logo
30 NİSAN 2024

Barış İsrail'in umrunda değil

07.10.2006 00:00:00
İsrail, Gazze'ye baskısını artırmasına Hamas'ın seçimleri kazanmasını gerekçe gösterip, tepkisinin haklı bir öfkeden kaynaklandığını savunuyor. Gazze'deki toplu cezalandırmanın sistematikliği göz önüne alındığında, İsrail'in yaptığını 'iyi niyetli' veya 'haklı' görmek zor.

İsrail'in işgal topraklarındaki davranışlarını veya Araplara yönelik tavrını inceleyenler, sık sık bir yanlışa düşmekteler; İsrail'in iyi niyetle hareket ettiğini varsaymak. İsrail'i kötü niyetli atfetmeye dair gönülsüzlük, bu hafta Gazze'deki trafonun haziranda bombalanmasına ilişkin bir rapor yayımlayan insan hakları grubu B'Tselem tarafından da sergilendi. B'Tselem'in doğru biçimde savaş suçu diye nitelediği söz konusu toplu cezalandırmanın dehşet verici sonuçları raporda açıkça anlatılıyor. B'Tselem Gazze'de yaşayan 1,4 milyon kişinin çoğunun günde ancak birkaç saat elektrik ve içme suyu alabildiği uyarısında bulunuyor. Kanalizasyon sistemi çökmek üzere ki, bu bulaşıcı hastalıkların yayılma riskini getiriyor. Gazzeliler artık modern hayatın temel unsurlarından mahrum. Buzdolapları çalışmıyor, apartmanlarda yaşayan güçsüz insanlar evlerinden ayrılamıyor, çünkü asansörler bozuk ya da güvenilmez. Hastaneler temel hizmetleri sağlamak için büyük mücadele veriyor. 'İntikam eylemi' Hamas hükümetini seçen Filistinlileri cezalandırmak amacıyla dayatılan ambargoya maruz kalan Gazze ekonomisinin yok olacağı an B'Tselem'e göre giderek yaklaşıyor. Fakat İsrail'in neden böylesi korkunç cezalandırma eylemleri seçtiğini açıklamaya gelince, B'Tselem de önemli olanı kaçırıyor. Görünüşe göre buna intikam hırsıyla girişiliyor, hatta grubun raporu da 'İntikam Eylemi' başlığı taşıyor. Öyle anlaşılıyor ki, İsrail olaydan birkaç gün önce askeri Gilad Şalit'in kaçırılmasının intikamını almak istiyordu. 'İntikam' teorisinin sorunu, intikam arayan tarafın bir derece iyi niyetli olduğunu öngörmesi. Oyuncağımı çalarsan, ben de sana vururum gibi. Şiddetli ya da orantısız hareket ettim ama bu dürtülerimin dürüstlüğünü kimse yadsıyamaz. Öfkemin kurnazlık ya da aldatmayla alâkası yok. Suçlanıyorum çünkü dürtülerimi kontrol edemedim. Hatta, eylemim haksız olsa da öfkem haklı gibi bir ima var. Fakat neden İsrail'in Gazze'deki trafoyu tahrip ederken iyi niyetli hareket ettiğine inanalım? Neden bunun hesaplanmış bir hareket değil de aceleyle verilmiş aşırı bir tepki olduğunu varsayalım? Savaş suçlarının anlık ve gelişigüzel olmak yerine belli bir amaç gütmesi muhtemel değil mi? Bu bombalamayı neden uzun zamandır ilerleyen bir planın parçasıymış gibi ele almayalım? Gazze işgali Hamas seçildikten sonra başlamadığı gibi geçen yılki çekilmenin ardından da bitmedi. 40 yıllık işgal Batı Şeria ve Gazze'de tüm şiddetiyle sürüyor. Bu süre zarfında İsrail Filistinlileri aşağılayan, giderek küçülen gettolara hapseden, dış dünyayla temasını kesen ve bağımsız ekonomiye sahip olma şansını yok eden bir siyaset izledi. İkinci intifadanın patlak vermesinden beri İsrail denetimlerini sıklaştırdı. Bunun için de birbirini güçlendiren iki paralel yaklaşım uyguluyor. İlk olarak, Filistinlilerin direnme kararlığını kırmak, aralarında iç savaşı kışkırtmak için toplu cezalandırma yöntemlerini uygulamaya koydu. İkincisi, gettolardaki ıstırap 'evcilleştirildi' ki, her Filistinli kendini yalıtılmış, endişelerini sadece kendi hanesini ilgilendiren bir seviyeye inmiş bulsun; tıpkı inşaat izni nasıl alırım, okula gitmek için duvarı nasıl geçerim, yasadışı biçimde İsrail'de hapsedilen akrabayı nasıl ziyaret ederim, aile