Her ay TÜİK işsizlik rakamlarını açıklar. Siyasiler ve medya bu rakamlar üzerinde yorumlar yaparlar.
Asıl araştırılması, açıklanması ve yorumlanması gereken ise sınırsız olan nimetlerin paylaşılmasıdır.
Dünyaya bakın, ülkemize bakın! Kaynaklar, nimetler sınırsız. Ama insanlığın ve insanımızın büyük bölümü açlık, sefalet ve hayatta kalma mücadelesi veriyorsa sorun paylaşımdaki adaletsizliktir.
Peki, bu adaletsizliğin kaynağı nedir? Tabiki kapitalizmdir, doymak bilmeyen zamanın Firavunları, Nemrutları, Karunları ve onlara hizmet yarışında olan bir avuç asalaklardır.
Demek ki kapitalizme karşı olup yeni bir arayışa girdiğimizde çalışanların şikayetleri de, işsizlik sorunu da, gelir adaletsizliği de ortadan kalkacak.
Yani Firavunlara, Nemrutlara, Karunlara, Ebu Cehillere karşı Hz. Muhammed olacağız. Hz. İbrahim, Hz. Musa, Yusuf, Ali olacağız.
Asamız ise Milli ekonomi Modeli olacak. Çünkü Milli Ekonomi Modeli o seçilmiş ve dünyanın gidişatını değiştiren insanların ortaya koyduğu söz, fiil ve icraatlarına günümüz kavramlarıyla açıklamasıdır.
Ülkemize gelirsek
Sayın Erdoğan, 'son yüz yılın en güçlü dönemini yaşıyoruz' derken Maliye Bakanı Şimşek 'bütün sorunları aştık, ekonomimiz büyüdü, daha da büyüyecek' mealinde mesajlar veriyor. TÜİK'te malum açıklamalarını yapıyor.
Gündemin konuşulan başlığı ise 'Türkiye'de işsizliğin temel sebepleri' nelerdir?
Onlarca alt başlık, bir o kadar da mazeret sıralanıyor.
Türkiye'de iş çok ve işsizlik her daim varsa bunun tek sebebi gelir adaletsizliğidir. Bu sorunu çözmeden işsizliği bitiremezsiniz.
Sosyal devletin en önemli vasıflarından birisi de bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir gelire sahip olma imkanının sunmaktır.
Dünden bugüne iktidar sahipleri devletin bu temel vasfını ortaya koyamamış daha doğrusu koymamışlardır.
Avrupa'da hiçbir vasfı olmayan çalışanlara verilen asgari ücret, tek parti iktidarı döneminde temel gelir olarak uygulanmaktadır.
Tek parti iktidarının bu gerçeği saklamak için kullandığı slogan ise 'gençler iş beğenmiyor' şeklindedir.
Gençler iş değil işin karşılığını beğenmiyor. Gençler iş değil modern köleliği kabul etmiyor. Gençler, kendi emekleri üzerinden birilerinin safa sürmesini istemiyor.
Örnek
İktidar sahipleri yandaşlarına yaptırdıkları hastanelere, yollara, havalimanlarına hasta garantisi, araç geçiş garantisi, yolcu garantisi veriyor mu? Veriyor.
Peki, 20-25 yaşında özel sektörde işe giren bir vatandaşına 'iş garantisi' veriyor mu? Hayır.
Bugün milyonlarca gencimiz, insanımız merdiven altı tekstil atölyelerinde, lüks rezidanslarda, sitelerde, avmlerde, özel hastanelerde, işletmelerde vs. işçi, aşçı, özel güvenlik görevlisi vs. şeklinde çalışıyor.
Bugüne kadar işler kötü gittiği için villasını, yatını, katlarını satan, bankalardaki mevduatlarını bozduran bir iş insanına ben rastlamadım.
Ama en ufak bir krizde insanların işine son veren patronlar zaten gündemimizde.
Devleti yönetenler, işten çıkarılanlara 6 ay işsizlik maaşı veriyor. Sonra? İş beğenmiyor, diyorlar.
Patronlar hayatlarına aynen devam ederken siyasiler de koltuklarını korumaya devam ediyor.
Demek ki bu sistem vatandaşın, milletin hayrına değil. O zaman ekonomik bağımsızlık, emeğin karşılığı için bu sistemi de, bu sistemi ayakta tutanları da devre dışı bırakmamış lazım.
Güç, tercih, oy bizim değil mi? O zaman neden köleliğe devam diyoruz?
Ekonomiden memnun olanlar
'ekonomik gidişattan herkes memnun' diyor Bakan Şimşek. Herkesten kasıt kim, diye merak ettim ve cevabı buldum.
