Ali Sami Yen: Zaferlerin mekanı
Mecidiyeköy'ün göbeğinde, gürültünün, karmaşanın ortasında yükselen o küçük devdi Ali Sami Yen. Kimi zaman rakiplere cehennem, kimi zaman taraftarlara cennet olan bir futbol merkeziydi. Orada oynanan her maç, sahaya yazılmış bir hikâye, tribünlere sinmiş bir öyküydü.
21.05.2025 17:25:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Bazı yapılar vardır, sadece taşla, çimentoyla değil; gözyaşıyla, sevinçle, umutla inşa edilir. Ali Sami Yen Stadyumu işte tam da böyle bir yerdi. Onun adı bir stadyumdu belki ama Galatasaraylı için başka bir şeydi: bir yuva, bir tarih…
Mecidiyeköy'ün göbeğinde, gürültünün, karmaşanın ortasında yükselen o küçük devdi Ali Sami Yen. Kimi zaman rakiplere cehennem, kimi zaman taraftarlara cennet olan bir futbol merkeziydi. Orada oynanan her maç, sahaya yazılmış bir hikâye, tribünlere sinmiş bir öyküydü.
Kim unutabilir ki o duvar gibi kale arkalarını? "Ali Sami Yen cehennemdir" dedirten o bastıran tezahüratları, karşı takımın nefesini kesen o baskıyı… Yağmurda ıslanmış koltuklar, buz gibi soğukta bağırmaktan çatlamış sesler, son dakikada gelen galibiyet golleriyle gözlerden süzülen yaşlar… Bu stadyumun çatısı yoktu belki ama üstüne çöken duyguların ağırlığı, gökyüzüne bile sığmazdı.
Ali Sami Yen'de kazanılan şampiyonluklar kadar, kaybedilen maçların da yeri vardı. Çünkü orada sadece başarı değil, sadakat de yaşanırdı. Yenilse de gitmeyenler, küskünlüğünü tribünde büyütenler, bir sonraki maçta yine ilk sırada yerini alanlar… Orası bir stad değil, bir aidiyet duygusuydu.
Ve sonra… Beton yorgun düştü. Zaman, stadı yıkmak istedi. 2011 yılında, Galatasaray yeni bir yuva kurdu kendine. Modern, büyük, gösterişli bir stat. Ama ne zaman adını ansak, Galatasaraylı'nın kalbinde bir yer sızlar: "Ali Sami Yen".
Çünkü bazı yerler sadece bir bina değildir. Orada büyür bir kulüp, orada büyür bir taraftar. Ali Sami Yen yıkıldı belki, ama o tribünlerde atılan her tezahürat, o stadın duvarlarına değil; Galatasaray'ın ruhuna kazındı.
Şimdi o alanın yerinde başka yapılar yükseliyor. Ama biz biliriz ki orada her tuğlada bir gol sevinci, her taşta bir anı saklıdır. Ali Sami Yen artık bir adres değil. O artık bir hatıradır. Galatasaray'ın kalbinin attığı yerdir, sonsuza kadar yaşar.
Mecidiyeköy'ün göbeğinde, gürültünün, karmaşanın ortasında yükselen o küçük devdi Ali Sami Yen. Kimi zaman rakiplere cehennem, kimi zaman taraftarlara cennet olan bir futbol merkeziydi. Orada oynanan her maç, sahaya yazılmış bir hikâye, tribünlere sinmiş bir öyküydü.
Kim unutabilir ki o duvar gibi kale arkalarını? "Ali Sami Yen cehennemdir" dedirten o bastıran tezahüratları, karşı takımın nefesini kesen o baskıyı… Yağmurda ıslanmış koltuklar, buz gibi soğukta bağırmaktan çatlamış sesler, son dakikada gelen galibiyet golleriyle gözlerden süzülen yaşlar… Bu stadyumun çatısı yoktu belki ama üstüne çöken duyguların ağırlığı, gökyüzüne bile sığmazdı.
Ali Sami Yen'de kazanılan şampiyonluklar kadar, kaybedilen maçların da yeri vardı. Çünkü orada sadece başarı değil, sadakat de yaşanırdı. Yenilse de gitmeyenler, küskünlüğünü tribünde büyütenler, bir sonraki maçta yine ilk sırada yerini alanlar… Orası bir stad değil, bir aidiyet duygusuydu.
Ve sonra… Beton yorgun düştü. Zaman, stadı yıkmak istedi. 2011 yılında, Galatasaray yeni bir yuva kurdu kendine. Modern, büyük, gösterişli bir stat. Ama ne zaman adını ansak, Galatasaraylı'nın kalbinde bir yer sızlar: "Ali Sami Yen".
Çünkü bazı yerler sadece bir bina değildir. Orada büyür bir kulüp, orada büyür bir taraftar. Ali Sami Yen yıkıldı belki, ama o tribünlerde atılan her tezahürat, o stadın duvarlarına değil; Galatasaray'ın ruhuna kazındı.
Şimdi o alanın yerinde başka yapılar yükseliyor. Ama biz biliriz ki orada her tuğlada bir gol sevinci, her taşta bir anı saklıdır. Ali Sami Yen artık bir adres değil. O artık bir hatıradır. Galatasaray'ın kalbinin attığı yerdir, sonsuza kadar yaşar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.