Almanya hedefte
Türkiye'de cari açık ekonominin altına yerleştirilmiş ‘saatli bomba' olarak nitelenirken, Almanya'nın 197 milyar dolarlık cari fazlası Avrupa'da sorgulanmaya başlandı
18.01.2012 00:00:00
RECEP BAHAR - ANALİZ
Türkiye'de cari açık ekonominin altına yerleştirilmiş ‘saatli bomba' olarak niteleniyor zira 1959, 1973, 1980, 1994, 1998 ve 2001 ekonomik krizlerinin temel nedeni cari açık olarak öne çıkıyor. Daha net ifadeyle, yurda giren dövizin yurtdışından alınmak istenen mal ve hizmetleri (mesela turizm, sağlık hizmetleri) karşılamada yetersiz kalması... Cari açık yani döviz açığı yükseldikçe dışarıdan özelleştirme ya da yabancı yatırım yoluyla yurda para girmediğinde ekonomi yanmaya başlıyor, döviz kurları zıplıyor. Nitekim Ağustos ayından bu yana Türkiye'ye giren dövizde azalma yaşanınca, dolar ve Euro TL karşısında yaklaşık yüzde 20 değer kazandı.
Krizin ana sebebi Euro
Avrupa'da yaşanan ekonomik krizin birçok nedeni var: Milli Ekonomi Modeli'nin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2002 yılında ortaya koyduğu gibi Avrupa Birliği'nin tek para sistemine yani Euro'ya geçmesi bunda en büyük etken. Avrupa'da çalışabilecek evsafta nüfusun azalması, yeraltı zenginliklerinin tükenmesi, Almanya, İsveç, İsviçre gibi bir kaç ülke dışında kalanların küresel rekabette geri kalması diğer kriz sebeplerinden bazıları olarak kendini gösteriyor. Ancak para birimi Euro'ya geçilmesi; Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan ve Portekiz'deki yakıcı ekonomik krizin ana sebebi. Yukarıda zikredilen 5 ülke de AB içinde en fazla cari açık veren ülkeleri teşkil ediyor. Kasım 2011 itibariyle Fransa son bir yılda 65.3 milyar dolar, İtalya 78.9 milyar dolar, Yunanistan 28.9 milyar dolar, Portekiz 18.9 milyar dolar ve İspanya 54 milyar dolar cari açık verdi. Oysa Avrupa'da cari fazla veren ülkelerde borç krizi yaşansa da, kimse bu ülkelerin ciddi bir bunalımda olduğunu, çökeceklerini söylemiyor.
Cari açığı olanın riski de büyük
Almanya Kasım 2011 rakamlarına göre, 197 milyar dolar cari fazla yani döviz fazla verdi. Aynı dönemde Çin'in verdiği cari fazla 259 milyar dolar, Japonya'nın ki ise 130.8 milyar dolar... Bu rakamlar Almanya'nın dünyada en fazla cari fazla veren 2. ülke olduğunu ortaya koyuyor. Öte yandan AB üyesi İsveç'in 39.7 milyar dolar, Hollanda'nın 66.6 milyar dolar, Avusturya'nın 10.5 milyar dolar, Danimarka'nın 22.1 milyar dolar cari fazlası bulunuyor. AB üyesi olmayan İsviçre'nin 95.7 milyar dolar, Norveç'in ise 70.2 milyar dolar cari fazlası var. Cari fazla veren bazı Avrupa ülkelerindeki hastalık ise devletlerin aşırı borçlandırılması olarak öne çıkıyor ancak buna rağmen, bu ülkelerle ilgili Yunanistan, İspanya, İtalya ve Portekiz'in yaşadıklarına benzer senaryolar gündeme gelmiyor.
Almanya'nın cari fazlası mesele oldu
Kriz 2.5 trilyon doları aşkın kamu borcuna rağmen Alman ekonomisini şimdiye kadar sarsamadı. Bütün kâbus senaryolarına rağmen ekonomi işliyor, işsizlik son yılların en düşük seviyesinde seyrediyor. 2011 yılında Almanya'nın ihracatı ilk kez 1 trilyon Euro sınırını aştı. Almanya karşılığında ithalatını da önemli oranda arttırdıysa da ticaret fazlası 197 milyar dolara ulaştı. 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinden 20'si Almanya ile ticarette açık verdi!
