Bir süre önce Tüsiad'dan vergi denetiminin siyasallaştığı, verilen cezaların mükellefi yok edercesine ölçüsüz bir anlayışla uygulandığı açıklaması geldi. Bundan dolayı vergi denetimi ve gelir idaresinin özerkleştirilmesi gerektiği ifade edildi ve ardından medyada bir takım vergi uzmanlarından söz konusu özerkleşmeye destek geldi.Tüsiad'ı tanımayanlar bu derneğin dolaylı vergiler altından ezilen vatandaşların faydasına bir şeyler yapmaya çalıştığı yanlış kanısına kapılabilir. Ama böyle değil. Tüsiad'ın sıkıntısı başka. Türkiye'deki işadamı derneklerinin üyelerinin bir çoğunun ödediğine kıyaslandığında sıradan bir vatandaş oran olarak gelirinin çok daha fazlasını vergi olarak vermektedir. Dolaylı vergilerin oranının yüzde 80'lere yaklaşmış olmasının doğal bir sonucudur bu.Tüsiad vergi denetimi ve gelir idaresinin özerkleştirilmesini istiyor. Yani vergi gelirlerinin toplanıp harcanması konusu Merkez Bankası gibi bir bağımsız bir yapı tarafından yerine getirilsin istiyorlar. Vergi denetimi ve gelir idaresinin özerkleştirilmesi fikri aslında IMF'nin dayatması. Yani IMF'nin Türkiye'ye dayattığı bir görüşü Tüsiad kendi görüşüymüş gibi aktarıyor.IMF'nin istediği yapının oluşturulması için Rekabet Kurulu gibi bir bağımsız idari otorite kurulması gerektiği üzerinde duruluyor. Devletten ve milletten bağımsız bir yapı oluşturulacak. Ama oluşturulacak bu yeni yapı IMF gibi yerlere mutlaka bağımlı olacak. İstenen bu.Bu Düyun-u Umumiye idaresinin tekrar hortlaması anlamına geliyor.Yani ibret almadığımız tarih bir kez daha tekerrür ediyor.Nedir bu Düyun-u Umumi?Devletin borçlarının ödenemediği durumlarda alacaklı devletlerin gelerek elde edilen vergi ve hazine gelirlerinin tahsilâtının yapılması ve en önemlisi de Hazine'nin denetimini ellerine almalarıdır. Geçmişte nasıl olmuştu?1882 yılında Osmanlı'da Rüsum-u Sitte idaresi yerine Düyun-u Umumiye gelirlerini idare etmek üzere İstanbul'da bir "Düyun-u Umumiye-i Osmaniye" idare meclisi kuruldu. Merkezi İstanbul'da olan bu komisyon 7 üyeden oluşuyordu. Bu komisyonda İngiliz ve Hollandalı borç verenler bir üye, Fransa, Almanya, Avusturya ve İtalya birer üyeyle temsil ediliyordu. Diğer iki üyeden birini Osmanlı ötekini de mümtaz tahvil sahipleri atayacaktı. Bu komisyonun görev süresi beş yıldı ve üyeler yeniden seçilmek hakkına haizdiler. Üyelerin her biri bir oya malikti ve kararlar çoğunluk oyuyla verilecekti. Koca Osmanlı'nın bu komisyonda bir oy hakkı olduğuna dikkatinizi çekerim.Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Meclisi'nin her yıl hazırladığı bütçe Osmanlı hükümetince tasdik edilecekti. Her ay ve her altı ayda bir hesap çıkarılacak, her yıl sonunda da bir bilânço çıkarılarak hükümete verilecekti. Düyun-u Umumiye idaresi kendi memurlarını dilediği gibi atama salahiyetine haizdi. Nitekim Düyun idaresi 5000 kişilik bir kadro oluşturdu. Bu sayı 1912'de 9000 kişiyi bulmuştu. Düyun-u Umumiye başlangıçta yalnız kendisine ait vergileri toplarken, daha sonra bir takım sınai ve ticari yatırımlara da girmeye başladı. Böylece Osmanlı'nın ekonomik iflası ve yabancı egemenliğine geçişi daha da hızlanmış oldu. 1912 yılına gelindiğinde bütün devlet gelirlerinin yüzde 31,5'i Düyun-u Umumiye tarafından tahsil edilmekteydi.Düyun-u Umumiye memurları Osmanlı çiftçisinin tarlasındaki henüz toplanmamış ürününe bile el koyarak tahsilât yapardı. Her türden maden işletmeleri, sınırlı sayıdaki sanayi tesisleri idari olarak bu dönemde yabancıların eline geçti. Ve bu durum Kurtuluş Savaşına ve ondan hemen sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti dönemine kadar sürdü.Düyun-u Umumiye idaresi Osmanlı gelirlerini memurlarıyla toplayıp, hissedarlarına dağıtıyordu. Bu idare sayesinde verdiklerini geri alacaklarından emin olan batılı bankerler, Osmanlı'nın yeniden borçlanması için her türlü gayreti sarf ediyorlardı. Düyun-u Umumiye memurları, "devlet memuru" statüsündeydi ve devletten bağımsız oldukları halde Osmanlı'dan emekli maaşı alıyorlardı. Hatta bu kurum bünyesinde çalışan yabancılara dahi Osmanlı'nın hesabından emekli maaşı vermek için ayrıca bir sandık kurulmuştu. İşte şimdi IMF eliyle ve IMF'nin taleplerini seslendiren dernekler kanalıyla Düyun-u Umumiye ismi değiştirilmiş bir şekilde yeniden kurulmaya çalışılıyor. Bunu başarırlarsa Osmanlı'nın son döneminde yaşadığından çok daha kötü günler bizi bekliyor demektir.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023