logo
19 MART 2024

Allah’ın meleklerine övündüğü Hz. Ali

14.02.2022 00:00:00
Müslümanlar, üç sene süren çetin bir abluka belâsından yeni kurtulmuş ve biraz olsun nefes almışlardı. Bu yüzden uzun süredir eksik olan sükûnet Mekke'de bir nebze olsun hâkim olmuştu. 

Fakat bu durum çok uzun sürmeyecekti. 

Resul-i Ekrem Efendimizin, peygamberliğinin 10. senesiydi. 

Müşriklerin tüm saldırılarına karşı Resulüllah'a daima siper olan Hz. Ebu Tâlib amansız bir hastalığa yakalandı ve o yıl rahmeti Rahman'a kavuştu. 

Resulüllah'ı küçük yaşından beri bağrına basıp, şefkat ve himayesinde büyüten, peygamberlik geldikten sonra da onu müşriklerden korumak için her türlü tehlikeyi göze alan amcası Ebu Talib'i kaybetmesi Resul-i Ekrem Efendimizi son derece üzmüştü. 

Hz. Ebu Talib'in vefatından sonra Resulüllah tamamen savunmasız kalmıştı.

Mübarek Ramazan ayıydı ve bir imtihan bitmeden yenisi başlıyordu.

Hz. Ebû Tâlib'in vefatından üç gün gibi kısa bir zaman sonra, Efendimizin pâk zevcesi Hz. Hatice de aniden vefat etti.

Sonraki nesiller bu yılı 'hüzün yılı' diye yâd edeceklerdi.


Müşrikler daha da azgınlaştı


Ebu Talib'in yokluğunu fırsat bilen Kureyşli müşrikler Allah Resulü'ne ve çevresindeki az sayıdaki Müslüman'a uyguladıkları baskı ve işkenceleri iyice artırdılar.

Hz. Ebu Talib hayattayken yapamadıkları çirkeflikleri Resulüllah'a yapmak için artık müşrikler birbirleriyle yarışıyorlardı.

Öyle ki bazı müşrikler Beytullah'ta namaz kılarken Resulüllah'ın başına toprak atar, bazıları ise secde halindeyken hayvanların bağırsaklarını üzerine bırakarak alay edecek kadar azgınlaşmışlardı.

Sonra da müşriklerin toplandıkları Darü'n-Nedve denilen yerde Resul-i Ekrem Efendimize yaptıkları iğrençlikleri birbirlerine anlatıp eğlenirler ve daha başka neler yapabileceklerini kararlaştırırlardı.


Bu zulüm 13 yıl sürdü


Resulüllah ve çevresinde kenetlenmiş olan bir avuç mümin bu ağır şartlara ve zulme tam on üç yıl sabrettiler.

'Sabrın sonu selametmiş' derler ya Allah'ın (c.c.) selameti yetişmiş ve Resulüllah'ın aylar önce İslam'ı anlatması için gönderdiği Musab bin Umeyr'in gayretleriyle Medine'de İslam ile müşerref olanların sayıları artmaya başlamıştı.

Mekkeli müşriklerin nefreti ve zulmü her gün artarken, Medineli yeni Müslümanların ise henüz görmedikleri Resulüllah'a olan hasretleri ziyadeleşiyor ve Mekke'de O'na reva görülen işkence ve hakaretleri sona erdirmek istiyorlardı.

Medineli Müslümanlar Mekke'nin iki kilometre kadar yakınındaki Akabe denilen yerde iki defa Hz. Peygamber'le gizlice buluştular ve kendi ailelerini ve çocuklarını korudukları gibi Resulüllah'ı da koruma ve himaye etmeye söz vererek, O'na biat ettiler.  

Her tarafta ajanlarıyla bilgi toplayan Mekkeli müşrikler, İslam müjdesinin Medine'ye ulaştığını ve insanların Müslüman olmaya başladıklarından haberdarlardı. Bu yüzden Mekke'de baskı altında tuttukları Müslümanların Medine'ye gidip güçlenmelerini ve kendileri için daha büyük bir tehdit olmalarını istemiyorlardı.


