Dünya gücü ABD ve hızlı gelişen Çin Cumhuriyeti ABD, hızlı gelişen Çin'e karşı da Dünya enerji hakimiyetini ve stratejik planlarına uygun olarak enerji zenginlikleri bulunan Orta Doğu ve Orta Asya'daki petrol ve doğalgaz varlıklarına el koymaya uygun hareketlere girişti. Bunu özellikle şimdi yapması gerekiyordu, çünkü Çin biraz daha güçlenirse bunu yapması hayal olurdu. ABD bu hususta tam olarak planlı ve programlı hareket etmek zorundaydı. Önce Afganistan'daki Usame Bin Ladin'i, sonra da Irak'taki Saddam Hüseyin'i bahane ederek işgal etti. O iki devleti de askeri güçlerle ve acımasız saldırılarla yerle bir etti ve tamamen işgal etti. Direnenleri yok etmeye başladı. On binlerce insan öldürüldü ve çok daha fazlası sakat ve kötürüm kaldı. Evleri barkları yıkılanlar aç sefil sokaklara düştü. Lakin onlara aldıran yoktu. Dünya tüm bunları sadece seyretti. Kimse ABD'nin bu hareketlerine karşı gelmedi, gelemedi. Ne Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, ne de Büyük Asamblesi herhangi şekilde mani oldu. Öte Yandan AB ve diğer dünya devletleri de seyirci kaldı. Türkiye de bütün baskılara rağmen ateşe atılmadı, durumu idare etmeyi kısmen de olsa başarabildi. Filistin'de ve İran'da son gelişmeler Öte taraftan Filistin'de de hadiseler oldukça sarpa sardı. El Fetih'in lideri olan Yaser Arafat'a büyük baskılar yaparak, İsrail'in "Likud" Partisi Lideri Mr.Sharon Yaser Arafat'ın ölümüne kadar acımasızca devam ederek, sonunda El Fetih'in sarsılmasına sebep oldu. Böylece yapılan ilk seçimde Filistin'de bireysel olarak devamlı terörle tanınan Hamas büyük ekseriyetle seçimlerde kazanarak başa geçti. 132 sandalyelik parlamentosunda 74 parlamenter kazandı. Şimdi Orta Doğu'da Irak'tan sonra Filistin'de de işler karıştı. İsrail Hamas için "ya silahları bıraksın veya barış tan söz edilemez" diyor. Hamas ise "sadece biz değil, İsrail de silahlarını bıraksın, biz ise ondan sonra silahlarımızdan vazgeçeriz" diyor! Hamas'ın ilk ziyareti de Türkiye'ye gerçekleşti. Başbakan Erdoğan'ın görüşmemesine rağmen Dışişleri Bakanı Gül durumu idare etti. Medya lehte ve hele aleyhte çok yazılar yazıldı. Medyada TV'lerde ve radyolarda çok zedeleyici, tenkit edici konuşmalar yapıldı. Ancak Dünya buna karşı fazla ilgi göstermedi. ABD de fazla reaksiyonda bulunmadı. Öte taraftan İsrail ve İsrail'ci medya zehir zemberek açıklamalarda bulundu. İsrail'deki çatlak sesler, "Hamas onlar için ne ise TC için de PKK odur. Biz şimdi PKK'yı kabul edip görüşsek aynı şeyi yapmış oluruz" diyerek çok haksız bir karşılaştırma yaptı. Sanki Türkiye Güneydoğu bölgesinde işgalciymiş gibi gösterdi ülkemizi. Ancak İsrail kendisini Filist'in topraklarında herhalde işgalci görmüyor, onun için bu tür karşılaştırmaları kolayca yapabiliyor! Yoksa bu iki olayın tamamen ayrı mesele olduğunu kolayca görebilirdi. Bizdeki PKK'nın terör hareketi olduğunu tüm dünya kabul etti. Hamas'ın ise işgal edilen yurtlarını işgalcilere karşı savaştığını da dünya açıkça bilmektedir. İran'ın tutumu ve ABD düşmanlığı Öte yandan İran da, uranyum nükleer zenginleştirmelerine, her tehdide ve tüm itirazlara rağmen hiç aldırmadan devam etmektedir. İran'ın başında bulunan Ahmedi Nejad aynı zamanda siyonistlerin ve İsrail'in birinci düşmanı olarak, haritadan silinmesini de alenen dile getirmektedir. Buna karşı ABD durmadan tüm dünyaya dışişleri bakanını göndererek ikna turları yaptırmaktadır. ABD Bakanı her konuşmasında İran'a nükleer enerjiyi zenginleştirme programından vazgeçmesini ve kendi isteklerine uygun şekilde harekette bulunmasını istemekte ve tehdit etmektedir. Her şeye rağmen İran, çizdiği yoldan ayrılmamakta ve serbestçe yürümektedir. Hatta her konuşmasında ABD'ye ve Mr. Bush'a laf getirerek tehditlere aldırmadığını cesurca dile getirmektedir. Ara sıra da ABD İran'a saldırırsa aynı şekilde mukabelede bulunacaklarını da açıkça söylemektedir.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006