Yaşlılar da artık sosyal medyada
TÜİK'in nüfus projeksiyonlarına göre, yaşlı nüfus oranının 2023 yılında yüzde 10.2, 2030 yılında yüzde 12.9, 2040 yılında yüzde 16.3, 2060 yılında yüzde 22.6 ve 2080 yılında yüzde 25.6 olacağı tahmin ediliyor.
Birleşmiş Milletler raporları ise 60 yaş üstü global nüfusun 2017'de 962 milyon olduğunu, bu rakamın 2050'de 2.1 milyarı bulacağını öngörüyor. Boğaziçi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) İşletme Bölümü'nde Prof. Dr. Ayşegül Toker ve Eda Sena Şenceylan bu verilerden hareketle Türkiye'de yaşlı nüfusun sosyal medya ile etkileşimini ve sosyal medya kullanım motivasyonlarını mercek altına aldı. Şimdiye dek literatürdeki pek çok araştırmanın gençlerin sosyal medya kullanımı üzerine yoğunlaştığına dikkat çeken araştırmacılar, sosyal medya bağlamında yaşlı grupları ile yapılan araştırmaların genç gruplara kıyasla daha kıyıda köşede kaldığına dikkat çektiler.
Gençlerin 'dijital dünyanın yerlileri' olarak kabul edilmiş olmasına rağmen artık günümüzde bu tablonun değişmeye başladığını belirten araştırmacılar, yaşlıların giderek sosyal teknolojilere daha etkili biçimde entegre olduklarını ve daha fazla ve çeşitli sosyal medya fonksiyonu kullanarak kendilerini geliştirebildiklerini vurguladılar.
Bu bakış açısıyla, yaşlıların artık sosyal teknolojilerin faydaları konusunda önemli bir farkındalık kazanmaya başladığını belirten Prof. Dr. Toker ve Şenceylan, bu nedenle yaşlıların dijital yaşamının ve dijital hayatın onlar ve toplum üzerinde etkisinin analiz edilmesinin bir gereklilik olarak gündeme geldiğini kaydetti.
Bu konuyu ele almaya öncelikle kendi yakın çevrelerinden örneklerden başladıklarını belirten Prof. Dr. Ayşegül Toker, daha önce yaşlı kişilerle benzeri bir çalışmanın Türkiye'de yapılmamış olduğuna dikkat çekti. En hızlı büyüyen online kullanıcı gruplarından biri olan yaşlı kişilerin sosyal medya ile ilişkilerinin ve sosyal medyanın hayatlarındaki etkisinin analiz edilmesinin günümüzde bir ihtiyaç olarak öne çıktığını belirten Toker, yaşlı bireyler için sosyal medyanın anlamının 'hayatı yakalamak, hayatın dışında kalmamak' gibi motivasyonlar olduğunu kaydetti.
Yaşlıların sosyal medya kullanım nedenleri arasında bilgi edinme, sosyal etkileşim, eğlence, çevre etkisi ve gözetleme motivasyonlarının öne çıktığı saptandı. Sonuç olarak ise, bu motivasyonlardan güç alarak kişinin hayatında daha merkezi hale gelen sosyal medya kullanımının, yaş almış kişilerde 'hayatı yakalama', 'içe kapanmayı engelleme', 'hayatın akışını yakalama', 'hayatla barışık hissetme' ve 'sosyal yaşamdaki çemberin içinde kalma' algısını güçlendirdiği gözlendi.
Araştırmacılar, sosyal medyanın yaşlı bireylerin hayatında tuttuğu yerin önemi ile sosyal medya kullanan yaşlı bireylerin kendilerini daha az atıl hissetmeleri arasında pozitif bir ilişki olduğuna dikkat çekerek 'Yaşlı birey sosyal medyaya hayatının önemli bir parçası olarak yer veriyorsa, atıl olma hissinden de o denli uzaklaşıyor' sonucuna ulaştıklarını belirttiler.
Prof. Dr. Toker araştırmaya dair şu bilgileri verdi: "Yaşlı nüfusta teknoloji anksiyetesi veya bilgisayar kullanma korkusu literatürde üzerine oldukça çalışılmış bir konu. Ayrıca bazı araştırmalar da gösteriyor ki, 65 yaş ve üstü bireyler sosyal, bilişsel, duygusal ve profesyonel özelliklerde ortaya çıkan aksaklıklar ile birlikte kendilerini 'geride kalmış' veya 'atıl' hissedebiliyorlar.
Bu kapasiteleri kaybettikleri için ekonomiye de katkıda bulunamıyorlar ve gerçekten atıl kalıyorlar. Ancak bu kişiler teknolojiyi kullanmaya başladıktan sonra 'Bunu ben yapabilirim' duygusu ile mutlu oluyorlar. Bu anlamda sosyal medya kullanarak dünyaya dahil olma hissini yeniden yakalıyorlar. Hatırlarsak, yaşlılar genellikle dünyayı evlerindeki pencereden bakarak seyreder ve öyle sosyalleşirlerdi, bugün artık pencereden değil bilgisayarlarımızın veya akıllı telefonlarımızın ekranlarından dünyayı izliyor ve sosyalleşiyoruz. Bu nedenle biz de bu araştırmada sosyal medyanın yaşlılar için hayatı yakalamaya olan etkisini görmek istedik."