Adaletin huzursuzluğu!

Huzûr'a takılıp huzûrsuz oldum! Önce kendimce huzûrun tarifini yapmaya çalıştım, beceremedim! Huzûru tarif edeyim derken huzûrum kaçtı!Nedir bu huzûr ve nerededir Allah aşkına?Kimsenin kimseden çekinmediği veya çekinenin sığınacağı âdil bir gücün olduğu ortam mıdır huzur; yoksa herkesin üzerine düşeni en iyi şekilde yaptığı; yaptığı işin bedelini, hakkıyla aldığı yer midir?Veya kimsenin kimseyle ilgilenmediği; tokun açtan, sağlam evlâdın hasta ana-babadan, zenginin yoksuldan, kuvvetlinin zayıftan haberinin olmadığı; gün batışıyla evlere kapanılan ve çelik kapıların arkasına saklanılan yerlerde midir?1970 yılından itibaren olan her şeyi, not almıştım, hatırlıyorum! Hatırlayalım mı?Her gün beşer-onar ana-baba evladı, birilerince suçlu görülerek öldürülürdü! Çocuğum üniversiteli diye sevinmesi gereken ana-babalar yaslı-yaralı; sağcı-solcu gençlik öfkeli ve millet huzursuzdu!Sokak sokak, mahalle mahalle kurtarılmış bölgelere ayrılmış Türkiye'de, her gün oluk oluk akan kan, bıçakla kesilircesine birden bire kesilmişti! 12 Eylül 'Koruma-Kollama(!)' darbesi yaptırılmıştı! Ordu'daki "Bizim çocuklar"a, Koruma-Kollama adıyla yönetime el koydurulmuştu netekim!Sevinmişti yorgun millet veya milletin sevindiğini yazmıştı devrin dolma kalemleri! Ama "Bizim Çocuklar"ın başı Netekim General, denge darağaçları kurmuştu! Ana-babaların gözleri yine yaşlı, gönülleri yaslıydı! Huzûr; yine firardaydı!Yasaklar ve yasaklılar döneminde; kan durmuş, mahalle ve sokak paylaşımı bitmişti güya ama millet ürkmüş, millet korkmuş ve huzur, yine kaçmıştı! Gelen, gideni aratmıştı yine!Sonra izinli, icâzetli siyaset dönemi başlatılmıştı. Dört eğilimin -güya- karıştırıldığı-barıştırıldığı ANAP dönemini hatırlıyorum: Yandaş işçiye, memura, üreticiye, çiftçiye, nalbant sanayicilere büyük kredilerin verildiği; barlarda, pavyonlarda su gibi para harcanan, Kollu Kumarhaneler Cenneti bir dönem hatırlıyorum!Borç yiyenin kesesinden yediği gerçeğinin, kısa bir sürede öğrenildiği; IMF ve Dünya Bankası adlı uluslararası tefecilerin, Devlete musallat edildiği günleri; pavyonda muhabbet tellalına bir daire parası bahşiş veren mantar türedilerin peşpeşe intiharlarını, tatlı-tatlı yemenin, acı-acı çıkartılma günlerini hatırlıyorum!Sonra, yasaklıların yeniden siyasete döndüğü; fanatik partici mankurtların fanatik desteğiyle oluşan koalisyonlar dönemini; millet vekili transferlerinin rağbette olduğu yılları ve tam da bu dönemde, kırsalda kanın oluk oluk akmaya başladığını, hatırlıyorum!..Dış güçlerin, iç güçlerin; derin ve sığ güçlerin kıyasıya savaşlarını ve bu arada ziyan edilen otuz binden fazla ana-baba evlâdı Kürt'ü, on bine varan devlet görevlisi Şehîdi hatırlıyorum! Olmayan huzûr, uzaklara konuşlanmıştı yine!OHAL uygulamalarını; korucuları, teröristleri, yargılı-yargısız infâzları, mafya babalarının Başbakanları tehditlerini hatırlıyorum!Devlet Yanlısı Kanunsuzlar(!)la, Devlet Karşıtı Yasallar(!)ın çarpışmalarını hatırlıyorum! Aydınlık için bir dakikalık karanlıkları, katledilen pırıl pırıl Türk aydınlarını hatırlıyorum!...Bir çalma, hortumlama yarışını; çalanlardan, hortumlayanlardan oluşan aile fotoğraflarını, şortla Merasim Kıtası selamlayan Cumhurbaşkanı'nı, papatyaları, prensleri hatırlıyorum!Sonra aile fotoğrafındakilerin, papatyaların, prenslerin mafya silahşörleri tarafından uygun adım yürütüldüklerini hatırlıyorum!Yüce Divan'da yargılanan Bakanları, Başbakanı hatırlıyorum!Kısa süreli sevinçlerin kursağımızda kaldığını; huzur denen olgunun, getirmekle yükümlü siyasilerce yasaklandığını ve huzursuz edildiğimizi hatırlıyorum! Aynı sahneleri, kırk yılda o kadar çok izledik ki!Son hatırladığım -daha dün- Yalova ve Ağrı'da güya yenilenen yerel seçimler!Tanımadığımız için tarif edemediğimiz huzûr, yine atlı, biz yine yayan ve yine huzûr uzakta!Şirazlı Sadî'nin; "İnsan; bir damla kan, bin bir endişe!" tarifinde de huzûr yok! Aynı deneylerden farklı sonucu sadece aptalların beklediğini, öğreninceye kadar, huzûr ile köşe kapmaca oyunu sürecek!TÜRK, TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ Vesselâm...Selam, sevgi, dua...