Terör Avrupa'da olunca akılları başlarına geldi
Bizdeki terör onların pompalamalarıyla 30 yıldan fazla devam etti. Nice evlatlarımız ve şehitlerimiz toprak altına girdi. Nice analar ve ev halkları arkalarından gözyaşı döktü. Arkalarında nice acı törenler tertiplendi. 35-40 bin kadar evladımız toprak altına gitti. En azında 100 milyar ABD doları zararımız oldu. Ekonomimiz baltalandı. Güneydoğumuz altüst oldu. Halkımızda büyük üzüntüler husule geldi. Ama şimdi onlarda hiçbir şey daha yokken potansiyel bir terör gelebilir korkusu ve şüphesiyle hareket ederek MGK'larına benzer kurumlar kurmaya çalışmaktadırlar. Bizdekileri ise kaldırmaya uğraşmaktadırlar. Zaten yeni kabul edilen anayasamızda MGK'lar artık yok.
Önce Türk ordusu, sonra devleti
Bunun yanında askeri gücümüzü de azaltmaya çalışmaktadırlar. "Askere gitmek sıralı olmamalıdır" demektedirler. Ancak isteyenler askere gitsinler, istemeyenler gitmemeli demektedirler. Türk ordusundan zaten AB'nin tüm iç devletlerinin korkuları oldukça büyüktür. Onlar tam yirmi yıldır nüfusumuzu azaltmak için doğum kontrol istasyonları kurmaya çalıştırlar. Nüfusumuzu onlarda olduğu gibi sınırlamak istemektedirler. Bunda da kısmen muvaffak oldular. Nüfus çoğalma hızımızı % 2.5'tan % 2'nin altına düşmüş durumdadır. Şimdi de var güçleriyle kadınlara verilmesi gereken aşırı haklardan bahsetmektedirler. Çünkü onlar şunu bilmektedirler:
Ailenin temeli kadın - Türkiye'nin temeli gençliktir.
Ailenin temeli kadındır. Kadınlar ve kızlar aile dışına itilirlerse ve kendi kontrollerine girerlerse, zevkü sefaya doğru, egoistliğe doğru yol alırlarsa, evlilikler kolay bozulur, çocuk büyütmeye katlanan az olur ve çalışan kadınların boşanmaları, aile parçalanması ve uyumu da çok daha zor sağlanabilir.
Mesela en çok çalışan kadın nerede, en çok tahsilli kadın dünyanın neresinde var? AB'deki kadınların çoğu tahsilli. Ama aile hayatları hemen hemen sıfıra doğru ilerlemektedir. Aile hayatları da yok denecek kadar azalmış durumda. Tesadüfen doğan çocukları gayri meşru sayısı aile içi doğumlara eşit olmaktadır. Hatta bazı ülkelerde gayri meşrular ilk sırayı zorlamaktadırlar!
Kadınlara verilen haklar sınırsız mı olmalı?
Kadınlara sigara içmeyi, alkol kullanmayı, her türlü erkek işinde çalışmayı, flört etmeyi, serbest giyinmeyi-soyunmayı ve her türlü evlilik dışı kadın erkek münasebetlerini serbest bırakmaktan yanadırlar. Şimdi ben size sormak isterim: Bu tür yetişen kızlar ve kadınlar ev hayatını aile hayatına, çocuk doğurmayı çocuk bakmayı, çocuk büyütmeyi ve onun tüm ihtiyaçlarına katlanmayı benimser mi? Onları benimsemekte güçlük çeker mi çekmez mi? Onlara Katlanır mı katlanmaz mı? Elbette katlanmaz. Çünkü gerek ABD'de, gerekse AB'deki nüfusun azalmasındaki felsefi durum burada bulunmaktadır.
Kadınlar geliştikçe, okudukça, çalıştıkça, eğer uygun eğitim almamışlarsa, eğer inançsız ve milli duyguları noksan, negatif bir eğitimden geçtilerse, o zaman onlardan vicdani hareket ve ülkesine ve ailesine - çocuklarına, dönük fedakarlık beklememek gerekir. Çünkü o türlü insanlar hep kendileri için yaşarlar ve kendi zevklerine daima yenik düşerler.
