Leyla Şahin, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi olarak 1998 yılında derslere başörtüsü takarak girmek isteyince aldığı disiplin cezasının insan hakları ihlali olduğu gerekçesiyle AİHM' de dava açtı. AİHM 29 Haziran 2004 tarihinde Türkiye'nin insan hakları ihlalinde bulunmadığı kararını verdi. Bu karar üzerine Leyla Şahin'in avukatları, davanın temyiz niteliği taşıyan Büyük Daire'de görüşülmesini talep ettiler. İki gün evvel temyiz duruşmasında görüşülen davada mahkemenin başörtüsü yasağının devam etmesi yönünde bir karar verme ihtimali kesin gibi gözüküyor. Karar 4-5 ay sonra açıklanacak.AKP hükümetinin görüşünün başörtüsü yasağının devam etmesi yönünde olduğu da teyit edilmiş oldu. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Namık Tan, Leyla Şahin davasında yapılan savunmanın hükümetin savunması olduğunu söyledi. Haftalık bilgilendirme toplantısında Namık Tan, "AİHM' ndeki bu savunmalar, zemini ilgili kuruluşlarımızın görüş ve değerlendirmelerine dayanan bir muhtevada hazırlanmış, hükümetin verdiği direktifler çerçevesinde hazırlanmış savunmalardır. Özetle söylemek gerekirse bunlar hükümetimizin savunmalarıdır" şeklinde açıklama yaptı.Ortada çok büyük bir yanlışlık var. Kendi ülkemizde elde edemediğimiz özgürlüğü Avrupa'nın bize bahşedeceğini sanarak aldanıyoruz. Avrupa'yı olan biten her şeye rağmen hala tanıyamamış olmamız işin başka bir vahim yönü. Bir başka vahamet de başörtüsü problemini çözebilecek oldukları halde vatandaşlarını Avrupa mahkemelerine mahkûm eden siyasilerin var olmasıdır.Zaten Cenabı Hakk'ın (cc) örtünme emri gereği dini bir vecibe olan başörtüsü'nü siyasi istismar konusu yapan politik görüş, bugün başörtüsü yasağının devam etmesi yönünde savunma yapan Erdoğan hükümetini içinden çıkaran görüş değil miydi?Başörtüsünü siyasi bir simge haline getiren "başörtülüler bizim oy potansiyelimizdir" anlayışının sahipleri, bu millet tarafından en doğal insan hakkı olan ve İslam'ın bir hükmü olan bu problemi çözsün diye İktidar koltuklarına oturtulmuş ve hatta Başbakan olabilecek noktalara getirilmişti. Ama çözmek şöyle dursun, dokundukları her konuyu adeta kurutan bereketsiz elleriyle başörtüsünü artık çözülmesi zor olan bu noktaya getiren sürecin önünü istismarları sonucu açmışlardı. Bu vebal onlara aittir. İşin acı tarafı, başörtüsünü Allah'ın (cc) bir emri olmaktan çıkarıp bu noktaya getirecek olan çığırı açanlar, hala milletin yüzüne bakabilecek derecede duyarsız olabilmeleri. Aslında Türk milletinin genel seçimlerdeki onlara karşı olan tavrı onlara çok iyi bir ders olmuş olmalı? Ne hazin tecellidir ki, Erdoğan hükümeti de tıpkı içinden çıktığı siyasi parti gibi bu yasağı kaldırması için millet tarafından tek başına iktidar yapılmıştı. Çözüm üretmedikleri gibi başörtüsü yasağını daha da çözülmesi zor bir duruma getirmeyi başardılar. Erdoğan hükümeti hangi problemi çözdü ki başörtüsünü çözsün? Diye düşünebilirsiniz. Doğrudur. Aslında ülkemizin hiçbir problemi çözümsüz değildir. Yeter ki çözmeye niyetiniz ve gayretiniz olsun?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024