereğidir. Yani 5-10, bilemedin bin insanın cebi şişsin diye işçinin, memurun cebindeki para alınır, o tarafa aktarılır. Adam Smith ve Keynes ya bunlar tarafından kiralanmış veyahut da yetiştirilmiş birer uzmandır. Bunları çok iyi bilmek lazımdır. Peki biz bunları nasıl imha, yok edeceğiz? Hakkımız olan mevduatı, yani parayı basmak, vatandaşımıza faizsiz kredi vermek suretiyle, neyin üretimini vadetmişse onu yerine getirmesi şartıyla bir tek kuruş faiz almadan kredi vermek suretiyle piyasada canlılık ve hareket vücuda gelecek, hiç kimsenin üretim ve iş derdi olmayacaktır. İşçi ve memur, bizim projelerimize göre vergi veren sınıf olmayacaktır. 100 milyar geliri olan vatandaşlardan vergi almak söz konusu olmayacaktır. Kaldı ki bu ilk yıllara münhasırdır. Bir kaç yıl sonra ise Antep'te ifade ettiğim gibi gerek Sabancı'nın gerekse Koç'un vergi vermediği bir dönem başlayacaktır. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde vergi veren kimse olmayacaktır. 'Devlet ne ile geçinecek?' derseniz, işte büyük devlet adamının da işi bunu sağlamaktır, bu kaynağı bulmaktır."

TOPYEKÜN İNSANLI?IN BAYRAM EDEBİLMESİNİN ŞARTI

Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasının son bülümünde de, büyük devlet, ordu, Türk milletinin özellikleri ve Türkiye'nin geleceği hakkında şu tarihi cümleleri sıraladı:

"Burnunun dibini göremeyen insanların büyük devlet olma vasfı taşıması hiç mümkün değildir. Kaldı ki Türk milleti çok büyük bir millettir. Bu büyük millete küçültülmüş bir devlet değil dünya, hatta kainat kadar büyüklükte devlet lazımdır. Peki neden küçük devlet olsun isteniyor? Büyük devlete gelip kafalarını çarparlar da ondan isteniyor. Neden 'Orduyu küçültün' deniliyor. Kafalarını ona çarpıyorlar da ondan deniliyor. Küçülecek ki kendisine yol bulsun. Benim ordum dünyanın en güçlü, en büyük ordusu olacaktır. Bugün dünyada zulüm, haksızlık, yalan, kan davası, rüşvet varsa bu milletin silahlı kuvvetlerinin tasarrufu kendi hudutlarından çıkamadığı için vardır. Bizim Japon sınırlarından Viyana kapılarına kadar at koşturduğumuz dönemlerde dünyada adalet, fazilet, iffet, merhamet, şefkat, kısaca insanlık hakimdi. Eğer dünya bugün insan haklarını bekliyorsa, 'zulme son verelim, adalet gelsin' diyorsa, merhametli şefkatli bir dünya, adil bir ortam, fazilette yarışan bir insanlık istiyorsa, istiyorsak, Bağımsız Türkiye'nin mutlaka evvela kendi içinde iktidar olması, sonra kendi bölgesinde iktidar olması ve sonra da Türk milletinin bütün dünyada iktidar olması lazımdır." "Biz Avrupa'ya iki sene, Amerika'ya üç sene verdik. Dördüncü sene Türkiye Cumhuriyeti Devleti milletiyle, siviliyle, askeriyle dünyanın bir numarası olacaktır. O zaman kan davaları bitecek, zulme son verilecek, insanlık, topyekün bütün insanlık bayram edecektir. Bayram edeceğiz inşaallah!"
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk

Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı

Tokat'ta incelemelerde bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Şu ana kadar alınan 500 ihbardan 50 yapı incelendi, 5 yıkık, 15 de ağır hasarlı yapı tespit edildi" dedi.
19.04.2024 16:34:00
İhlas Haber Ajansı
Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı
Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, Tokat'ta 5.6 büyüklüğündeki depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu.

Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, Bakan Yardımcısı Tuzcuoğlu'na deprem hasarı hakkında bilgi verdi. İlçe hükümet konağı önünde gazetecilere açıklama yapan Tuzcuoğlu, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız olarak da Sayın Bakanımız Mehmet Özhaseki beyin hemen talimatlarıyla biz de kendi bakanlığımızın çalışmaları açısından her türlü önlemi, tedbiri ve gayreti ortaya koyduk. Arkadaşlarımızı çok hızlı bir şekilde bölgeye sevk ettik. Gerek çevre illerden buraya transfer ettiğimiz teknik arkadaşlarla, gerekse bakanlık merkezinden buraya yönlendirdiğimiz teknik ekiplerimize, hasar tespit ekiplerimizle birlikte gerek Yozgat ve Tokat'ta çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu anda 20 ekip 50 teknik personelle birlikte bu çalışmalarımız yürüyor, ihtiyaç halinde yine Sayın Valimizin, yine AFAD'ımızın koordinasyonunda teknik ekip sayılarımızı arttırabiliriz. Birkaç gün içerisinde de inşallah bu bölgedeki tüm hasar tespitlerini de tamamlamayı düşünüyoruz" dedi.

"Ağır hasar 99 öncesi yapılan binalarda"

Tuzcuoğlu yaptıkları incelemede depremde ağır hasar alan binaların 1999 yılı öncesi yapılan binalar olduğuna dikkat çekerek, "Gerek Tokat'ta gerek Yozgat'ta baktığımız zaman ağırlıklı olarak hasar gören yapıların yine 1999 öncesi binalar olduğunu tespit ediyoruz. Bunların çoğunluklu olarak 40-50 yıl öncesine ait kerpiç yapılar, yığma yapılar, mühendislik ve fen hizmetlerinden yoksun olan yapılmış olan binalar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ülkemiz bir deprem bölgesidir. Gerek kuzeyden geçen fay hatları, gerek Doğu Anadolu ve güneyden geçen fay hatları, gerekse Ege ile Ege'deki fay hatlarını göz önüne aldığınız zaman ülkemizin tamamı çok önemli bir deprem bölgesi oluyor. Himalayalar'dan Alp'lere kadar uzanan bu hat içerisinde bizim ülkemiz depremsellik açısından, risk açısından beşinci ülke konumunda. Öyle olunca muhakkak suretle biz yapılarımızı sağlam, sıkı ve mühendislik hizmetleri çerçevesinde inşa etmek zorundayız. Depremden çok fazla bir şey olmayabilir. Ama yapılarımız eğer ona dayanaklı değilse o zaman maalesef istenmeyen tablolarla karşı karşıya kalıyoruz" diye konuştu.

"500 ihbar geldi, 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı"

Tuzcuoğlu, depremin ardından 500'e yakın ihbar alındığını ifade ederek şunları söyledi:

"Değerli arkadaşlar Tokat ilimizde bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalarda 500 ihbar aldık şu ana kadar. Bu ihbarların sayısı artabilir. Özellikle şu anda hemşehrilerimizin bir kısmı evlerine giremiyorlar. Bunlar giriş yapmaya başladıkları zaman muhtemeldir ki orada birtakım ihbarlar da alınacak. Bu ihbarların sayısı artabilecek ve biz de yapılan her türlü ihbara teknik ekiplerimizle beraber hemen gidip yerinde inceleme, araştırma ve neticelerimizi ortaya koyacağız. Şu ana kadar incelenen 50 yapıdan 5 tanesi yıkık görünüyor. Yine 15 tane ağır hasarlı yapı görünüyor. Az önce de bahsetmiş olduğum gibi bunların büyük çoğunluğu yine kerpiç işte yığma yapılar. Mühendislik hizmetinden yoksula yapılmış olan yapılar. Diğerlerini de yine en kısa sürede tamamlamış olacağız. Kamu binalarımızla alakalı bir hasar görünmüyor. Bu sevindirici bir şey. Aslında depremle alakalı bizi en çok teselli bulduran konu bir can kaybı olmaması."

Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz

"Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." 
19.04.2024 16:30:00
Haber Merkezi
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bakan Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Bakanlığın ilgili birimleri ve hastanelerin yöneticileriyle yaptıkları toplantılarda Merkezi Hekim Randevu Sistemi'ndeki sorunları temel faktörleriyle ele aldıklarını belirtti.


Randevu bulmakta yaşanan sıkıntıları çözmek için yaptıkları çalışmalardan önemli sonuçlara ulaştıklarını aktaran Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

Randevu sorununa karşı hem vatandaşları hem de hekimleri memnun edecek bir çözüm oluşturduklarını belirten Koca, şunları kaydetti:

"Öncelikle iptal edilmeyen randevulardan kaynaklanan, kullanılamayan kapasitemizi diğer vatandaşlarımızın kullanımına açacağız. Bu kapsamda, gelemeyeceği randevuyu iptal etmeyen vatandaşlarımız söz konusu durumun ilkinde 15 gün içerisinde aynı branşa randevu alamayacak. Aynı şekilde randevusuna ikinci kez gelmediğinde 15 gün içerisinde tüm branşlardan randevu alamayacak. Son dakika iptalleri nedeniyle atıl kapasite oluşmaması için randevu iptal süresini, en geç bir önceki gün saat 23.59'la sınırlandırıyoruz. İptal edilen randevular yerine, muayene saatinden 1 saat öncesine kadar yeni randevu verebileceğiz. Böylelikle daha fazla hastamızın randevu almasını ve kapasitenin verimli kullanılmasını sağlamış olacağız."

İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Erzincan'ın İliç ilçesinde maden sahasında meydana gelen heyelanda toprak altında kalan 9 işçiden birinin daha naaşına ulaşıldığını bildirdi

19.04.2024 12:15:00 / Güncelleme: 19.04.2024 12:19:14
AA
İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı
İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı

Bayraktar, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, maden sahasındaki arama çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.

Kazanın gerçekleştiği 13 Şubat'tan bu yana arama çalışmalarının aralıksız devam ettiğini anımsatan Bayraktar, "Erzincan İliç'te maden sahasında meydana gelen heyelanda ilk günden bu yana aralıksız olarak devam eden arama çalışmaları neticesinde bu sabah bir işçi kardeşimize daha ulaştık. Kardeşimize Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Tüm canlarımıza ulaşana kadar yoğun çalışmalarımıza devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bayraktar, 5 Nisan'da da İliç'te maden ocağında toprak altında kalan bir işçinin naaşına ulaşıldığını bildirmişti.

Cenaze Adnan Keklik'e ait

Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, AA muhabirine, Sabırlı Deresi bölgesinde ulaşılan cenazenin Adnan Keklik'e ait olduğunu belirterek, aileye başsağlığı diledi.

Aydoğdu, bölgedeki çalışmaların aralıksız sürdüğünü ifade etti.

Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta meydana gelen toprak kaymasında 9 kişi kaybolmuş ve 5 Nisan'da işçilerden Uğur Yıldız'ın cenazesine ulaşılmıştı. 

5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde geçtiğimiz gün etkili olan depremlerde 338 konut hasar gördü.
19.04.2024 10:50:00
İhlas Haber Ajansı
5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü
5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde en şiddetlisi 5.6 büyüklükteki depremler Tokat'ta 3, Yozgat'ta da 3 ilçede hasara neden oldu.

Hasar tespit çalışmaları sürerken şuana kadar yapılan tespitlere göre 338 konut, 99 ahır ve 12 cami ve 1 fırında hasar oluştu.

Panikle kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı.

Yozgat ve Tokat'ta hasar tespit çalışmalarının akşam saatlerinde tamamlanması bekleniyor.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.