Kuzey Kore ile ABD arasındaki ipler her geçen gün geriliyor.
Çin ve Japonya'nın çağrısıyla iki ülke temsilcileri farklı zaman ve zeminlerde masabaşı müzakereler başlatsalar da bu müzakerelerden net bir sonuç çıkmıyor.
Bu müzakerelerin son turu Pekin'di. Pekin'de önceki gün biraraya gelen taraflar, nükleer silah programıyla ilgili ikili bildiri yayınladılar.
ABD'nin yayınladığı bildiride; Kuzey Kore'nin biran evvel silahsızlanma sürecine girmesi ve uluslararası kurumsal nitelikli denetimlere vize vermesi istendi.
Kuzey Kore (Pyongyang) yönetimi ise; Ülke olarak silanlanmaya ve nükleer denemelere devam edeceklerini, bu sürecin hiçbir ülkeyi hedef almayacağını ve kendilerine hiçbir ülkenin müdahele edemeyeceğini kaydetti.
Washington da Pyongyang da silahsızlanmada taviz vermek istemiyor.
Pyongyang yönetimi doğal olarak öncelikle ABD'nin silahsızlanmasını, bir adım atmasını bekliyor. Dünyanın en hızlı ve en kapsamlı silahlanan ülkesi olan ABD'nin kendilerine yol göstermesinden huzursuz olan Pyongyang,baştan beri bu vurguya dikkat çekiyor.
Her iki tarafın birbirine endişeyle bakmaları ve güvensiz yaklaşmaları durumu daha da içinden çıkılmaz hale sokuyor.
Irak'ın işgali sürecinde BM'yi diskalifiye eden ABD,aynı BM'yi Kuzey Kore'nin silahsızlandırılmasında görmek istiyor. BM tarafından bir denetim süreci ya da bir yaptırım kararının alınmasına sert çıkan Kuzey Kore, bunu savaş sebebi olarak görüyor.
Uzak Asya'nın kapalı kutusu Kuzey Kore, ABD'ye açıkça meydan okuyor. Şer Ekseni kapsamına alınan Kuzey Kore'ye ABD'nin fazla ses çıkarmaması/çıkaramaması ise kafalardaki belirsizliği artırıyor.
Buradan bir sonuç çakarmaya çalışırsak:
Kuzey Kore jeostratejik konumu itibarı ile önemli bir yer teşkil ediyor. Ama petrolü yok. Irak alındıktan ve Kuzey Kore'ye komşu Güney Kore ve Hindistan, hatta Pakistan ve Afganistan alınarak bu ülke çevrildikten sonra aşırı bir müdahalenin de pek anlamı olmasa gerek. Kuzey Kore gibi "serseri" bir ülkenin elinde nükleer silah bulundurmasının tüm dünyayı riske atmak olduğu temasını gündeme getirmeye çalışacak olan ABD, konjonktürün müsait olmadığı kanısında.
Yeni doktrinler, yeni konseptler geliştiren ABD, Kuzey Kore'de yepyeni bir plan devreye sokmaya çalışıyor anlaşılan.
Uzak Doğu'nun, kaynağı tam olarak tespit edilemeyen, kontrol altına alınamayan SARS'la boğuştuğu bir düzlemde Uzak Asya'nın diğer stratejik ülkelerinde de başka olaylar, gelişmeler yaşanabilir.
ABD'yi "tek vuruşta bitiririz" diyen Kuzey Kore'nin çok dikkat etmesi gerekiyor.
Rakibinin zayıf taraflarını ve anını çok iyi kollayan ABD'nin, yanına uluslararası medya ve propaganda merkezlerini aldığı müddetçe durdurulması imkansız.
Irak'ta yaşananlardan ders alması gereken ülkelerin en başında Kuzey Kore geliyor.
Kılıç balığı ne kadar keskin olursa olsun Ahtapotun kollarında can vermesi kaçınılmaz.
Çin ve Japonya'nın çağrısıyla iki ülke temsilcileri farklı zaman ve zeminlerde masabaşı müzakereler başlatsalar da bu müzakerelerden net bir sonuç çıkmıyor.
Bu müzakerelerin son turu Pekin'di. Pekin'de önceki gün biraraya gelen taraflar, nükleer silah programıyla ilgili ikili bildiri yayınladılar.
ABD'nin yayınladığı bildiride; Kuzey Kore'nin biran evvel silahsızlanma sürecine girmesi ve uluslararası kurumsal nitelikli denetimlere vize vermesi istendi.
Kuzey Kore (Pyongyang) yönetimi ise; Ülke olarak silanlanmaya ve nükleer denemelere devam edeceklerini, bu sürecin hiçbir ülkeyi hedef almayacağını ve kendilerine hiçbir ülkenin müdahele edemeyeceğini kaydetti.
Washington da Pyongyang da silahsızlanmada taviz vermek istemiyor.
Pyongyang yönetimi doğal olarak öncelikle ABD'nin silahsızlanmasını, bir adım atmasını bekliyor. Dünyanın en hızlı ve en kapsamlı silahlanan ülkesi olan ABD'nin kendilerine yol göstermesinden huzursuz olan Pyongyang,baştan beri bu vurguya dikkat çekiyor.
Her iki tarafın birbirine endişeyle bakmaları ve güvensiz yaklaşmaları durumu daha da içinden çıkılmaz hale sokuyor.
Irak'ın işgali sürecinde BM'yi diskalifiye eden ABD,aynı BM'yi Kuzey Kore'nin silahsızlandırılmasında görmek istiyor. BM tarafından bir denetim süreci ya da bir yaptırım kararının alınmasına sert çıkan Kuzey Kore, bunu savaş sebebi olarak görüyor.
Uzak Asya'nın kapalı kutusu Kuzey Kore, ABD'ye açıkça meydan okuyor. Şer Ekseni kapsamına alınan Kuzey Kore'ye ABD'nin fazla ses çıkarmaması/çıkaramaması ise kafalardaki belirsizliği artırıyor.
Buradan bir sonuç çakarmaya çalışırsak:
Kuzey Kore jeostratejik konumu itibarı ile önemli bir yer teşkil ediyor. Ama petrolü yok. Irak alındıktan ve Kuzey Kore'ye komşu Güney Kore ve Hindistan, hatta Pakistan ve Afganistan alınarak bu ülke çevrildikten sonra aşırı bir müdahalenin de pek anlamı olmasa gerek. Kuzey Kore gibi "serseri" bir ülkenin elinde nükleer silah bulundurmasının tüm dünyayı riske atmak olduğu temasını gündeme getirmeye çalışacak olan ABD, konjonktürün müsait olmadığı kanısında.
Yeni doktrinler, yeni konseptler geliştiren ABD, Kuzey Kore'de yepyeni bir plan devreye sokmaya çalışıyor anlaşılan.
Uzak Doğu'nun, kaynağı tam olarak tespit edilemeyen, kontrol altına alınamayan SARS'la boğuştuğu bir düzlemde Uzak Asya'nın diğer stratejik ülkelerinde de başka olaylar, gelişmeler yaşanabilir.
ABD'yi "tek vuruşta bitiririz" diyen Kuzey Kore'nin çok dikkat etmesi gerekiyor.
Rakibinin zayıf taraflarını ve anını çok iyi kollayan ABD'nin, yanına uluslararası medya ve propaganda merkezlerini aldığı müddetçe durdurulması imkansız.
Irak'ta yaşananlardan ders alması gereken ülkelerin en başında Kuzey Kore geliyor.
Kılıç balığı ne kadar keskin olursa olsun Ahtapotun kollarında can vermesi kaçınılmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005