topraklarının daha fazla çalınmasını nasıl durdururum türünden endişeler gibi. Her iki siyasetin de amacı ortak; Filistin'in birliğini törpülemek ve direnişi engellemek, Filistinlileri savunmasız kırsal alanlardan görece daha güvenli şehirlere sürmek ve en nihayet baskının artmaya devam etmesiyle komşu Arap ülkelerine gitmelerini sağlamak. Bu çerçeveden, trafonun bombalanması İsrail'in Filistinlilere ilişkin uzun dönemli planları içine tam oturuyor. Bunun intikamla alakası yok. Daha güncel bir örnekse, Media Lens sitesi forumunda BBC Ortadoğu editörü Jeremy Bowen'ın yer aldığı e-posta alışverişine ilişkin. İsrailli hahamlardan oluşan bir grupla Hamaslı siyasetçilerin bu yaz başlattığı barış girişiminin neden BBC tarafından haber yapılmadığı konusunda Bowen forumda sorgulanıyor. İki tarafın girişimlerini açıklayacakları toplantı, İsrail'in Şin Bet gizli servisi, muhtemelen hükümetin onayını da alarak Hamaslı vekillerin Kudüs'e girişine izin vermeyince engellendi. Bowen, İsrail'i eleştirse de girişimin marjinal bir anlam taşıdığına inanıyor. Hükümetin bu toplantı nedeniyle endişelendiğinden şüphe ediyor. Ona göre, toplantı 'sinir bozucu bir durum'dan daha öte değil çünkü İsrail'deki barış cephesi 2000'de intifadanın patlak vermesinden bu yana Filistinlilerle temasa zaten gönülsüz. İsrail hükümetinin Hamas'ın 'daha saygın' görünmesini istemeyeceğini kabul eden Bowen, bunu 'hükümetin Hamas'ın İsrail'i yıkmayı amaçlayan bir terör örgütü olduğuna inanmasına' bağlıyor. Kısacası İsrail hükümeti söz konusu girişimi Hamas'ı barış için samimi bulmadığından engelliyor. Burada İsrail yine iyi niyetle hareket ediyor; Hamas'la konuşamaz çünkü bu terörist bir örgüt. Ama bu iyi niyet varsayımını bırakırsak ne olur? Hamas askeri ve siyasi kanatlardan ve yardım kuruluşlarıdan meydana geliyor. İsrail tüm bu faaliyetleri terör nitelikli olarak değerlendiriyor, kanatlar arasında ayrım yapmayı, Hamas'ın çoklu kimliklere sahip olabileceğini reddediyor. Hamas'ın seçime girmesini engellemeye çalışan İsrail, ancak ABD'nin ısrarıyla pes etti. İsrail şimdi de Hamas'ın yönetiminde olması halinde terörü desteklemek için kullanılacağını iddia ederek Filistin hükümet kurumlarını yok etmeye girişti. İsrail hükümetinin, Hamas'ın siyasi kanadının bile teröre kanat gerdiğine inandığı için böyle hareket ettiği öne sürülebilir. Ancak pek çok diğer olay İsrail'in başka amaçları olduğunu telkin ediyor. Ocaktaki seçimlerden beri İsrail'in Hamas'a yönelik politikaları tek bir sonuca yol açtı; özellikle yeni seçilen siyasiler olmak üzere örgütteki ılımlıların zayıflayıp militanların güçlenmesine. İsrail'in Hamas vekilleriyle hahamlar arasındaki barış girişimini engellemesi de militanları değil ılımlıları itibarsızlaştırdı. O halde neden İsrail'in asıl amacının bu olduğunu farz etmeyelim? Neden diyalog, gerçek bir barış süreci ve Filistinlilerle devlet kurmalarına izin verecek bir anlaşma yerine işgali sürdürmek için çeşitli hokkabazlıklarla bahane aradığını düşünmeyelim? Neden İsrail'in hahamlarla Hamaslı vekiller arasındaki görüşmeyi engellediğini, çünkü böyle bir diyaloğun seçmenlere ve dünyaya Hamas içinde anlaşmaya hazır güçlü sesler bulunduğunu göstermesinden ve şans verilirse bu kişilerin güçlenmesinden korktuğunu farz etmeyelim? İsrail hükümetinin Hamas ve hahamlar arasındaki teması koparmak istemesinin, Filistinlilerin tarlalarının ilhak edilmesine yol açan duvara karşı İsrailli ve Filistinli eylemcilerin ortak gösterilerini dağıtmak için defalarca şiddet kullanmasıyla aynı sebepten kaynaklandığını düşünmeyelim? Anketler hükümeti korkutuyor

