29 Ekim kutlamaları ve Suriye’deki samimiyet testi

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Anıtkabir’e yürümek isteyenlerin üzerine tonlarca biber gazı ve tazyikli su sıkılmasının tek gerekçesi ‘izinsiz’ olmasıydı.
Gösteri ya da protesto için toplanmamışlardı.
Bu milletin kurtuluşunun sembolü olan, yıkılmış bir imparatorluktan sonra kurulan yeni devletin Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak istiyorlardı.
Habur’dan Türkiye’ye giriş yapan ve katıldıkları eylemlerden ötürü pişman olmadıklarını itiraf eden teröristler için bile kuralları esneten ve hatta yargı kurallarını allak bullak eden AKP hükümeti, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutlamak isteyen vatandaşlara zerre tolerans göstermedi.
Üstüne üstlük siyasi görüşü ne olursa olsun Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak için kalabalıkların toplanmasını Başbakan Erdoğan, “sokakları terörize etmek” şeklinde niteledi.
Başbakan’ın bu ifadesi, Türkiye’nin AKP hükümetiyle yaşadığı değişimin uç noktasını ortaya koyuyor.
Değişen Türkiye’de artık 29 Ekim kutlayanlar “sokakta terör estirmekle” etmekle itham edilebiliyor…
Yine Başbakan Erdoğan, “Demokrasi aynı zamanda bir kurallar manzumesinin işletildiği sistemdir. Her yeri kendiniz için terörize etme hakkına sahip değilsiniz” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Sinan Erdem spor salonunda hükümetin bir bakanını protesto eden seyircileri de Başbakan Erdoğan, “terörist” diyerek tepki gösterdi.
Teröriste tolerans gösteren bir hükümetin başındaki ismin, vatandaşlarıyla terör kelimesini yan yana bu kadar kolay kullanmasının adını ne koymalı, sizin takdirinize bırakıyorum.
Şimdi bir soru soralım.
Türkiye’de eleştirilere zerre tahammülü olmayan AKP hükümetinin Suriye’ye demokrasi, insan hakları ve özgürlük gelmesine öncü olabilmesi mümkün müdür?
Asla mümkün değildir.
Kendi ülkesinde milli bayram kutlamak isteyenlere zerre kadar tolerans göstermeyen, onları terörist ilan eden bir hükümetin demokrasi kelimesini ağzına alması bile sorgulanmaya muhtaç bir şeydir.
Bundan dolayıdır ki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının statların dışına taşmasını engellemek isten hükümet, Suriye’de asla samimi olamaz.
Zira kendi halkına çok gördüğü bir özgürlüğü hiçbir hükümet, başka ülkelerin vatandaşlarına sağlayamaz.
29 Ekim cumhuriyet Bayramı’nda yaşananlar AKP’li yıllarda Türkiye’nin yaşadığı değişimlerden sadece biridir.
Diğer değişimler de 29 Ekim değişimi gibi tehlikelidir ve Türkiye’yi tüketecek şeylerdir.
Bu değişimlerden bir diğeri de inanç bağlamında yaşanan ve Vatikan’ın projesi dinlerarası diyalog projesiyle sağlanan değişimdir.
AKP’li yıllarda bir taraftan milli alanlarda toplumsal refleksler -29 Ekim’de yaşanan olaylarda görüldüğü gibi- törpülenirken diğer taraftan milli reflekslerin kalbini oluşturan İslam inancının temel dinamikleri de gönüllerden törpülenmeye çalışılmıştır.
Bu ecnebi planlarla kendisine Müslüman diyen ama milli bilinçten nasibini almamış, İslam’ı yaşamayan, yaşadığını da yanlış yaşayan ucube bir nesil peydahlanmıştır.
Bu ucube kafalar o kadar dönüşmüştür ki, ehli kitabı cennete sokarken Şii Müslümanları cehenneme gönderebilmektedir.
Bu dönüşümden maalesef hacısı, hocası, cübbelisi, sarıklısı, sakallısı, sakalsızı da nasibini almıştır.