Milletimizin ve tüm İslam aleminin mübarek kurban bayramı kutlu olsun.
Savaşlar, katliamlar, kan ve göz yaşı arasında, çocukların öldürüldüğü, aç susuz bırakıldığı çok kötü bir dönemden geçiyoruz.
Yüce Mevlam dara düşene, yoksula, yetime, hastaya ve yaşlıya yardım etsin.
İnsana da aklı ve mantığı boşa vermedi, hikmetinden sual olunmayan Rabbim.
Yüce Türk milleti var olduğu ilk zamandan bu yana zalime ve zulmedene her zaman karşı durmuştur, durmaya da devam edecektir.
Bayramlar milli birlik ve beraberliğimizin en yoğun yaşandığı zamanlardır.
Kurban Bayramı da yoksula ve ihtiyaç sahibi kimselere destek olmak için dinen vaciptir.
Ülkemizde son yıllarda dini ve resmi bayramlar biraz da tatil ve dinlenme zamanlarına dönüştü.
9 gün olan bayram tatillerinde ve yaz aylarına gelmesi sebebi ile Anadolu'dan büyük şehirlere gelmiş olan vatandaşlarımız memleket hasretlerini genelde bu zamanlara denk getirerek sılaya özlemlerini gidermek istemekteler.
Anadolu'nun çeşitli kentlerinden eğitim, ekonomik ve başka sebepler neticesinde büyük şehre akın eden insanlar, buralarda da ilk zamanlar geldikleri şehirlerin kültürel ve yaşam hazinelerini yaşatmaya çalışmışlardır.
Yine de gurbet zor gelmiş, sıla hasreti ağır basmıştır.
Bu sebeple 10 milyonlarca insan 4 gün dahi olsa bayram tatili için memleketlerine koymuşlardır.
Sadece yaşayan insanlar için değil, ölmüş eş dost ve akrabalar için de yollara düşülmekte.
Ana, baba, toprak hasreti her şeyin üzerindedir.
Fakat yıllardır terk edilen ve virane olan baba ocağı, mecburiyet karşısında beli bükülen, büyükşehir girdabında kaybolan, geçim için zamanlarını yele savuran insanlar, fırsat buldukça 1000 km'den fazla yol yaparak köylerine gitmek istemelerini şimdi daha iyi anlıyorum.
Bu bağlamda Tokat, Almus, Çamdalı Köyü kütüğüne kayıtlı insanların sıla hasreti neticesinde 1400 metre rakımda yaptıkları yayla şenliklerini izlemenizi rica ederim .
YouTube/oybizimeller/ çamdalıköyü/ Tokat/ 2.bölüm.
Sılaya hasreti ve gurbeti bu kadar güzel anlatan şiiri siz değerli okurlarımızın değerlendirmesine bırakıyorum.
Off Offfff
Varın hele bizim köye ne olmuş,
Yağmur yağmış da tarlaları süren yok.
Söğüt kavak da başın almış uzamış,
Dalın kesip de başka yere diken yok.
Off Offfff
Koklayan da yok bağda biten gülleri,
Diken tutmuş da dağı taşı yolları.
İki büklüm de yaşlıların belleri,
Ellerine bir tas suyu veren yok.
Off Offfff
Bahar gelmiş de yaylalara göçen yok,
Kuşlar uçmaz da yollarından geçen yok.
Su yolunda da sıralanan güzeller,
Çifte tekne soğuk suyun içen yok.
Off Offfff
Camlarını tahta ilen örtmüşler,
Kapısına da demir kilit takmışlar.
Bazıları da acımadan yıkmışlar,
Gün gelir de lazım olur diyen yok.
Off Offfff
Öküz koşup da boyunduruk takan yok,
Duman tütmez de ocakları yakan yok.
Nerededir kaç mahlenin şenliği,
Toplanıp da Cemlerini yakan yok.
Off Offfff
Duman mı var yaylam senin başında,
Gözüm kaldı toprağında taşında.
Islanıp da yağmurunda yaşında,
Yanık yaylam seni yaylayanlar yok.
Off Offfff
Kaç yıl geçti de gidemedim köyüme,
Selam olsun da oradaki soyuma,
Gurbet elde kalmak benim neyime,
Benim gibi köyünü arzulayan çok.
(Annemin uzun hava olarak okuduğu bu türkü, köyünü özleyenlere armağan olsun.)
- Sılaya hasret / 08.06.2025
- Attila İlhan 100 yaşında / 05.06.2025
- 'Beşer’den insan olma yoluna / 04.06.2025
- Ahmed Arif / 02.06.2025
- Gebze Dil ve Edebiyat / 28.05.2025
- MAG / 26.05.2025
- Takla / 24.05.2025
- Eski çarşı Arasta / 22.05.2025
- Osimhen / 21.05.2025