Bowen'ın tersine, İsraillilerin yüzde 67'sinin Hamas'ın da içinde bulunacağı Filistin birlik hükümetiyle müzakereye destek verdiğini, yüzde 56'sınınsa kim liderlik ederse etsin görüşmeden yana olduğunu gösteren anketleri ciddiye almayalım? Bu istatistikler karşısında İsrail'in korktuğu, Hamas'a barış sürecine girme şansı verilirse İsrailli seçmenlerin hükümetlerine taviz için baskı yapması mı? Neden İsrail hükümetinin tıpkı daha önce laik Filistinli liderleri gözden düşürmesi gibi enerjisini bu kez Hamas'ın inandırıcılığını azaltmaya harcamasının aslında barışı çıkarına görmemesinden kaynaklandığını düşünmeyelim? İsrail'in bir başka siyasetini de şüpheyle ele almalıyız; yabancı ülke pasaportu taşıyan Filistinlilerin turist vizelerini yenilemeyip, onları evlerinden ve ailelerinden ayrılmaya zorlamasına. İsrail'in neden bu politikaya ihtiyaç duyduğuna dair üstünkörü mantığa sahip bir neden bile yok; tabii aşikâr amacı saymazsak, yani İsrail'in birkaç bin Filistinliyi doğuştan gelen haklarından mahrum bırakmak için yeni bir tertip bulduğuna inanmasını. Bu yöntem, İsrail barışla ilgilenseydi üzerinde devletlerini kuracakları topraklardan Filistinlileri arındırmaya yönelik. Burada İsrail hesabına iyi niyet varsaymak imkânsız. Yabancı pasaport sahibi olanlar, Filistinliler arasındaki en eğitimli ve muhtemelen diyaloğa en hevesli kişiler. Çoğunun çatışmadan korumak istedikleri yatırımları var ve çoğu uluslararası toplumun dili İngilizceyi akıcı biçimde konuşuyor. İsrail ilgilenseydi, barış için köprü oluşturabilirlerdi. Ancak İsrail buna yanaşmıyor. Medya ve insan hakları örgütleri bunu kabul etmeli. Yoksa, İsrail'in etnik temizlik girişimlerine destek çıkan kötü niyet, tenkit edilmeden sürebilir. Jonathan Cook / Radikal