Dış ticaret fazlası Almanya için yeni bir şey değil. Son on yıldır ise ihracatla ithalat arasındaki makasın açıldığı görülüyor. Almanya 2007 yılında 195 milyar Euro ile ticaret fazlası rekoru kırmıştı. Sendikalara yakınlığıyla tanınan Hans-Böckler Vakfı'na bağlı makroekonomi ve konjonktür araştırmaları enstitüsünün başkanı Gustav Horn bu gelişmenin Avrupa borç krizinin habercisi olduğunu şöyle gerekçelendiriyor: “İçinde bulunduğumuz krizin kaynağı ortak para bölgesindeki cari açık krizidir. On yıllardır yurtdışına borçlanan ülkelerin sayısı artıyor. Özel borçlar ve kamu borçları rekor seviyede. Buna bağlı olarak, başta Almanya olmak üzere diğer ülkelerin cari fazlası arttı. Tartışmalarda cari fazlanın iyi bir şey olduğu ve Alman ekonomisinin gücünü gösterdiği söyleniyor. Açıkça söyleyelim ki bu sadece yüksek ekonomik verimliliğin değil, aynı zamanda krizin de habercisidir.”
Gustav Horn'un çözüm formülü oldukça basit: Almanya'da gelirler artmalı, ücretlere okkalı zam yapılmalı. Horn, böylece tüketim harcamalarının artacağını, yurtiçi talebin de Almanya'ya mal satan borçlu ülkelere yarayacağını dile getiriyor! Ancak Alman sanayiciler buna karşı çıkıyor. Gerçi Almanya'nın birim ücret maliyetleri oldukça yüksek. 28 ülke arasından sadece İngiltere, Fransa, Danimarka ve İtalya'da işgücü birim maliyeti Almanya'yı aşıyor. Almanya'nın ihracat gücü öncelikle ürün kalitesinden ve müşteriye yakınlıktan kaynaklanıyor. Bu arada birçok analist de; Yunanistan, Portekiz ve İspanya gibi ülkelerin yapısal problemleri nedeniyle kısa zamanda sanayi ülkesine dönüştürülemeye-ceğini öne çıkartıyor.
Türkiye'de cari açık ekonominin altına yerleştirilmiş ‘saatli bomba' olarak niteleniyor zira 1959, 1973, 1980, 1994, 1998 ve 2001 ekonomik krizlerinin temel nedeni cari açık olarak öne çıkıyor. Daha net ifadeyle, yurda giren dövizin yurtdışından alınmak istenen mal ve hizmetleri (mesela turizm, sağlık hizmetleri) karşılamada yetersiz kalması... Cari açık yani döviz açığı yükseldikçe dışarıdan özelleştirme ya da yabancı yatırım yoluyla yurda para girmediğinde ekonomi yanmaya başlıyor, döviz kurları zıplıyor. Nitekim Ağustos ayından bu yana Türkiye'ye giren dövizde azalma yaşanınca, dolar ve Euro TL karşısında yaklaşık yüzde 20 değer kazandı.
Krizin ana sebebi Euro
Avrupa'da yaşanan ekonomik krizin birçok nedeni var: Milli Ekonomi Modeli'nin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2002 yılında ortaya koyduğu gibi Avrupa Birliği'nin tek para sistemine yani Euro'ya geçmesi bunda en büyük etken. Avrupa'da çalışabilecek evsafta nüfusun azalması, yeraltı zenginliklerinin tükenmesi, Almanya, İsveç, İsviçre gibi bir kaç ülke dışında kalanların küresel rekabette geri kalması diğer kriz sebeplerinden bazıları olarak kendini gösteriyor. Ancak para birimi Euro'ya geçilmesi; Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan ve Portekiz'deki yakıcı ekonomik krizin ana sebebi. Yukarıda zikredilen 5 ülke de AB içinde en fazla cari açık veren ülkeleri teşkil ediyor. Kasım 2011 itibariyle Fransa son bir yılda 65.3 milyar dolar, İtalya 78.9 milyar dolar, Yunanistan 28.9 milyar dolar, Portekiz 18.9 milyar dolar ve İspanya 54 milyar dolar cari açık verdi. Oysa Avrupa'da cari fazla veren ülkelerde borç krizi yaşansa da, kimse bu ülkelerin ciddi bir bunalımda olduğunu, çökeceklerini söylemiyor.
