Avrupa Şampiyonası'nda büyük dediğimiz İtalya, İngiltere, İspanya ve Almanya birbiri ardına elenirken yarı finalde sürpriz diyebileceğimiz 4 takım Portekiz, Hollanda, Yunanistan ve Çek Cumhuriyeti kaldı. Yaşı geçmiş süper starlar birbiri ardına sahada dökülürken yerlerini genç, dinamik, 90 dakika rakibine nefes aldırmadan presli futbolu oynayanlar kazandı. Bugünlerde çokça karşılaştığım 'biz Portekiz'e gitseydik ne olurdu?' sorusuna yanıtım, "Son iki yıl ligde ve milli takımlar seviyesinde oynadığımız futbola bakarak iyi ki oralara gitmedik, rahatlıkla ilk dönen takımlardan biri olurduk." derim.
Türk Futbolu mahkeme kapılarında, Futbol Federasyon seçimleri yargıdan döndü ve ileri bir tarihe ertelendi. Ulusoy'un karşısında Mehmet Ali Yılmaz da çekildikten sonra zaten bir aday yok. Futbolu kaosa sürüklemenin herhangi bir alemi var mıydı? Yayın ihalesi böylece duruyor, kulüplerde bu ihale sonunda para bekliyor. Ligler Ağustos'un ilk haftasında başlayacak. Anlayacağınız yine herşeyi yüzümüze bulaştırdık. Bir ülke futbolu mahkeme kapılarına düştüyse vah ki ne vah! Ne yapalım Fenerbahçe istedi böyle oldu diyerek bu oynanan komediyi dikkatle izlemeye devam edelim.
Bulunduğum ortamlarda gelecek sezon Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray'ın şampiyonluk yarışına mutlaka Trabzonspor'un da katılabileceği tartışılıyor. Çok değil daha bir sezon evvelinde Trabzonspor'dan medya hemen hiç bahsetmezken bugün taraflı tarafsız herkes Trabzonspor'un yükseltliği çıtaya bakarak şimdi şampiyonluğun ortak adaylarından biri olarak görüyor. Çalışmalarına Gerede kampıyla başlayan Trabzonspor'un ön eleme turundaki rakiplerine bakarak Güle oynaya Şampioynlar Ligi'e katılabileceğini şimdiden söyleye bilirim. Ancak rakibini küçümsememesi şartıyla.
'Futbolda şike yokmuş!' lafa bak. Futbolda bal gibi şike var. Şike ve teşvik pirimleri futbolun ikiz kardeşleri. Danimarka ve İsveç Avrupa'nın iki İskandilav komşu ülkesi. 2-2 bitecek maç neticesi her iki takımı da çeyrek finalist yapacaktı. Ne oldu pek tabi oynanan maçın skoru 2-2 oldu. Ne var ki 2-2 biten skorla çeyrek finale kalan İsveç, Hollanda'ya, Danimarka da farklı bir skorla Çek Cumhuriyeti'ne elenerek ülkelerine döndüler. Ben diyorum ki futbolun yapısında, içeriğinde ve futbol topunda şike var. Bunun aksini tartışmam bile. Faal hakemliğim esnasında iki takımın anlaşmalı 'sözüm ona haftanın en kritik' ne maçlarını yönettim. Bu anılarımı yazmaya kalksam kitaplara sığmaz. Sonuç olarak Dünya kupasında unutulmayan Almanya-Avusturya şike maçıyla başlayan olaylar bir hafta evvelinde Avrupa'nın en büyük organizasyonunda devam etti. Şimdi UEFA diyor ki şike için somut kanıt isterim. Bak sen örümcek kafalılara! bunlar da biliyorlarki şikenin herhangi bir belgesi olmaz. Ancak kanaat her türlü aranan belgenin üzerindedir. Gününü gün edip güya Avrupa futbolunu yöneten bu UEFA'cılar fubolda şikenin var olduğunu bilerek herkesin gözü içersine bakıp eyyam yapıyorlar.
Aynı bizim Futbol Federasyonlarının yıllarca yaptıkları gibi.
