Adam olacak, kaptığı ihaleden bellidir

50'yi aşıp 60'a merduban (merdiven) dayamış ömrümün mazide kalan,
Günlerini,
Aylarını,
Senelerini?
Bir defineci hırsı,
Arkeolog merakı,
Mezarcı titizliğiyle,
Tedebbür ettim (eşeledim).
Bir ülkede,
Bu kadar,
Kendince mütefekkir,
Ahlaktan fakir
Baştan sona kir,
Şahsiyetsizliği tamtakır,
Vicdanı kuru-bakır,
İslam(a)cı yorumcunun olabileceği aklımın ucundan geçmedi, geçmezdi de.
Azim taaccüp,
Miniminnacık ücup,
Bir başıma uçup,
Kurtulmak istiyorum böylelerinin söz sahibi olduğu ülkeden.
"Rahmet ve şefaat Nebî'si" Muhammed Mustafa'nın (Allah'ın binlerce Salat ve Selamı O'na ve âline olsun) tabir ve tarifiyle,
Böylesi;
"Füseyka" işgaline uğramış ülkede yaşanır mı?
 ("Füseyka"; fasıkçık, fasıklığı bile beceremeyip yüzüne-gözüne bulaştıran).
Nerden buldular,
Kimden tahsil ettiler,
Bu;
At nalı kadar uçsuz-bucaksız,
At sidiği kadar engin,
Fosseptik çukuru gibi derin? görüşlerin sahiplerini?
Bu,
Paha biçilmez,
Kendinden geçilmez,
Yenilmez-içilmez,
Don biçilmez? tipleri nerede yetiştirdiler?
Kim?
Nasıl?
Nerede?
Ne zaman?
Ne için?
Yetiştirmiş bu "şeyatın-i ins" taifesini?
Bu İslam(a)cı düşünce mutefakkırı üstatların bazılarını maziden iyi tanırım.
(mutefakkır/züğürtlendirilmiş).
Hele de içlerinde birinin simasını unutmak için
Ne adaklar adadım,
Ne paçavralar bağladım,
Deliklerim kabul olmayınca oturup hüngür ağladım?
Yıllar önceydi,
Eylemlerde öncüydü,
Bağırsa gürültüsü o militanvarî söylemleri hâlâ yangılanır Bayezit Kulesi'nde.
Onun,
Bir gün,
Bu raddeye,
Bu çıkmaz caddeye,
Bu dehşeti vayyy-beee'ye 
Varacağını tahmin etmiştim.
Keşke bahis oynasaydım(!) istikbaline.
Ne yıllardı??
O yıllardı?
Bitmeyen yolardı
İstanbul'un o meşhur Beyazıt meydanında tarih kokan caminin bilmem ne kokan tuvalet işletmecisine;
Sesi gür,
Duruşu vakur(!)
Bir hâl üzre sormuştu o:
-Söyle bakiiim! "Tevhid" ne demek?
Bütün bilgi birikimi,
Küçük: 25
Büyük: 50'den?
İbaret zavallı WC işletmecisi ihtiyar adeta donakalmıştı.
Es-kaza zavallı ihtiyar sorusuna doğru cevap verseydi o kadar mutlu ve mesut olmayacaktı bizim;
"Tevhid" uzmanı
İhale azmanı?
Nerden bilsin Kars'ı Kaazman'ı?
O, tarifi imkansız mutluluğuna; 
"Sizin gibiler nereden bilsin tevhidi" azarı mutluluk katmıştı.
O ne yıllardı?
Menfaat yulardı,
Herkes bu tiplerden yılardı?
Belediye otobüsüne yarım biletle binme becerisini de ona aitti.
Bir yankesici taktiğiyle,
Şoförün dikkatini başka taraf teksifle (yoğunlaştır),
Önceden iki parçaya ayrılmış bileti güzelce istifle,
İtinayla,
Özenle,
Titizlikle,
Bilet kutusuna at.   
Nasıl olsa Belediye o yıllar "dinsizlerin" elinde?
Yıllar geçti "şeriatçılar" idareyi ele geçirdi?
Yarım bilet bonfile et oluverdi.
Mücahitlik müteahhitliğe,
Slogan soğan,
Dava adamlığı alaca doğan olmuştu.
Leşten leşe değil yolsuzluktan yolsuzluğa konan?
Din-iman mı?
Oooo, süt-liman. 
Hayatlarının özeti şu mısraya dönüşüverdi:
"Helal-haram ver Tanrım/Hiç ağrımaz benim karnım."
Biz kurtardık dinsizlerden vatanı/Alkışlarız memleketini satanı?
Yolsuzluk, irtikâp iltimas penah(sığınak)/Mazide kaldı artık haram-günah."
Yaaa!
Dile kolay,
Bakıra kalay,
Zurna ile halay,

Şinanay yavrum şinanay?   


ENKAZ BÜYÜKSE KURTARICI EL DE ÇOK "ÖZEL" OLMALI
Kulübe enkazını kazma-kürek tek kişi kaldırabilir,
Ahşap evin enkazı için fazla adama, güçlü alet-edevata gerek yoktur.
Apartmansa çöken biraz daha işimiz zor demektir.
Ama eğer çöken topyekûn bir milletse çok güçlü bir el lazım. 
İlim-irfan sahibi,
O günler için hazırlanıp bekletilen biri.
İslam âlemi tam bir enkaz.
Bu enkazı ancak Hazreti Mehdî (aleyhisselam) kaldırabilir. 
Zuhuru/ortaya çıkışı bu günler için.
Evlad-ı Fatıma'dan?
Âl-i Muhammed neslinden?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın: "O yaşıyor, aramızda" muştusu/müjdesi tek tesellimiz.

FARKIMIZ BU BİZİM...
Onlar "bağımlısı" oldukları meşreblerinin hurafelerine yeni birini ekleyip yanmaz(!) kefen icat ededursunlar, biz yolu oralara uğramayacak/yanmayacak insan yetiştiriyoruz?