2025 yılı itibarıyla Forbes'un küresel dolar milyarderleri listesine göre Türkiye'de 35 dolar milyarderi varmış. Bu kişilerin toplam serveti 79,4 milyar dolar. Çarpı 40. Eşittir: Üç trilyon yüz altmış milyar TL.
Yine UBS'in Küresel Servet Raporuna göre 2024'te Türkiye % 8.4 ile dolar milyoneri artışında dünya birincisi olmuş.
Rapora göre Türkiye'de 68 bin dolar milyoneri var. Türkiye'de 10 milyon doların üzerinde servete sahip olanların sayısı 6 bin 138 kişi. Dolar milyoneri sayısında da Türkiye dünyada 25. sırada.
Sadece serveti 10 milyon dolar üzerindekileri hesapladığımızda 61.380.000.000 milyar dolar yani iki trilyon dört yüz elli beş milyar iki yüz milyon TL'leri var.
Geriye kalan 62 bin dolar milyonerinin de 1 milyon doları olduğunu varsayarsak (!) 62 milyar dolar eder. Yani yaklaşık 2 trilyon 516 milyar 214 milyon Türk Lirası eder.
Kabaca 86 milyonluk ülkemizde 68 bin kişinin 8 trilyon 131 milyar TL'si var.
Asgari ücret 22 bin, emekli maaşı 16 bin ise bu servet alın teri değildir. İnsanımızın emeğidir, faizin sömürüsüdür ve gelir adaletsizliğinin belgesidir.
Biz, Allah'ın birilerine verdiği nimeti kıskanmıyoruz. Allah'ın verdiği nimetin tekelleştirilmesine, insanımızın hakkının yenilmesine hayır, diyoruz. Ya siz?
Asıl araştırılması, açıklanması ve yorumlanması gereken ise sınırsız olan nimetlerin paylaşılmasıdır.
Dünyaya bakın, ülkemize bakın! Kaynaklar, nimetler sınırsız. Ama insanlığın ve insanımızın büyük bölümü açlık, sefalet ve hayatta kalma mücadelesi veriyorsa sorun paylaşımdaki adaletsizliktir.
Peki, bu adaletsizliğin kaynağı nedir? Tabiki kapitalizmdir, doymak bilmeyen zamanın Firavunları, Nemrutları, Karunları ve onlara hizmet yarışında olan bir avuç asalaklardır.
Demek ki kapitalizme karşı olup yeni bir arayışa girdiğimizde çalışanların şikayetleri de, işsizlik sorunu da, gelir adaletsizliği de ortadan kalkacak.
Yani Firavunlara, Nemrutlara, Karunlara, Ebu Cehillere karşı Hz. Muhammed olacağız. Hz. İbrahim, Hz. Musa, Yusuf, Ali olacağız.
Asamız ise Milli ekonomi Modeli olacak. Çünkü Milli Ekonomi Modeli o seçilmiş ve dünyanın gidişatını değiştiren insanların ortaya koyduğu söz, fiil ve icraatlarına günümüz kavramlarıyla açıklamasıdır.
Ülkemize gelirsek
Sayın Erdoğan, 'son yüz yılın en güçlü dönemini yaşıyoruz' derken Maliye Bakanı Şimşek 'bütün sorunları aştık, ekonomimiz büyüdü, daha da büyüyecek' mealinde mesajlar veriyor. TÜİK'te malum açıklamalarını yapıyor.
Gündemin konuşulan başlığı ise 'Türkiye'de işsizliğin temel sebepleri' nelerdir?
Onlarca alt başlık, bir o kadar da mazeret sıralanıyor.
Türkiye'de iş çok ve işsizlik her daim varsa bunun tek sebebi gelir adaletsizliğidir. Bu sorunu çözmeden işsizliği bitiremezsiniz.
Sosyal devletin en önemli vasıflarından birisi de bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir gelire sahip olma imkanının sunmaktır.
Dünden bugüne iktidar sahipleri devletin bu temel vasfını ortaya koyamamış daha doğrusu koymamışlardır.
Avrupa'da hiçbir vasfı olmayan çalışanlara verilen asgari ücret, tek parti iktidarı döneminde temel gelir olarak uygulanmaktadır.
Tek parti iktidarının bu gerçeği saklamak için kullandığı slogan ise 'gençler iş beğenmiyor' şeklindedir.
Gençler iş değil işin karşılığını beğenmiyor. Gençler iş değil modern köleliği kabul etmiyor. Gençler, kendi emekleri üzerinden birilerinin safa sürmesini istemiyor.
Örnek
İktidar sahipleri yandaşlarına yaptırdıkları hastanelere, yollara, havalimanlarına hasta garantisi, araç geçiş garantisi, yolcu garantisi veriyor mu? Veriyor.
Peki, 20-25 yaşında özel sektörde işe giren bir vatandaşına 'iş garantisi' veriyor mu? Hayır.