Darü'n Nedve'de suikast planı kuruluyor


Bu durumun önüne geçmek için aralarında Ebu Cehil, Ebu Süfyan ve Utbe b. Rebia gibi en azılı olanların da bulunduğu müşrikler fitnenin merkezi olan Darü'n-Nedve'de İslam'ın yayılmasını nasıl engelleyeceklerini görüşmek için toplandılar.

Müşriklerden birisi söze girdi ve 'Muhammed'i sürgün edelim. Bu şekilde ondan ebediyen kurtulmuş oluruz' dedi.

Bu teklife itiraz eden bir başka müşrik ise 'Hapsedelim ve kimseyle görüştürmeyelim. Böylelikle düşüncesini yaymasını da engellemiş oluruz' teklifinde bulundu.

Ancak bu teklif de kabul görmedi.

Çünkü Resulüllah'ı tamamen ortadan kaldırmak isteyen müşrikler çoğunluktaydı.  

Sonunda Hz. Peygamberi öldürmeye karar verdiler. Ancak bu kolay değildi.

Çünkü Resulüllah'ın mensubu olduğu Haşimoğulları kabilesi çok güçlüydü ve Resulüllah'ı öldürenin kabilesinden bu cinayetin intikamı mutlaka alınırdı.

Tam bu sırada Ebu Cehil söz aldı ve tam da müşrikliğine yakışan bir teklifte bulundu.

Ebu Cehil, "İçimizdeki her kabileden güçlü, kuvvetli, gözü pek, cesaretli bir delikanlı alalım. Sonra onların her birine birer kılıç verelim. Onlar kılıçlarıyla Muhammed'i tek vuruşla bir anda öldürsün. Bunu tüm kabileler yaparsa, kan tüm kabilelere dağılmış olur ve böylece Haşimoğulları hepimizle savaşamaz" dedi.

Ancak şeytanın aklına gelebilecek Ebu Cehil'in bu teklifi orada bulunan müşriklerce çok beğenildi ve hemen kabul edildi.

Resulüllah'a karşı kanlı bir suikast kararı alan müşrikler, faili meçhul cinayet planını bu şekilde hazırladılar.

Plana göre her kabileden bir kişi katılarak oluşacak katiller sürüsü, Resulüllah'ın evini kuşatacak ve onu öldüreceklerdi. Bu sayede Haşimoğullarının da intikam almasının da önüne geçeceklerdi.


Resulüllah'a hicret emri


Müşrikler bu suikast planını devreye koymaya hazırlandıkları sırada Allah (c.c.) müşriklerin bu planını Hz. Peygamber'e bildirdi ve Mekke'den o gece hicret etmesini emretti.

Resulüllah hicret için hazırlıklarını vakit kaybetmeden tamamladı, ancak aralarında müşriklerin de olduğu bazı Mekkelilerin kendisine bıraktığı emanetler vardı.

Mekkeliler, "Muhammedü'l-Emin" lakabını verdikleri Peygamber Efendimize son derece güvenirler ve en kıymetli eşyalarını ona teslim ederlerdi. Bu emanetler sahiplerine teslim edilmesi gerekiyordu.

Resulüllah, Hz. Ali'yi çağırarak, "Ya Ali, Kureyş müşrikleri, bu gece beni öldürme kararı aldılar. Bu yüzden Rabbim hicret etmemi emretti. Bu gece benim yatağımda yat, yeşil örtümü üzerine ört. Böylece onlar benim evde olduğumu zanneder ve beni takip etmezler. Sana onlardan hoşuna gitmeyecek bir şey yetişmeyecektir" dedi.


Hz. Ali Resulüllah'a canını siper ediyor


Sonunda belki de ölüm olan bir yatağa yatarak canını feda edecek olan, İslam'a yaptığı hizmetlerle 'Allah'ın Arslanı' lakabını sonuna kadar hak eden Hz. Ali'nin düşündüğü yegâne şey, kendi canı değil Hz. Peygamber'in can güvenliğiydi.

