Avrupa'nın alt yapısı çarpık

Avrupa kıtasının, ne denli özürlü beyinliler kıtası olduğu son karikatür rezaleti ile bir kez daha ortaya çıktı. Hırsı, sömürüyü, soygunculuğu ve vurgunculuğu esas alan kilise öğretisinin insanları ne kadar vahşileştirdiğini de bu vesile ile müşahade ediyoruz. Çarpık alt yapılarını, sapık önkabullerini, önyargılarını düzeltmeye çalışan, dosdoğru bir hayat biçimi takdim eden İslam'a ve Yüce Peygamberine, o kıtanın en akıllıları kabul edilen filozofları bakın nasıl salya-sümük saldırmışlar:Aydınlama çağının filozoflarından ve ünlü edebiyatçılarından kabul edilen Dante'nin zırvalarına bakın:"(peygamberimizi kastederek)... o, cehennemin 28. katına atıldı. Başı da ortasına kadar iki parçaya ayrılmıştı. İşlediği günahların, yaptığı kepazeliklerin ve sebep olduğu fitnenin cezası olarak kendi eliyle vücuduna eziyet eden bir kimse."Bunların en akıllıları, en bilginleri, en derin düşünürleri bunlar ve bunların seviyesi işte bu. Hal böyle olunca, insanın; "her kıtadan bir deli gelsin, Avrupa'dan kim gelirse gelsin" diyesi geliyor.Bugün çizgileriyle Alemlerin Efendisine hakaret eden küstahların ve onların çizgilerini ülke ülke yayınlayan gazeteci bozuntularının fikir babalarına, beslendikleri kaynaklara bakınca böyle saça böyle tarak demekten kendinizi alamıyorsunuz.Düşünürün derinliğine, filozofun felsefesine bakar mısınız:"İslam; Hıristiyan kaynaklardan alınmış karışık bir sistem. Hz. Muhammed de saralı bir kimsedir" (Bolidor Vercil)."Ruhul Kudüs'ten vahiy aldığını iddia eden bir yalancı, bir deccal"(Volter)."Hz. Muhammed, papalık kürsüsüne oturmak istemiş, bu kürsü eline geçmeyince peygamberlik iddiasında bulunmuş bir katil, bir hırsız, bir yalancı, bir deccal ve facir" (Norman Daniel).İşte Avrupa'nın düşünürlerinin, filozoflarının debelendikleri çukurlar ve esfel-i safilin çukurlarında debelenen bu adamların vücut verdiği, fikir verdiği bir medeniyet. Esfel-i safilin yani aşağıların aşağısı çukurlardan beslenen bir dünya görüşü nasıl bir medeniyet kurabilirse, işte öyle. Böyle bir dünya ile medeniyetler ittifakına, diyaloga soyunanlara sadece acınır.Bin metre derinliğinde bir kuyunun başında durmuşsunuz ve elinizi aşağıya uzatmışsınız; "beni de senin seviyene çıkar" diye bağırıyorsunuz. En iyimser tahminle muhatabınız sizi kendi seviyesine, yani bin metre aşağıya çekecektir.Dante'nin, Volter'in, Daniel'in, Pavlos'un fikirleri ile beslenen Avrupa kıtası ile âlemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.v)'in vahiy kaynaklı İslam medeniyetinin vücut verdiği İslam Coğrafyası arasında bin değil, binlerce değil, yer ile gök arası kadar seviye farkı var. Şu andaki manzara ise köpeklerin bulutlara karşı havlamasından başka bir şey değil. Avrupa bütün gazeteleri ile bütün televizyonları ile ve eski yeni bütün filozof bozuntuları ile Alemlerin Efendisine saldırsalar, akşamdan sabaha kadar bulutlara havlayan köpeklerin durumundan bir santim ileri geçemezler. Bulutlardan da ara-sıra dolu yağdığını, yağabileceğini filozofları öğretmiştir herhalde.İslam dünyasına durmadan sükûnet çağrısı yapan bazı çevreler nedense bu fitili ateşleyen, bu ateşe benzinle koşan Avrupalı küstahlara "gelin bu keçi inadınızdan vazgeçin, açık açık çıkın özür dileyin" demiyorlar.Ne yapalım, sebepsiz yere, durup dururken bulutlara havlayanlar, bulutlardan yağacak olan dolulara da katlanacaklar. Belki akıllanırlar.