 
Meteoroloji olumsuz durumlar için uyardı
Bir çok ilde sağanak bekleniyor
Bakan Yerlikaya duyurdu
6 ilde 6 ayrı suç örgütü çökertildi
ABD'de polislere silahlı saldırı
4 polis öldü, 4'ü yaralandı
Arınç'tan Özgür Özel övgüsü
'O benim kahramanım'
Boykot dediğin böyle olur
Malezya'dan İsrail kuklası KFC'ye sille
Yabancı, Türk şirketini yaşatır mı hiç?
Uçtu uçtu, pat diye düştü, karizmayı çizdirdi!
Hükümet onları bekliyor lakin...
Hiç de aceleleri yok!
Kiraları 4'e, 5'e katladılar
Mağaza sahipleri kara kara düşünüyor
AKP 'yasak' dedi, sendikalar ve partiler kararlı
Yine 1 Mayıs yine gerilim!
Türkiye, NATO Genel Sekreterliği için Rutte'yi destekleyecek
26 Nisan'da Erdoğan'la görüşmüştü
İsrail'den UCM'nin tutuklama kararı ihtimaline hazırlık
Büyükelçiliklere talimat geçildi
'Doktora olmayan mülakat neden öğretmen için var?'
Ayrımcılığa tepki gösterdi
Özel'den Yerlikaya'ya 1 Mayıs telefonu
'Kararı gözden geçirin'
Sinan Ateş cinayeti iddianamesi tamamlandı
22 kişi cinayetten yargılanacak
İstanbul'da müthiş yarış
Yağmur yağdı, dereceler güzelleşti
Meteoroloji olumsuz durumlar için uyardı
Bir çok ilde sağanak bekleniyor
Bakan Yerlikaya duyurdu
6 ilde 6 ayrı suç örgütü çökertildi
ABD'de polislere silahlı saldırı
4 polis öldü, 4'ü yaralandı
Arınç'tan Özgür Özel övgüsü
'O benim kahramanım'
Boykot dediğin böyle olur
Malezya'dan İsrail kuklası KFC'ye sille
Yabancı, Türk şirketini yaşatır mı hiç?
Uçtu uçtu, pat diye düştü, karizmayı çizdirdi!
Hükümet onları bekliyor lakin...
Hiç de aceleleri yok!
Kiraları 4'e, 5'e katladılar
Mağaza sahipleri kara kara düşünüyor
AKP 'yasak' dedi, sendikalar ve partiler kararlı
Yine 1 Mayıs yine gerilim!
Türkiye, NATO Genel Sekreterliği için Rutte'yi destekleyecek
26 Nisan'da Erdoğan'la görüşmüştü
İsrail'den UCM'nin tutuklama kararı ihtimaline hazırlık
Büyükelçiliklere talimat geçildi
'Doktora olmayan mülakat neden öğretmen için var?'
Ayrımcılığa tepki gösterdi
Özel'den Yerlikaya'ya 1 Mayıs telefonu
'Kararı gözden geçirin'
Sinan Ateş cinayeti iddianamesi tamamlandı
22 kişi cinayetten yargılanacak
İstanbul'da müthiş yarış
Yağmur yağdı, dereceler güzelleşti

Tacettin Kutay'ın kızını sözlü taciz ettiği ileri sürülen kadına adli işlem başlatıldı

Türk-Alman Üniversitesi Akademisyeni ve Akşam Gazetesi yazarı Tacettin Kutay'ın 6 yaşındaki kızını sözlü taciz ettiği ileri sürülen kadın hakkında "Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama-Hakaret" suçlarından adli işlem başlatıldı.
30.04.2024 07:57:00
İhlas Haber Ajansı
Tacettin Kutay'ın kızını sözlü taciz ettiği ileri sürülen kadına adli işlem başlatıldı
Tacettin Kutay'ın kızını sözlü taciz ettiği ileri sürülen kadına adli işlem başlatıldı
Tacettin Kutay, olaya ilişkin sosyal medya hesabından videolu bir paylaşım yaparak şunları kaydetti:

'6 yaşındaki kızım Fulya ile Göztepe'de yürüyorduk. İlahi söylemek istedi ve 'Ey aşıkı dildade' okumaya başladı. 'Lailahe illallah Muhammedurrasulullah' derken videodaki kadın yanımızdan geçiyordu. Durdu ve Fulya'ya 'Bunları size nerede öğretiyorlar anaokulunda mı'' diye sordu. 'Ben öğretiyorum' dedim. 'El kadar çocukların beynini bu saçmalıklarla yıkıyorsunuz. Ben üniversite hocasıyım, siz ne cahil insanlarsınız' dedi. Bu gemi azıya almışlık, şuursuzluk sokak ortasında altı yaşında çocukları sözlü taciz etmeye kadar vardı. Varın gerisini siz hesap edin.'