Cari açığı olanın riski de büyük
Almanya Kasım 2011 rakamlarına göre, 197 milyar dolar cari fazla yani döviz fazla verdi. Aynı dönemde Çin'in verdiği cari fazla 259 milyar dolar, Japonya'nın ki ise 130.8 milyar dolar... Bu rakamlar Almanya'nın dünyada en fazla cari fazla veren 2. ülke olduğunu ortaya koyuyor. Öte yandan AB üyesi İsveç'in 39.7 milyar dolar, Hollanda'nın 66.6 milyar dolar, Avusturya'nın 10.5 milyar dolar, Danimarka'nın 22.1 milyar dolar cari fazlası bulunuyor. AB üyesi olmayan İsviçre'nin 95.7 milyar dolar, Norveç'in ise 70.2 milyar dolar cari fazlası var. Cari fazla veren bazı Avrupa ülkelerindeki hastalık ise devletlerin aşırı borçlandırılması olarak öne çıkıyor ancak buna rağmen, bu ülkelerle ilgili Yunanistan, İspanya, İtalya ve Portekiz'in yaşadıklarına benzer senaryolar gündeme gelmiyor.
Almanya'nın cari fazlası mesele oldu
Kriz 2.5 trilyon doları aşkın kamu borcuna rağmen Alman ekonomisini şimdiye kadar sarsamadı. Bütün kâbus senaryolarına rağmen ekonomi işliyor, işsizlik son yılların en düşük seviyesinde seyrediyor. 2011 yılında Almanya'nın ihracatı ilk kez 1 trilyon Euro sınırını aştı. Almanya karşılığında ithalatını da önemli oranda arttırdıysa da ticaret fazlası 197 milyar dolara ulaştı. 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinden 20'si Almanya ile ticarette açık verdi!
Dış ticaret fazlası Almanya için yeni bir şey değil. Son on yıldır ise ihracatla ithalat arasındaki makasın açıldığı görülüyor. Almanya 2007 yılında 195 milyar Euro ile ticaret fazlası rekoru kırmıştı. Sendikalara yakınlığıyla tanınan Hans-Böckler Vakfı'na bağlı makroekonomi ve konjonktür araştırmaları enstitüsünün başkanı Gustav Horn bu gelişmenin Avrupa borç krizinin habercisi olduğunu şöyle gerekçelendiriyor: “İçinde bulunduğumuz krizin kaynağı ortak para bölgesindeki cari açık krizidir. On yıllardır yurtdışına borçlanan ülkelerin sayısı artıyor. Özel borçlar ve kamu borçları rekor seviyede. Buna bağlı olarak, başta Almanya olmak üzere diğer ülkelerin cari fazlası arttı. Tartışmalarda cari fazlanın iyi bir şey olduğu ve Alman ekonomisinin gücünü gösterdiği söyleniyor. Açıkça söyleyelim ki bu sadece yüksek ekonomik verimliliğin değil, aynı zamanda krizin de habercisidir.”
Gustav Horn'un çözüm formülü oldukça basit: Almanya'da gelirler artmalı, ücretlere okkalı zam yapılmalı. Horn, böylece tüketim harcamalarının artacağını, yurtiçi talebin de Almanya'ya mal satan borçlu ülkelere yarayacağını dile getiriyor! Ancak Alman sanayiciler buna karşı çıkıyor. Gerçi Almanya'nın birim ücret maliyetleri oldukça yüksek. 28 ülke arasından sadece İngiltere, Fransa, Danimarka ve İtalya'da işgücü birim maliyeti Almanya'yı aşıyor. Almanya'nın ihracat gücü öncelikle ürün kalitesinden ve müşteriye yakınlıktan kaynaklanıyor. Bu arada birçok analist de; Yunanistan, Portekiz ve İspanya gibi ülkelerin yapısal problemleri nedeniyle kısa zamanda sanayi ülkesine dönüştürülemeye-ceğini öne çıkartıyor.