Baş'lı, başsız bir ülke

"Ürüşünü bilmeyen it, örüşüne kurt çağırır!" (Türk Atasözü) 36 etnik parçaya bölünmeye çalışılan Türk Milletini;I- Müslüman Kardeşler UlusuII- Laik Türk ve Kürtlerden Oluşan UlusIII- İslamcı Olmayan Müslümanlardan oluşan Ulus şeklinde üçe bölen, ötekiler de çıktı!"Demokrasi yetmez İleri Demokrasi" maskesiyle Dedelerimizce 94 sene önce çöpe atılan Sevr'in ve 91 sene önce Kürtleri azınlık tarifine sokmayan Lozan Antlaşması'nın intikamcılarını seyrediyoruz!Bir kaç gün önce Winston Churcill'in vasiyetini hatırlatmıştık!Yine Lozan'da çizilen Suriye sınırımıza itiraz eden ve "Ben onlara bir alfabe verdiğim gün görürsünüz!" diyen Lord Curzon'un tehdidini de altını çizerek hatırlatmıştık!Dünyanın bütün ezilen ülke ve milletlerinin örnek aldığı destansı Bağımsızlık Savaşı, sanki bu topraklarda ve devrin Galip Ülkeleri olan İtilaf Devletleri adlı Haçlı'ya karşı yapılmamış gibi!Devrimci gençlerin rol-model aldıkları Che Guevera'nın koynundan çıkan resim, Muhteşem Türk Atatürk değilmiş gibi!Efsane Devrimci Fidel Castro'nun; "Asıl devrimci Atatürk'tür. Bu kadar büyük bir devrim yaptım ama O'nun yaptıklarını başaramazdım" diyerek övdüğü ve Küba'da heykeli dikilen şahsiyet, sanki bize yabancıymış gibi davrananlar var!Atanmış Kısa Adam, Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği'nin hazırladığı Aşura Etkinliği'nde; "O dönem, o zulmü yapan tek particiler de çıkıp özür dilemeliler. Biz özür diledik, çünkü o açıkça bir Kerbelâ'ydı" diye "Dersim İsyanı"na atıf yaparak güya "Alevi Açılımı"nda yeni bir adım atıyor!Aklıma hemen Sakallı Celâl'in; "Bu kadar cehâlet, ancak tahsîl ile mümkündür" sözü geliyor! Prof. Dr. ûnvanlı, atanmış Yeni Başbakan'ın; "Teşbihte hata olmaz" kuralını alt-üst edişiyle inciniyor, öfkeleniyorum!İster istemez yine Sakallı Celâl'in; "Türkiye'de aydın geçinenler Doğu'ya doğru seyreden bir geminin güvertesinde Batı yönünde koşturarak batılılaştıklarını zannederler" tarifini hatırlıyorum! İnciniyorum, öfkeleniyorum! Millî hafızayı temsîlen not aldığım, hafızama kazıyarak kaydettiğim sözler ve olaylar var daha!"Dinler Arası Diyalog" ve "Medeniyetler İttifakı" projeleriyle ve "BOP Eşbaşkanı olarak bizim de bölgede görevlerimiz var!" diyen Uzun Adam'ın İleri Demokrasi maskesiyle şımarttığı siyasallaşmış bölücülerden biri; "Süreç İmralı'dan başladı, İmralı'da biter!" diyor, inciniyorum, öfkeleniyorum!Bir başka şımartılmış siyasal bölücü, kaçırılan bir uzman çavuşla ilgili twitter hesabından; "Anlaşılır bir dille söyleyeyim; anlaşılmayacak ne var? Gerekirse hepinizin koynundan karılarınızı dağa kaldırırız!" diye yazıyor, anında cevap veriyorum; İleri Demokrat Hükümetin sıkı takibi neticesinde hem o paylaşım, hem de benim cevabım, benden habersiz kaldırılıyor! İki kere inciniyor, öfkeleniyorum!Aklıma ânında; Muhteşem Türk'ün, cephede siperden