Türkiye'nin kırk yılı aşkın AB üyeliği serüveni her şeye rağmen hala devam etmekte. Sonu karanlık ve ucu açık müzakerelerin devam etmesi için Türkiye AB üyesi her ülkenin tüm kaprislerine ve her türlü kabul edilmez isteklerine katlanıyor. Türkiye AB müzakere süreci sekteye uğramasın diye her türlü şekle girerken AB tarafı müzakere sürecine başlamış olan Türkiye'nin lisanına bile tahammül edemiyor.Bu tahammülsüzlüğe örnek olacak bir gelişme Almanya'da yaşandı.Okul içinde Almanca'dan başka dil konuşulmasını bir süre önce yasaklayan Berlin'deki Herbert-Hoover okuluna ulusal Alman Vakfı, "ülke için önemli bir adım attığı" gerekçesiyle geçtiğimiz günlerde ödül verdi. Bu karar Almanya'da en büyük göçmen sınıfını oluşturan Türkler için alındığını herhalde söylemeye gerek yok. Türk öğrencilerin kendi anadillerini konuşmalarına getirilen bu yasak Almanya için çok önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu yasaktan bir süre önce de Hollanda da sokakta anadiliyle konuşmak yasaklanmıştı.Almanya Başbakanı Merkel'in partisi bu günlerde okulda Almanca konuşma kuralına uymayanlara hangi cezaların verileceğini tartışıyor. Hıristiyan Demokratik Birlik partisinin eğitim uzmanı Bild gazetesine, "Okullarda herkes Almanca konuşmalı. Derste, teneffüste, okul gezilerinde... Türkçe konuşana okul bahçesini süpürme cezası verilmeli..." şeklinde açıklama yapmıştı. Bu ne biçim bir mantık. Türkçe konuşmak aşağılanmak için bir gerekçe sayılmaya başlanıyor. Hükümet üyelerinden bu açıklamalar gelince Almanlar işi biraz daha azıtmışlar. Bielefeld'deki bir spor salonu, antrenman sırasında Türkçe konuşan iki müşterisinin salon üyeliklerini iptal etti. Üstelik üyelik iptalinden sonra Türk gençlere verilen çıkış kâğıdının üzerine, "kendi istekleriyle spor salonundan ayrıldılar" diye not düşerek.Türk dilinden rahatsızlık duyma konusunda diğer Avrupa ülkeleri de Almanya'yla yarışır vaziyetteler. Geçtiğimiz yıl Danimarka devlet radyosu Türkçe yayınlarını kaldırmıştı. Bu ülkeyi yüz bini aşkın Türk'ün yaşadığı İsveç takip etti ve İsveç devlet radyosu 15 Ocak 2006 tarihinde Türkçe yayınlarına son verdi.Kaldırma gerekçesi ise çok ilginç! Açıklanan kararda, "Türkçenin anadili Türkçe olmayan dinleyiciler arasında psikolojik rahatsızlık yaratabileceği unsurunun göz önüne alındığı" belirtildi. Göçmen Türkler Avrupa ülkelerinde burada bahsetmeye çalıştığımız sıkıntılarla karşı karşıya gelirken merak ediyorum, AKP hükümeti kılını kıpırdattı mı acaba?Avrupa ülkelerinde Türkçe konuşmak yasaklanırken, Türkiye'ye dil konusunda baskı yapma cüretini gösteren AB üyesi ülkelere müzakereler sırasında bunun hesabı sorulabildi mi?Bütün bu sorular cevap bekliyor? Bir soru da AB'cilere!Türk'ün diline bile tahammül edemeyen AB, Türk milletini gerçekten kabul edebilir mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024