Resul-i Ekrem Efendimiz'den bu emri duyunca o sıralarda 23 yaşlarında olan Hz. Ali, "Ya Resulüllah! Kendimi feda edersem sen kurtulacak mısın?" diye sordu.

Resulüllah, "Evet Rabbim bana bunu vaat etti" dedi. (1)

Öldürülebilecek olması zerre kadar umurunda olmayan Hz. Ali, Resulüllah'tan bu cevabı alınca gözleri sevinçten parladı ve bu müjde için "Allah'ım sana şükürler olsun" diyerek sevinç gözyaşları içerisinde Rabbine hamd etti.


Suikast planı devrede


Müşriklerin planı devreye konmuştu. Plan gereği her kabileden seçilmiş eli kılıçlı iki yüze yakın müşrik, gece yarısına doğru Resul-i Kibriya Efendimizin evini kuşattılar. Aralarında Ebû Cehil, Ebû Leheb ve Ümeyye bin Halef gibi müşriklerin en azılıları da bulunuyordu.

Müşriklerce kuşatılmış evde yalnızca Resülülllah ve Hz. Ali vardı.

Resulüllah, Hz. Ali'ye kendisine emanet edilen şeyleri sahiplerine ulaştırmasını söyledikten sonra, "Ya Ali, sana söylediklerimi yerine getirdikten sonra hicret etmeye hazır ol. Sana göndereceğim mektup eline geçince derhal yola çık" dedi.

Teslimiyet timsali Hz. Ali, denileni yaptı ve ölümü göze alarak Resulüllah'ın yatağına yattı ve O'nun mübarek abasını üzerine örttü.

Kuşatma altındaki evinden Yasin suresinin ilk ayetlerini okuyarak çıkan Hz. Peygamber, onu öldürmek için bekleyen azgın müşriklerin arasından geçip gitti.


Allah, meleklerine karşı Ali'yle övündü


Hz. Ali, Resulüllah'ın yatağına yattığı o anda Cenab-ı Hakk (c.c.) iki büyük meleği Cebrail ve Mikail'e şöyle hitap ediyordu:

"Ben ikinizden birine ölümü, diğerine ise hayatı vermeyi kararlaştırsam hanginiz yaşam hakkını diğerine verip ölüme razı olur?"

İki büyük melek de ölüme razı olup diğer arkadaşı için böyle bir fedakârlıkta bulunamadı.

Bunun üzerine Cenabı Hakk (c.c.), Cebrail ve Mikail'e, 'Yeryüzüne inin ve görün ki Ali nasıl ölümü satın almış kendisini Peygambere feda etmiş. O zaman Ali'yi düşmanın şerrinden mahfuz kılın' buyurdu." (2)

Hz. Ali, Resulüllah'ın yatağında uyurken Cebrail başucunda, Mikaîl ise ayakları tarafında durdu.

Cebrail, Hz. Ali'ye şöyle seslendi: "Ey Ebu Tâlib'in oğlu Ali, senin gibilere helâl olsun. Allah-u Teâlâ, seninle meleklerine karşı övünür." (3)


Müşrikler saldırıya geçiyor


Resulüllah'ın evini kuşatan gözünü kan bürümüş müşrik sürüsü sabırsızlanıyordu.

İlerleyen saatlerde sabırları iyice tükenen müşrikler kılıçlarını çekerek Hz. Peygamberin evine girdiler.

Eve girip, yatağın üzerindeki örtüyü kaldırdıklarında Resulüllah'ı değil, Hz. Ali'yi görünce büyük bir şok yaşadılar.

Üzerindeki şoku atan müşriklerden biri Hz. Ali'ye "Sahibin, amcanın oğlu Muhammed nerededir? diye sordu.

Hz. Ali, "Onun nerede olduğunu bilmiyorum. Bu konuda bir bilgim yok. Ben onun üzerinde gözcü de değilim. Sizler O'nun yurdunuzdan çıkıp gitmesini istediniz. O da çıkıp gitti. Gitmeden önce de bana yeşil abasına bürünüp döşeğinde yatmamı emretti" dedi.

Bunun üzerine müşrikler Hz. Ali'yi hırpalayıp bir süre hapsettiler. Ancak daha sonra istedikleri O olmadığı için serbest bıraktılar.