Bugün milyonlarca gencimiz, insanımız merdiven altı tekstil atölyelerinde, lüks rezidanslarda, sitelerde, avmlerde, özel hastanelerde, işletmelerde vs. işçi, aşçı, özel güvenlik görevlisi vs. şeklinde çalışıyor.
Bugüne kadar işler kötü gittiği için villasını, yatını, katlarını satan, bankalardaki mevduatlarını bozduran bir iş insanına ben rastlamadım.
Ama en ufak bir krizde insanların işine son veren patronlar zaten gündemimizde.
Devleti yönetenler, işten çıkarılanlara 6 ay işsizlik maaşı veriyor. Sonra? İş beğenmiyor, diyorlar.
Patronlar hayatlarına aynen devam ederken siyasiler de koltuklarını korumaya devam ediyor.
Demek ki bu sistem vatandaşın, milletin hayrına değil. O zaman ekonomik bağımsızlık, emeğin karşılığı için bu sistemi de, bu sistemi ayakta tutanları da devre dışı bırakmamış lazım.
Güç, tercih, oy bizim değil mi? O zaman neden köleliğe devam diyoruz?
Ekonomiden memnun olanlar
'ekonomik gidişattan herkes memnun' diyor Bakan Şimşek. Herkesten kasıt kim, diye merak ettim ve cevabı buldum.
2025 yılı itibarıyla Forbes'un küresel dolar milyarderleri listesine göre Türkiye'de 35 dolar milyarderi varmış. Bu kişilerin toplam serveti 79,4 milyar dolar. Çarpı 40. Eşittir: Üç trilyon yüz altmış milyar TL.
Yine UBS'in Küresel Servet Raporuna göre 2024'te Türkiye % 8.4 ile dolar milyoneri artışında dünya birincisi olmuş.
Rapora göre Türkiye'de 68 bin dolar milyoneri var. Türkiye'de 10 milyon doların üzerinde servete sahip olanların sayısı 6 bin 138 kişi. Dolar milyoneri sayısında da Türkiye dünyada 25. sırada.
Sadece serveti 10 milyon dolar üzerindekileri hesapladığımızda 61.380.000.000 milyar dolar yani iki trilyon dört yüz elli beş milyar iki yüz milyon TL'leri var.
Geriye kalan 62 bin dolar milyonerinin de 1 milyon doları olduğunu varsayarsak (!) 62 milyar dolar eder. Yani yaklaşık 2 trilyon 516 milyar 214 milyon Türk Lirası eder.
Kabaca 86 milyonluk ülkemizde 68 bin kişinin 8 trilyon 131 milyar TL'si var.
Asgari ücret 22 bin, emekli maaşı 16 bin ise bu servet alın teri değildir. İnsanımızın emeğidir, faizin sömürüsüdür ve gelir adaletsizliğinin belgesidir.
Biz, Allah'ın birilerine verdiği nimeti kıskanmıyoruz. Allah'ın verdiği nimetin tekelleştirilmesine, insanımızın hakkının yenilmesine hayır, diyoruz. Ya siz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İstiklal ve istikbal için Ankara’daydık / 09.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ın vurgularını bir hatırlayalım / 07.12.2025
- PKK: ‘Af maf istemiyoruz, teslim de olmuyoruz’ / 06.12.2025
- Tek çare Müslümanların, İslamlaşmasıdır / 05.12.2025
- Erdoğan, Ruhban okuluna da karşıydı / 03.12.2025
- Papa’nın ziyaretini görenler ve görmeyenler / 02.12.2025
- Ekümeniklik dinî bir unvan değil, siyasî bir silahtır / 01.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş: ‘Ben ölürsem sakın ağlamayın ama’ / 30.11.2025
- II. Vatikan Konsilinde İslam’ın ölüm fermanı imzalanmıştır / 29.11.2025
- Papa geldi ama neden geldi? / 28.11.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ın vurgularını bir hatırlayalım / 07.12.2025
- PKK: ‘Af maf istemiyoruz, teslim de olmuyoruz’ / 06.12.2025
- Tek çare Müslümanların, İslamlaşmasıdır / 05.12.2025
- Erdoğan, Ruhban okuluna da karşıydı / 03.12.2025
- Papa’nın ziyaretini görenler ve görmeyenler / 02.12.2025
- Ekümeniklik dinî bir unvan değil, siyasî bir silahtır / 01.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş: ‘Ben ölürsem sakın ağlamayın ama’ / 30.11.2025
- II. Vatikan Konsilinde İslam’ın ölüm fermanı imzalanmıştır / 29.11.2025
- Papa geldi ama neden geldi? / 28.11.2025

















































