Edinilen bilgilere göre, Kutay'ın polisi araması üzerine M.G. (73) isimli şüpheli işlemler için karakola götürülürken her iki taraf da birbirinden şikayetçi oldu.

Emekli hemşire olduğu öğrenilen M.G. hakkında "Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama- Hakaret" suçlarından, Kutay hakkında ise "Hakaret" suçundan adli işlem başlatıldı.

Dosyaları ikmalen adliyeye gönderilen şahıslar adli makamlarca karakoldan serbest bırakıldı.

KFC Malezya'daki mağazalarını kapatıyor

 
 
İsrail yanlısı tutumuyla İslam dünyaısnda tepki çeken ABD'li restoran zinciri KFC; Malezya'da, İsrail'in Gazze'ye saldırılarına tepki göstermek ve Filistin halkına destek vermek amacıyla başlatılan boykotun ardından 108 şubesini geçici olarak kapattı.
29.04.2024 23:06:00
HABER MERKEZİ
KFC Malezya'daki mağazalarını kapatıyor
KFC Malezya'daki mağazalarını kapatıyor

İsrail yanlısı tutumuyla İslam dünyaısnda tepki çeken ABD'li restoran zinciri KFC; Malezya'da, İsrail'in Gazze'ye saldırılarına tepki göstermek ve Filistin halkına destek vermek amacıyla başlatılan boykotun ardından 108 şubesini geçici olarak kapattı. KFC, Malezya'daki operasyonlarının önemli bir kısmını durdurdu. Başkent Kuala Lumpur'un Jalan Ipoh, Jalan Sultan ve Tamam Melavati bölgelerindeki KFC şubelerinin kapalı olduğu görüldü. Çalışanlar, son bir haftadır müşteri olmadığı gerekçesiyle şubelerin kapalı olduğunu kaydetti.

Malezya'nın Kelantan eyaletinde KFC şubelerinin yüzde 80'i geçici olarak kapatıldı. Bunu, 15 şubenin kapatıldığı Johor eyaleti izledi. QSR Brands, gelişmeyle ilgili henüz bir açıklama yapmadı. KFC'nin Malezya'da 600'ün üzerinde şubesi bulunuyor. İsrail'in 7 Ekim'de Gazze Şeridi'ne yönelik başlattığı saldırılara destek niteliğinde açıklamalar yapan ve yardımlar gönderen uluslararası firmalar, dünya çapında boykot ve protestolara uğruyor.

ABD'li restoran zinciri KFC de McDonald's, Pizza Hut, Starbucks, Domino's, Unilever ve Nestle gibi şirketlerle protesto ve boykot kampanyalarıyla karşı karşıya kalan Batılı markalar arasında yer alıyor. Zaten sattıkları da insan sağlığına zararlı... 

Getir'in yurtdışı macerası bitti!

 
 
Getir Türkiye'ye odaklanmak için, gelirlerinin yüzde 7'sini elde ettiği Avrupa ve ABD'den çıkacağını açıkladı. Getir'in bu pazarlardan çekilmesiyle ne kadar zarar ettiği belirsiz. Faturanın kim tarafından nasıl ödeneceği de! Mevcut haliyle Getir yabancı ortaklı bir şirket... Türkiye'den elde edilen kârın bir bölümü yurtdışına transfer edilecek maalesef!
29.04.2024 22:46:00 / Güncelleme: 29.04.2024 22:51:35
AHMET TURAN YİĞİT
Getir'in yurtdışı macerası bitti!
Getir'in yurtdışı macerası bitti!

Türkiye'nin ilk online marketi Getir, uzun vadeli sürdürülebilir büyüme için en büyük potansiyeli gördüğü ana pazarı olan Türkiye'ye odaklanacak. Getir İngiltere, Almanya, Hollanda ve ABD'den çıkma kararını açıkladı. Getir'in ABD'deki iştiraki Fresh Direct ise faaliyetlerine devam edecek.