Hz. Ali hakkında o ayet nazil oluyor


Hz. Ali, Resulüllah'ın mübarek hanelerinde gözlerini kan bürümüş bu müşrik sürüsüyle yüzleşirken Resulüllah'a Bakara suresinin 207'nci ayeti olan şu ilahi buyruk nazil oluyordu:

"İnsanlardan öyle kimse de vardır ki (Ali gibi hicret gecesi Peygamberin yatağında yatmak suretiyle) Allah'ın rızasına nail olmak için nefsini satın alır. Ve Allah kullarına Rauf'tur." (4)

Mekke'den ayrıldıktan sonra Sevr Mağarası'na giden ve orada 3 gün gizlenen Hz. Peygamber yola çıktı ve Rebiülevvel ayının on ikinci günü Medine yakınlarındaki Kuba'ya ulaştı.

Hz. Ali gelinceye kadar Kuba'da kalan Resulüllah, Medine'ye hemen gitmesini tavsiye edenlere, "Ali, Beni canıyla korumuştur. O, Ehl-i Beyt'imin en hayırlısıdır. Amcamın oğlu ve kardeşimdir. Ali gelinceye kadar buradan ayrılmayacağım" cevabını vermiştir.

Allah Resulüllah'ın ve hakkında pek çok ayet nazil olan Hz. Ali Efendimizin şefaatlerine bizleri nail eylesin…
 

Dipnotlar:

1- Bu olayı çok sayıda alim nakletmiştir. Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri s. 209; Taberi, c. 2, s. 299; El-Müsned, Ahmet b. Hanbel, c. 1, s. 331.

2- Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri s. 211 - Biharü'l Envar, c.19, s.39 - İmam Gazali, İhya-u Ulumid'din.

3- Fahreddin er-Razi ise der ki; Hz. Ali, Hz. Peygamber'in yatağında uyurken Cebrail başucunda, Mikaîl ise ayakları tarafında durdu. Cebrail şöyle seslendi: "Ey Ebu Tâlib'in oğlu Ali, senin gibilere helâl olsun. Allah'u Teâlâ, seninle meleklerine karşı övünür."

4- Bakara suresinin 207'nci ayeti. Fahreddin er-Razi der ki: "Bu ayet, Hz. Peygamber'in mağaraya gittiği gece, O'nun yatağına yatıp geceleyen Ali İbn Ebî Talib hakkında nazil olmuştur.




 
Orhan Dede / diğer yazıları
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
8 yılda ülkemizden çıkan yerli sermaye miktarı 600 milyar dolar
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor
Makas açılınca, Altınok için sahaya indi
Mansur Yavaş'ı hedef aldı
'Darende'ye hizmet için yola çıktık'
BTP'den Darende'de büyük miting
Ankara anketinden büyük fark çıktı
Mansur Yavaş kendiyle yarışıyor
"Gazze en büyük açık hava mezarlığına dönüştü"
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell
İsrail'e 35 bin ton silah ve mühimmat taşındı
Büyük çoğunluğu ABD'den
Doğrusu 11 bin dolar
Sığınmacıların geliri Türklere sayılmış!
"Koltukta vakit geçirmeye değil çalışmaya talibiz"
BTP Aksu Adayı Bilal Şahin
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
8 yılda ülkemizden çıkan yerli sermaye miktarı 600 milyar dolar
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor
Makas açılınca, Altınok için sahaya indi
Mansur Yavaş'ı hedef aldı
'Darende'ye hizmet için yola çıktık'
BTP'den Darende'de büyük miting
Ankara anketinden büyük fark çıktı
Mansur Yavaş kendiyle yarışıyor
"Gazze en büyük açık hava mezarlığına dönüştü"
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell
İsrail'e 35 bin ton silah ve mühimmat taşındı
Büyük çoğunluğu ABD'den
Doğrusu 11 bin dolar
Sığınmacıların geliri Türklere sayılmış!
"Koltukta vakit geçirmeye değil çalışmaya talibiz"
BTP Aksu Adayı Bilal Şahin
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.