Bizdeki terör onların pompalamalarıyla 30 yıldan fazla devam etti. Nice evlatlarımız ve şehitlerimiz toprak altına girdi. Nice analar ve ev halkları arkalarından gözyaşı döktü. Arkalarında nice acı törenler tertiplendi. 35-40 bin kadar evladımız toprak altına gitti. En azında 100 milyar ABD doları zararımız oldu. Ekonomimiz baltalandı. Güneydoğumuz altüst oldu. Halkımızda büyük üzüntüler husule geldi. Ama şimdi onlarda hiçbir şey daha yokken potansiyel bir terör gelebilir korkusu ve şüphesiyle hareket ederek MGK'larına benzer kurumlar kurmaya çalışmaktadırlar. Bizdekileri ise kaldırmaya uğraşmaktadırlar. Zaten yeni kabul edilen anayasamızda MGK'lar artık yok.
Önce Türk ordusu, sonra devleti
Bunun yanında askeri gücümüzü de azaltmaya çalışmaktadırlar. "Askere gitmek sıralı olmamalıdır" demektedirler. Ancak isteyenler askere gitsinler, istemeyenler gitmemeli demektedirler. Türk ordusundan zaten AB'nin tüm iç devletlerinin korkuları oldukça büyüktür. Onlar tam yirmi yıldır nüfusumuzu azaltmak için doğum kontrol istasyonları kurmaya çalıştırlar. Nüfusumuzu onlarda olduğu gibi sınırlamak istemektedirler. Bunda da kısmen muvaffak oldular. Nüfus çoğalma hızımızı % 2.5'tan % 2'nin altına düşmüş durumdadır. Şimdi de var güçleriyle kadınlara verilmesi gereken aşırı haklardan bahsetmektedirler. Çünkü onlar şunu bilmektedirler:
Ailenin temeli kadın - Türkiye'nin temeli gençliktir.
Ailenin temeli kadındır. Kadınlar ve kızlar aile dışına itilirlerse ve kendi kontrollerine girerlerse, zevkü sefaya doğru, egoistliğe doğru yol alırlarsa, evlilikler kolay bozulur, çocuk büyütmeye katlanan az olur ve çalışan kadınların boşanmaları, aile parçalanması ve uyumu da çok daha zor sağlanabilir.
Mesela en çok çalışan kadın nerede, en çok tahsilli kadın dünyanın neresinde var? AB'deki kadınların çoğu tahsilli. Ama aile hayatları hemen hemen sıfıra doğru ilerlemektedir. Aile hayatları da yok denecek kadar azalmış durumda. Tesadüfen doğan çocukları gayri meşru sayısı aile içi doğumlara eşit olmaktadır. Hatta bazı ülkelerde gayri meşrular ilk sırayı zorlamaktadırlar!
Kadınlara verilen haklar sınırsız mı olmalı?
Kadınlara sigara içmeyi, alkol kullanmayı, her türlü erkek işinde çalışmayı, flört etmeyi, serbest giyinmeyi-soyunmayı ve her türlü evlilik dışı kadın erkek münasebetlerini serbest bırakmaktan yanadırlar. Şimdi ben size sormak isterim: Bu tür yetişen kızlar ve kadınlar ev hayatını aile hayatına, çocuk doğurmayı çocuk bakmayı, çocuk büyütmeyi ve onun tüm ihtiyaçlarına katlanmayı benimser mi? Onları benimsemekte güçlük çeker mi çekmez mi? Onlara Katlanır mı katlanmaz mı? Elbette katlanmaz. Çünkü gerek ABD'de, gerekse AB'deki nüfusun azalmasındaki felsefi durum burada bulunmaktadır.
Kadınlar geliştikçe, okudukça, çalıştıkça, eğer uygun eğitim almamışlarsa, eğer inançsız ve milli duyguları noksan, negatif bir eğitimden geçtilerse, o zaman onlardan vicdani hareket ve ülkesine ve ailesine - çocuklarına, dönük fedakarlık beklememek gerekir. Çünkü o türlü insanlar hep kendileri için yaşarlar ve kendi zevklerine daima yenik düşerler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006