Gelirlerinin yüzde 7'sini çıkmakta olduğu pazarlardan elde ettiğini açıklayan Getir, bu kararın Türkiye'ye odaklanmasına olanak sağlayacağını belirtti. Buna paralel olarak Getir, Mubadala ve G Squared'den yeni bir finansman sağladı. Getir, bu finansmanı Türkiye'deki işlerindeki rekabetçi konumunu güçlendirmek için kullanacak. Getir İngiltere, Almanya, Hollanda ve ABD'deki tüm çalışanlarına bugüne kadarki gayretli ve özverili çalışmaları için teşekkür ettiğini belirtti.

Pandemi sonrası işler ters gitti

Batı Avrupa'nın yanı sıra New York ve Chicago pazarlarına da atılan ve pandemi sırasında hızla büyüyerek yüksek profilli yatırımcıların ilgisini çeken Getir'in iki yıl önceki değerlemesi 12 milyar dolara ulaşmıştı. Ancak pandemi sonrasında insanların normal hayata dönmesiyle şirketin yüksek kâr marjları düştü ve bu pazarlara yapılan yatırımları karşılaması zorlaştı.

İşler niye ters gitti?

Getir geçen Ağustos 2023'te küresel olarak yeniden yapılanmaya giderek faaliyet gösterdiği beş ülkede, toplam işgücünün yüzde 10.9'una denk gelen 2 bin 500 işe son vereceğini açıklamıştı.
Şirket yaptığı açıklamada verimliliği artırmak için küresel operasyonunu yeniden yapılandırma kararı aldığını belirtmişti. Getir bundan hemen önce İspanya, İtalya, Portekiz ve Fransa pazarlarından çekildiğini de açıklamıştı. 2015'te Türkiye'de kurulduktan sonra dünyaya açılan Getir, Aralık 2022'de Alman teslimat şirketi Gorillas'ı 1.2 milyar dolara satın almıştı.
Şirket Nisan 2023'te son yatırım turunda 550 milyon doların üzerinde fon topladığını ve değerlemesinin 7.5 milyar doları geçtiğini açıklamıştı. Gelirin Getir'in ABD'deki genişlemesini hızlandırmak için kullanılacağı belirtilmişti.

Türkiye hem göç veriyor hem de alıyor

2022 yılında Türkiye’den yurt dışına göç eden Türk vatandaşlarının sayısı, bir önceki yıla göre %62,3 oranında artış gösterdi
29.04.2024 20:01:00
Fahri Fatih Özcan
Türkiye hem göç veriyor hem de alıyor
Türkiye hem göç veriyor hem de alıyor
2022 yılında Türkiye'den yurt dışına göç eden Türk vatandaşlarının sayısı, bir önceki yıla göre %62,3 oranında artış gösterdi. Bu artışla birlikte, göç edenlerin toplam sayısı 466 bin 914'e ulaştı. Göç eden Türk vatandaşlarının sayısı ise 139 bin 531 olarak kaydedildi.

Göç eden nüfus içinde en çok hareketlilik 25-29 yaş grubunda tespit edildi. Bu yaş grubu, hem Türkiye'ye gelenlerde hem de yurt dışına gidenlerde en büyük paya sahipti. İstanbul, göç veren ve alan iller arasında ilk sırada yer aldı.

Türkiye'nin en çok göç aldğı ülkeler arasında ise Rusya ilk sırayı aldı. Rusya'yı, Ukrayna, İran, Afganistan ve Irak takip etti. Türk vatandaşlarının yurt dışına göçünde ise Irak vatandaşları ilk sırada yer aldı. Irak'ı, İran, Özbekistan, Afganistan ve Türkmenistan izledi.

Bu veriler, Türkiye'nin hem göç alan hem de göç veren bir ülke olduğunu gösteriyor. Göç hareketleri, ekonomik, sosyal ve politik faktörlerle yakından ilişkili olup, ülkenin demografik yapısını da etkilemektedir. Göç edenlerin tercih ettiği ülkeler, genellikle ekonomik fırsatların yanı sıra sosyal ve kültürel bağların güçlü olduğu yerler olmaktadır.

Türkiye'den yurt dışına göç, özellikle genç nüfus arasında artmaya devam ediyor. Bu durum, ülkenin geleceği için önemli bir göstergedir ve göç politikalarının şekillendirilmesinde dikkate alınması gereken bir faktördür.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.