ABD her ay ekonomiye suni para enjekte ediyor

Haftalık makro ekonomik özet (20-26 Mayıs 2013)   Şu anda, parasal genişleme politikası çerçevesinde, ABD Merkez Bankası, Hazine kâğıtları ve ipotek tahvilleri satın alarak her ay  85 milyar dolar ekonomiye enjekte ediyor. “Yapay olarak oluşturulmuş bu para ekonomimizin içine acele akıtılıyor. Tüm olay yapay olduğu için sonucu kötü olacaktır”, diyor ABD’li milyarder yatırımcı Jim Rogers. Aslında Amerikalı milyarder ABD’nin bastığı paranın ülkesi içinde mal veya emek karşılığı olmadığını söyleyerek Milli Ekonomi Modelinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş’ın tezini tasdik etmiş oldu. “Daha açık bir ifadeyle Amerikan Merkez Bankası doları basıyor. Amerika içinde bu paranın emek ve üretim olarak karşılığı yok. Bu parayı bize ve bizim gibi ülkelere gönderiyor. Bu şekilde bizim insanımızın emeği ve üretimi Amerika’nın Merkez Bankasında bastığı doların karşılığı oluyor. Global dünyanın çarkı böyle dönüyor. Bu açık bir sömürüdür. Mesele bu sömürü düzeninin farkına varmak ve buna alet olmamaktır.”  (Yeni Mesaj, Prof. Dr. Haydar Baş, Küresel soygun, 24 Mayıs 2013) Jim Rogers’in fikrince ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke birkaç ay sonra görevinden istifa ederek kendi çalışma sonuçları sorumluluğundan kaçmak istiyor. Rogers gelecek için iki senaryo çiziyor. İlki, zaman içinde piyasalar kendileri ‘Yeter!’ diyecekler ve Merkez Bankasının politikasına rağmen tahvil değerleri aşağıya yuvarlanacak. İkinci senaryoda, toplum artık bu geçici kâğıt paraya daha hızlı tepki verecektir. Sonuç olarak, fiyatlar artacak ve dünyadaki kriz daha da derinleşecek. Nitekim en son ABD Merkez Bankası toplantısından QE parasal genişleme programın istikbali net olarak belli olmadı. Ekonomiye nakit enjeksiyonu azalacak mı, artacak mı, artık meçhul. ABD Merkez Bankası Dallas Başkanı Richard Fisher ise, CNBC’ye yaptığı bir röportajda Merkez Bankası tarafından parasal genişleme politikasını azaltmak gerektiğini savundu. Çünkü parasal genişleme politikasının olumsuz sonuçlardan birisi ABD’de reel faiz oranlarının eksiye inmesi. Diğeri ise, dünyadaki dolar arzının dolar talebinden çok olmasıdır. Böylece dolar değerini ve  dünya rezerv para birimi rolünü tehlikeye atmaktadır. Dolar rezerv para birimi olmasaydı, Washington dünya çapındaki savaşları, büyük ticaret ve bütçe açıklarını finanse edemezdi. ABD süper güç kalmak isteyinceye kadar doların değerini korumak zorundadır. Peki, doları ne tehdit edebilir? Büyük miktarlarda basılmayan para, yani altın ve gümüş, Bitcoin gibi dijital para birimi dolara alternatif  olabilir. Bitcoin’in oluşturduğu tehdit ABD İç Güvenlik Bakanlığı Bitcoins hesapların tutuklanması ile 17 Mayısta ortadan kaldırıldı. Bahane olarak Bitcoin sisteminin ABD Hazine gerekçelerine uygun olarak tescilden geçmediği gösterildi. Washington diğer önemli para birimlerinden gelen tehdidi de engellemek zorunda, onları dolar emisyonundan daha hızlı emisyona zorlayarak. Japonya ve Avrupa Merkez Bankası itaat ederek özel bankalara mali yardım sağlamak için bol emisyon moduna girdiler. Nitekim İspanya Başbakanı Mariano Rajoy Brüksel’de İspanyol bankalarının sermaye artırımının gerekebileceğini söyledi. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney ise, Avrupa finans otoritelerinin para politikasında kararlı adımlara gitmek gerektiğini kaydetti. Japonya Merkez Bankası geçen hafta % 0.0 – 0.1 düzeyindeki temel faiz oranını ve parasal genişleme politikasını değiştirmeden aynı bıraktı. Doların hayatta kalma mücadelesinde altın ve gümüş fiyatlarının yükselişini ABD Merkez Bankası 2011 yılından itibaren gayretle engellemektedir. Altın fiyatı 2000 yılının Aralık ayında  ons başına 272 dolardan, 2011 yılının Ağustos ayına kadar 1.917,50 dolara yükselmişti. Yükselişi engellemek için spekülatörler ne yaptı? İki değerli metaller borsası vardır. Biri altına kâğıt talep uygulama işlemi gören New York’taki kâğıt piyasası Comex, diğeri ise özel mülkiyetli değerli metaller gerçek piyasası - kuyumcu, külçe bayi ve metal para satan dükkânlar. Bankesterler değerli metallerin gerçek fiyatlarını insanların kurdukları değerli metal piyasalarında değil, spekülatörlerin oynadığı kâğıt piyasasında belirlenmesini sağladılar. “Washington’un Comex piyasası aracığı ile dünya piyasasındaki altın ve gümüş talebini karşılayıp karşılayamayacağını yakında göreceğiz” diyor ABD’li economist Paul Craig Roberts. Hele, BRICS ülkeleri, Çin ve Japonya, Çin ve Avustralya, Çin ve Rusya dolar kullanmadan karşılıklı ticaret anlaşmaları imzalıyorsa, dolar üstünlüğünü koruyabilecek mi? Anlaşılan dolar hâkimiyeti açısından tüm ipler ya Amerikan Merkez Bankası elinde, ya da bizim beynimizde (dolar putunu kırma açısından). Ve elbette bir gün gelecek ki: ‘Ya Padişah ölecek, ya da eşek’, ya da… Haftaya görüşmek üzere…