Tarihler bu günü yazdığı zaman
Hainlerin beti benzi solacak
Her yıl 20 mayıs geldiği zaman
Gönüller imanla şevkle dolacak
***
Dün on dokuzuydu, bugün yirmisi
Orda tek yürekti genci yaşlısı
Dedesi, ninesi, delikanlısı
Bugün ile hülyalara dalacak
Tek yürek tek bilek olmuştu millet
Kim demiş ebedi kalır bu illet
Döner sahibine taç olur zillet
Hain belasını er-geç bulacak
Kim görmüş böyle bir coşku selini
Kim tutmuş milletin böyle elini
Çözen çözdü bu meydanın dilini
Hala anlamayan dilsiz kalacak
Anneler bu günü ninni eyleyin
Aşıklar bu günde türkü söyleyin
Ya bir akşam üstü ya sabahleyin
Bu filiz büyüyüp çınar olacak
Neyani kaç yıldır kendime sordun
Nerede sahibi bu güzel yurdun
Üstadım müjdeyi tek sen duyurdun
Nasibi olmayan dona alacak
Neyani
On binler yüz binlere katlanınca
Böyle olacağını biliyordum.
Evet, evet bu milletin "Ermeni soykırım İddialarını ret ve Ulusal Bağımsızlık" mitingi için Çağlayan meydanına yüz binler olup akacağını biliyordum.
Beni tanıyanlar latife yapıyor sanacak, ama ben latife yapmıyorum, ciddi söylüyorum;
Ben bunu biliyordum.
Vallahi biliyordum.
Bu gaipten haber vermek değildir.
Bağımsızlık bu milletin zihninde ve gönlünde apayrı bir değerdir.
Kıymetini bildiği için de ona sahip çıkıyordu. Onun için oradaydı.
Tıpkı altının kıymetini bilen sarraf gibi.
Her biri sarraftı oradakilerin.
Hayır, hayır onlar aslında altındı.
O yüz binlerce Cumhuriyet altının gerçek değerini bilen tek bir sarrafı vardı; Prof. Dr. Haydar Baş.
Onların gerçek değerini bilen ve her fırsatta onu dile getiren o güzel insan.
Orada bu millet aslında sahibini buldu.
Gerçek değerini bilen sarrafını buldu Çağlayan meydanında.
Onunla bütünleşti, kucaklaştı.
O da onları bağrın bastı.
Tek bir ses,
Tek bir nefes,
Tek bir vücut meydana geldi o meydanda.
Evet Çağlayan meydanı aslında bir kuyumcu vitrini idi.
O güzel sarrafa selam olsun.
Ne güzel bir tabloydu o.
Vatanına, milletine, bayrağına, sancağına, din ve mukaddesatına sevdalı bir milletten bundan başka bir şey beklenir mi hiç?
Bu tabloyu günler, haftalar, aylar hatta yıllar önceden tahmin etmek zor değildi.
Yeter ki, bu milletin ne kadar yüce bir millet olduğunu, Allah'ın bile bu millet üzerinde apayrı bir hesabının olduğunu bilelim.
Çok muhterem Prof. Dr. Haydar Baş hocamın o veciz ifadesiyle;
"Sahabeden sonra Allah'ın bu yüce dinine en büyük hizmeti bu aziz millet yapmıştır." Hem de altı asır.
Hafif bir grip sonrası o sıhhatli günlerine yeniden dönüyordu bu millet.
Çok şeyler yazılacak bu gün için. Yazılacak, söylenecek.
Ben de yazacağım bundan sonra. Ama bir şey çok dikkatimi çekti.
O yüz binleri gölgelemek için Allah'ın lütfettiği o bulut katmanı tek başına en büyük bir delildi bu milletin yüceliği için.
Bu vatanın bölünmez bütünlüğünü haykırmak için, her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış bu aziz vatanın hiçbir zaman çiğnenmeyeceğini ehli salibe/haçlı dünyasına haykırmak için o mekana toplanan yüz binler bir ilahî ikramla mükafatlandırıldı sanki.
O, Allah'ın bu aziz millete bir ikramı idi.
Sabahleyin yağan sağanak yağmur ve sonrası gök yüzünü kaplayan bulutlar.
Yüz binlerin dağılmasıyla kendini hissettirmeye başlayan yakıcı güneş.
Sayın Dr. Ahmet H. Kepekçi'nin dediği gibi;
"Güneş ufuktan şimdi doğar" dedikten sonra güneş vurmaya başladı o yüz binlere.
Kim bilir belki de güneş, o binlerce al bayraktan hicap etmiş ve saklanmıştı.
Kim bilir?
Çağlayan o güne kadar öyle bir manzarayı görmedi.
Hiçbir hesap içinde olmadan, sadece bu ülkenin bağımsızlık aşkıyla oraya doluşan yüz binlerin bir benzerini, yine o yüz binler oluşturabilir ancak.
Selam olsun o güzel insana.
Selam olsun o güzel insanlara.
Yedisinden yetmişine,
Sevinçle gelip coşkuyla gitmişine.