fırlayarak;"Garbın cebin?i zalimi affetmedim seni,Türk'üm ve düşmanım sana kalsam da bir kişi!" haykırışı geliyor!Bir Püsküllü Pajvand; "10 Kasım'da saat 09:05'te kenefe gidin. Husumetinizi, hissiyâtınızı diri tutun!" diyebiliyor, görmezden geliniyor! Tarifsiz öfkeleniyorum!Uzun Adam'la atadığı Kısa Adam arasında, sessiz bir kudret paylaşımı çekişmesi var!Kısa Adam, Uzun Adam'ın hafiyeliğini yaptığı tespit olunan bir Başbakanlık Müşavirini, uzak yerlere göreve göndermeden Kabine toplantısı yapamıyor, ben inciniyorum!G20 toplantılarına ev sahipliği yapacağımız için sevinmemiz, övünmemiz isteniyor! Rusya'nın inkâr edilemez tahakkümünde geçen G20 Zirvesi'nde; "Kalkınmanın sağlanması, yaşam standartlarının yükseltilmesi" yönünde öncekilere benzer kararlar alınırken, ev sahipliğine hazırlanan Türk yetkililerinin Esad'dan başka gündemi olmuyor; inciniyorum, öfkeleniyorum!Benim incinmemden, öfkelenmemden ne mi çıkar? Söyleyeyim: Ben; "Türk Milleti söylemez, söylenir!" diyen Abdulhak Hamit'in tesbitini ispatlarcasına millet söylentilerini, söze çevirip kayıt altına alıyorum! Benim söylediklerim, incinişlerim, öfkelerim; milletin söylentileri ve öfkeleridir!Bu âsap bozucu söz ve davranışları, istediğiniz kadar artırmak mümkün. Aklıma ilk gelen bunlar!Başa dönerek; Kerbelâ ile Dersim İsyanı'nı eşleyen zihniyeti sorgulamazsak, susmaya devam edersek; "Sustukça sıra sana gelecek!" söylentisine vurgu yapmak istiyorum!Tahsil hayatımda okuyarak, Rahmetli Dedelerim'den ve büyüklerimden, Osmanlı'nın çöküş sürecini ve Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti devletini kuruş sürecini merakla sorup dinleyerek büyüdüm.Atatürk ve Ankara Hükümeti'nin Lozan'daki Galip Devletleri bunaltan direnişi üzerine, özellikle İngilizlerin görevlendirdiği, uzun beyaz sakallarından pilli küçük ampullerle nur fışkırtan Sahte Şeyhlerin, Dervişlerin sahte cemaatlerle başımıza açtığı gaileleri, teşvik ve desteklenen Kürt isyanlarını dinleyerek büyüdüm!1915 Ermeni Tehcir olayında Kürt eşkıyaların, yönetim zaafiyetinden istifade ile neler yaptıklarını; Genç Cumhuriyet döneminde de aynı eşkıyalığın devam ettiğini ama Genç Türkiye Hükümetlerinin, bütün imkansızlıklara rağmen eşkıyaları ve isyanları bastırışını da heyecanla dinlerdim... Dedelerimden ve büyüklerden Ermeni Komitacılarına karşı bir araya gelen Türk Çetelerini duydum ama hiç Türk eşkıya duymadım!Ve ben; -tek tük te olsa- Rus ve Ermeni komşularımızın da olduğu, etnik ve mezhebî farklılıkları, Millet anlayışı ile bütünlemeyi başarmış bir ilin, Serhat Kars'ın toprağından yoğrularak yaratılmış bir Türk'üm! Rahmetle yâd ederek son sözü de Abdulhak Hamît'e söyleteceğim: "Hâkim, yed-i kudrettir. Yed-i kudret, cellat olmaz. / Yargıç kudret elidir. Kudret eli, cellat olmaz!" "OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN." Vesselâm..Selâm, sevgi, duâ...