Yıldıray, haftalık siyasi ''Der Spiegel'' dergisine verdiği röpörtajında, kardeşinin anaokula giden oğlunun çok iyi Almanca konuştuğunu belirterek, ''Ancak 2. ve 3. kuşak Türklerden çoğu bir yerlerde takılıp kalıyor. Bu nedenle çocukların Almanca öğrenmelerini bir görev olarak kabul ediyorum. Herkesin anlaması gerekir; Almanca bilmeden Almanya'da şansın yok'' dedi.
Alman toplumuna iyi şekilde uyum sağladığını, ancak bunun için de kendisinin yoğun şekilde çaba harcadığını ifade eden Yıldıray, ''İşin en zor kısmı başlangıçtı. Önce sadece Türkçe konuşan aile çevremden dışarıya çıktım. Anaokuluna gittiğim zaman neredeyse hiç Almanca konuşamıyordum. Başlangıçta nasıl davranmam gerektiğini bilemiyordum, ancak Alman çocukların arasındaydım. Bu da bana yaradı'' diye konuştu.
Babasının başlangıçta sadece çalışmak amacıyla Almanya'ya geldiğini, ancak daha sonra annesinin de bu ülkeye gelmesiyle birlikte ailesinin Almanya'da yaşamaya karar verdiğini ve kendisinin de kardeşleriyle birlikte burada doğduğunu anlatan Yıldıray, ''Getto sözcüğünü ilk kez burada Berlin'de duydum. Gettoların sadece ABD'de olduğunu sanıyordum. Berlin'de çok sayıda Türk yaşıyor. Çoğunun işi yok, Alman dostu yok. Kendi aralarında kalıyorlar ve böylece Almanların yaşantısıyla fazla ilgisi olmayan farklı bir yaşantı tarzı ortaya çıkıyor'' dedi.