Hainlerin beti benzi solacak
Her yıl 20 mayıs geldiği zaman
Gönüller imanla şevkle dolacak
***
Dün on dokuzuydu, bugün yirmisi
Orda tek yürekti genci yaşlısı
Dedesi, ninesi, delikanlısı
Bugün ile hülyalara dalacak
Tek yürek tek bilek olmuştu millet
Kim demiş ebedi kalır bu illet
Döner sahibine taç olur zillet
Hain belasını er-geç bulacak
Kim görmüş böyle bir coşku selini
Kim tutmuş milletin böyle elini
Çözen çözdü bu meydanın dilini
Hala anlamayan dilsiz kalacak
Anneler bu günü ninni eyleyin
Aşıklar bu günde türkü söyleyin
Ya bir akşam üstü ya sabahleyin
Bu filiz büyüyüp çınar olacak
Neyani kaç yıldır kendime sordun
Nerede sahibi bu güzel yurdun
Üstadım müjdeyi tek sen duyurdun
Nasibi olmayan dona alacak
Neyani
On binler yüz binlere katlanınca
Böyle olacağını biliyordum.
Evet, evet bu milletin "Ermeni soykırım İddialarını ret ve Ulusal Bağımsızlık" mitingi için Çağlayan meydanına yüz binler olup akacağını biliyordum.
Beni tanıyanlar latife yapıyor sanacak, ama ben latife yapmıyorum, ciddi söylüyorum;
Ben bunu biliyordum.
Vallahi biliyordum.
Bu gaipten haber vermek değildir.
Bağımsızlık bu milletin zihninde ve gönlünde apayrı bir değerdir.
Kıymetini bildiği için de ona sahip çıkıyordu. Onun için oradaydı.
Tıpkı altının kıymetini bilen sarraf gibi.
Her biri sarraftı oradakilerin.
Hayır, hayır onlar aslında altındı.
O yüz binlerce Cumhuriyet altının gerçek değerini bilen tek bir sarrafı vardı; Prof. Dr. Haydar Baş.
Onların gerçek değerini bilen ve her fırsatta onu dile getiren o güzel insan.
Orada bu millet aslında sahibini buldu.
Gerçek değerini bilen sarrafını buldu Çağlayan meydanında.
Onunla bütünleşti, kucaklaştı.
O da onları bağrın bastı.
Tek bir ses,
Tek bir nefes,
Tek bir vücut meydana geldi o meydanda.
Evet Çağlayan meydanı aslında bir kuyumcu vitrini idi.
O güzel sarrafa selam olsun.
Ne güzel bir tabloydu o.
Vatanına, milletine, bayrağına, sancağına, din ve mukaddesatına sevdalı bir milletten bundan başka bir şey beklenir mi hiç?
Bu tabloyu günler, haftalar, aylar hatta yıllar önceden tahmin etmek zor değildi.
Yeter ki, bu milletin ne kadar yüce bir millet olduğunu, Allah'ın bile bu millet üzerinde apayrı bir hesabının olduğunu bilelim.
Çok muhterem Prof. Dr. Haydar Baş hocamın o veciz ifadesiyle;
"Sahabeden sonra Allah'ın bu yüce dinine en büyük hizmeti bu aziz millet yapmıştır." Hem de altı asır.
Hafif bir grip sonrası o sıhhatli günlerine yeniden dönüyordu bu millet.
Çok şeyler yazılacak bu gün için. Yazılacak, söylenecek.
Ben de yazacağım bundan sonra. Ama bir şey çok dikkatimi çekti.
O yüz binleri gölgelemek için Allah'ın lütfettiği o bulut katmanı tek başına en büyük bir delildi bu milletin yüceliği için.
Bu vatanın bölünmez bütünlüğünü haykırmak için, her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış bu aziz vatanın hiçbir zaman çiğnenmeyeceğini ehli salibe/haçlı dünyasına haykırmak için o mekana toplanan yüz binler bir ilahî ikramla mükafatlandırıldı sanki.
O, Allah'ın bu aziz millete bir ikramı idi.
Sabahleyin yağan sağanak yağmur ve sonrası gök yüzünü kaplayan bulutlar.
Yüz binlerin dağılmasıyla kendini hissettirmeye başlayan yakıcı güneş.
Sayın Dr. Ahmet H. Kepekçi'nin dediği gibi;
"Güneş ufuktan şimdi doğar" dedikten sonra güneş vurmaya başladı o yüz binlere.
Kim bilir belki de güneş, o binlerce al bayraktan hicap etmiş ve saklanmıştı.
Kim bilir?
Çağlayan o güne kadar öyle bir manzarayı görmedi.
Hiçbir hesap içinde olmadan, sadece bu ülkenin bağımsızlık aşkıyla oraya doluşan yüz binlerin bir benzerini, yine o yüz binler oluşturabilir ancak.
Selam olsun o güzel insana.
Selam olsun o güzel insanlara.
Yedisinden yetmişine,
Sevinçle gelip coşkuyla gitmişine.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024