Türk Futbolu mahkeme kapılarında, Futbol Federasyon seçimleri yargıdan döndü ve ileri bir tarihe ertelendi. Ulusoy'un karşısında Mehmet Ali Yılmaz da çekildikten sonra zaten bir aday yok. Futbolu kaosa sürüklemenin herhangi bir alemi var mıydı? Yayın ihalesi böylece duruyor, kulüplerde bu ihale sonunda para bekliyor. Ligler Ağustos'un ilk haftasında başlayacak. Anlayacağınız yine herşeyi yüzümüze bulaştırdık. Bir ülke futbolu mahkeme kapılarına düştüyse vah ki ne vah! Ne yapalım Fenerbahçe istedi böyle oldu diyerek bu oynanan komediyi dikkatle izlemeye devam edelim.
Bulunduğum ortamlarda gelecek sezon Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray'ın şampiyonluk yarışına mutlaka Trabzonspor'un da katılabileceği tartışılıyor. Çok değil daha bir sezon evvelinde Trabzonspor'dan medya hemen hiç bahsetmezken bugün taraflı tarafsız herkes Trabzonspor'un yükseltliği çıtaya bakarak şimdi şampiyonluğun ortak adaylarından biri olarak görüyor. Çalışmalarına Gerede kampıyla başlayan Trabzonspor'un ön eleme turundaki rakiplerine bakarak Güle oynaya Şampioynlar Ligi'e katılabileceğini şimdiden söyleye bilirim. Ancak rakibini küçümsememesi şartıyla.
'Futbolda şike yokmuş!' lafa bak. Futbolda bal gibi şike var. Şike ve teşvik pirimleri futbolun ikiz kardeşleri. Danimarka ve İsveç Avrupa'nın iki İskandilav komşu ülkesi. 2-2 bitecek maç neticesi her iki takımı da çeyrek finalist yapacaktı. Ne oldu pek tabi oynanan maçın skoru 2-2 oldu. Ne var ki 2-2 biten skorla çeyrek finale kalan İsveç, Hollanda'ya, Danimarka da farklı bir skorla Çek Cumhuriyeti'ne elenerek ülkelerine döndüler. Ben diyorum ki futbolun yapısında, içeriğinde ve futbol topunda şike var. Bunun aksini tartışmam bile. Faal hakemliğim esnasında iki takımın anlaşmalı 'sözüm ona haftanın en kritik' ne maçlarını yönettim. Bu anılarımı yazmaya kalksam kitaplara sığmaz. Sonuç olarak Dünya kupasında unutulmayan Almanya-Avusturya şike maçıyla başlayan olaylar bir hafta evvelinde Avrupa'nın en büyük organizasyonunda devam etti. Şimdi UEFA diyor ki şike için somut kanıt isterim. Bak sen örümcek kafalılara! bunlar da biliyorlarki şikenin herhangi bir belgesi olmaz. Ancak kanaat her türlü aranan belgenin üzerindedir. Gününü gün edip güya Avrupa futbolunu yöneten bu UEFA'cılar fubolda şikenin var olduğunu bilerek herkesin gözü içersine bakıp eyyam yapıyorlar.
Aynı bizim Futbol Federasyonlarının yıllarca yaptıkları gibi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İhsan Türe / diğer yazıları
- Futbolumuz / 28.12.2004
- Fırsat teptik! / 15.10.2004
- Kazakistan'ı bırak Danimarka'ya bak / 12.10.2004
- Futbolumuzda kayıp yıllar / 09.10.2004
- Kartali Parçaladilar / 05.10.2004
- Yalan Rüzgârı / 28.09.2004
- Yukarıdakiler ve aşağıdakiler / 24.09.2004
- Kartal'ın gözyaşları / 31.08.2004
- Kaçan Balık!.. / 27.08.2004
- Süper Lig'in havası ısınıyor / 17.08.2004
- Fırsat teptik! / 15.10.2004
- Kazakistan'ı bırak Danimarka'ya bak / 12.10.2004
- Futbolumuzda kayıp yıllar / 09.10.2004
- Kartali Parçaladilar / 05.10.2004
- Yalan Rüzgârı / 28.09.2004
- Yukarıdakiler ve aşağıdakiler / 24.09.2004
- Kartal'ın gözyaşları / 31.08.2004
- Kaçan Balık!.. / 27.08.2004
- Süper Lig'in havası ısınıyor / 17.08.2004